Translation of "Suyu" in Japanese

0.061 sec.

Examples of using "Suyu" in a sentence and their japanese translations:

Suyu içtim.

私は水を飲みました。

Suyu içiyorum.

水を飲んでるんだよ。

Radar suyu görebilir.

水はレーダーで見られます

O suyu ısıtıyor.

彼女は水を熱している。

Suyu kovadan boşalt.

バケツの水を空けなさい。

Tom suyu kapattı.

トムは水道を止めた。

Suyu açık bırakmayın.

水を出しっぱなしにしておくな。

Köpek suyu inceledi.

犬は水の中をのぞいた。

Bu suyu içme.

この水は飲まないように。

Portakal suyu lütfen.

オレンジ・ジュースをください。

Kediler suyu sevmez.

猫は水が嫌いです。

Yani havza suyu aslında

だから 帯水層の水は

Bitkiler suyu topraktan alır.

植物は土壌から水分をとる。

Lütfen yazın suyu koruyun.

夏には節水して下さい。

Gölün suyu çok soğuktur.

その湖の水はとても冷たい。

Yağ ve suyu karıştıramazsın.

油と水を混ぜる事は出来ない。

O suyu açık bıraktı.

彼は水を出しっぱなしにしておいた。

Biri suyu açık bıraktı.

誰かが水を出しっぱなしにしておいた。

Küvette akan suyu var.

彼は浴槽に水を出しっぱなしにしている。

Meyve suyu istiyor musun?

フルーツジュースが欲しいですか?

Tom meyve suyu içiyor.

トムはジュースを飲んでいる。

Evet, portakal suyu lütfen.

ええ、オレンジジュースをお願いします。

Bir sünger suyu emer.

- スポンジは水を吸い込む。
- スポンジは水を吸います。

Biraz meyve suyu, lütfen.

ジュースをください。

Kaynayan suyu bardağa boşalttı.

彼女はカップに熱湯を注いだ。

Bu içme suyu değil.

これは飲料水ではない。

Bu içme suyu mu?

これは飲料水ですか?

Kalın bağırsak suyu emer.

大腸は水を吸収する。

Lütfen suyu israf etme.

- 水を節約して下さい。
- 節水をお願いします。

Bu meyve suyu ekşidir.

- このジュースは少しすっぱい。
- このジュース、酸っぱいよ。

Ben portakal suyu istiyorum

オレンジジュースをください。

Suyu kaynayıncaya kadar ısıt.

御湯を沸かしてちょうだい。

- O, çayına limon suyu damlattı.
- O, çayına limon suyu koydu.

彼女は御茶にレモンの汁をたらした。

Düşük ısılar suyu buza çevirir.

気温が低いと水は氷になる。

Havayı ve suyu nimetten saymıyoruz.

我々は空気や水をあって当然のものと考えている。

Yağmur suyu bu borudan akıyor.

雨水はこのパイプを道ってはける。

Çoğu Japon, suyu musluktan içer.

たいていの日本人は水道の水を飲みます。

Faturayı ödemediği için suyu kestiler.

彼が料金を払わなかったので水道を止められた。

O, suyu açık bırakmış olmalı.

彼は水を出しっぱなしにしたにちがいない。

Musluk suyu içmesen iyi olur.

水道水は飲まないほうがいいよ。

Biraz portakal suyu ister misiniz?

オレンジジュースはいかがですか?

Ben bir portakal suyu istiyorum.

オレンジジュースをください。

Avustralya'da musluk suyu içilebilir mi?

オーストラリアの水道水は飲めるんですか?

Köpeğim suyu kana kana içti.

私の犬は水をぴちゃぴちゃと飲んだ。

Sel suyu pencere seviyesine ulaştı.

洪水は窓の高さまで押し寄せた。

Biraz meyve suyu ister misin?

フルーツジュースはいかがですか?

Karadeniz'in suyu gerçekten kara mı?

黒海の水って、実際に黒いの?

O şarap sadece üzüm suyu.

それワインじゃなくてぶどうジュースだよ。

İki bardak portakal suyu, lütfen.

オレンジジュースを2杯ください。

Biri suyu açık bırakmış olmalı.

誰かが水を出しっぱなしにしておいたにちがいない。

Biraz kuş üzümü suyu alacağım.

カラントジュースを買うよ。

Şişe suyu almak için alışverişe gittiyseniz

ボトル入りの水を買おうと思えば

Koca bir bardak kereviz suyu içiyorum

セロリジュースを 大きなコップで飲んだ後

Çünkü bu suyu hemen içmek istemezsiniz.

直接この水を 飲みたくないだろ

Yeni gömleğime biraz meyve suyu döktüm.

新しいシャツにフルーツジュースを少しこぼしてしまった。

Anne iki şişe portakal suyu aldı.

母親はオレンジジュースを2本買った。

Lütfen yaz mevsimi sırasında suyu koruyun.

- 夏には節水して下さい。
- 夏の間は節水をお願いします。

The Great Lakes içme suyu sağlar.

五大湖は飲み水を供給する。

Mike "Evet, portakal suyu lütfen" dedi.

「ええ、オレンジジュースをお願いします」マイクは言った。

Gölün suyu bir ayna gibi pürüzsüz.

湖の水は鏡のように平らかだ。

Annem iki şişe portakal suyu aldı.

私の母はオレンジジュースを二本買った。

O bir şişeden portakal suyu içti.

彼はびんからオレンジジュースを飲んだ。

Portakal suyu mu yoksa şampanya mı?

オレンジジュースにするか、シャンペンにするか。

Kahvenin bulaşık suyu gibi tadı var.

そのコーヒーは洗浄水のような味がする。

Banyo yaptıktan sonra meyve suyu içtim.

湯上がりに、私はジュースを飲んだ。

Hidrojen ve oksijen birleşerek suyu oluşturur.

水素と酸素が結合して水になる。

"Evet, portakal suyu lütfen," diyor Mark.

「ええ、オレンジジュースをお願いします」マイクは言った。

- Garson önümde bir bardak meyve suyu hazırladı.
- Garson önüme bir bardak meyve suyu koydu.

- ウェイトレスはジュースを私の前に置いた。
- ウェイトレスはジュースのグラスを私の前に置いた。

En fazla tatlı suyu tarım endüstrisi kullanıyor.

世界における水利用の 70パーセントを占めています

Şehrin sakinleri içme suyu için nehre bağlıdır.

その都市の住人は飲み水をその川に頼っている。

Dünya suyu olmasından dolayı diğer gezegenlerden farklıdır.

地球は水があるという点でほかの惑星と違う。

Köy halkı suyu kuyudan elle pompalamak zorundaydı.

村人は井戸から水を手で汲み上げなければならなかった。

Ben o suyu içtikten sonra, iyi hissetmiyorum.

あの水を飲むと気持ちが悪い。

Ama geri dönüp suyu getirmek biraz zaman alacaktır.

でも水を取りに行くのは 時間がかかる

Geçici orman havuzları suyu çok seven kurbağaları çeker.

‎雨が作った水たまりに ‎カエルが集まってきた

Suyu doldurabileceğiniz temiz ve saydam bir şişenizin olması

透明な水のボトルに 水を入れる

Ve ziyafet ustası şaraba dönüştürülen suyu test etti.

宴会の世話役は、ぶどう酒になったその水を味わってみた。

Sıcak limon suyu içtiğimde kendimi daha iyi hissediyorum.

ホットレモンジュースを飲むと気分が良くなる。

Yanımda her zaman bir şişe maden suyu taşırım.

私はいつもミネラルウォーターを持ち歩いています。

- Sıcak suyun tümünü kullanma.
- Bütün sıcak suyu kullanma.

お湯を全部使わないで。

Bu suyu içmenin doğru olup olmadığından emin misin?

本当にこの水を飲んでも大丈夫なんだね?

Tom her gün %100 saf portakal suyu içer.

トムは毎日果汁100%のオレンジジュースを飲んでいる。

Ya sen? Sen de portakal suyu alır mısın?

お客様もオレンジジュースになさいますか。

O, buz gibi suyu hiçe sayarak nehre atladı.

氷のような水をものともせずに彼は川へ飛びこんだ。

Tom bir bardak suyu aldı ve bir yudum içti.

トムは水の入ったグラスを持ち上げ、一口飲んだ。

Bugün kendimi iyi hissetmiyorum. Hep o kuyu suyu yüzünden.

今日は体調が悪い。あの井戸水が原因だ。

Onlar ona votka katılmış bir bardak portakal suyu verdiler.

彼らはウォッカをまぜたオレンジジュースのグラスを彼に与えた。

"Siparişiniz?" "Portakal suyu." "Buzlu mu?" "Evet." "İşiniz için teşekkürler."

「ご注文は?」「オレンジジュース」「アイス付きで?」「そう」「まいど」

Terli bir atkıdan geçmiş olan altınfıçı kaktüsü suyu gibisi yoktur.

牛革から吸う タマサボテンの液体は最高だ

İnsanlar fazla ve daha fazla portakal suyu içmek için geldiler.

人々はますますオレンジジュースを飲むようになった。

Kazalım mı? Yoksa geri dönüp suyu aldıktan sonra çıkartmayı mı deneyeyim?

掘るべき? 戻って水を取り流し出す?

Yani, suyu süzmek için kullandım, sıvı elde etmek için çamur süzdüm,

下着で水をこしたり― 泥から液体を集めたりしたよ

Birçok nehir o kadar çok kirlenmiş ki artık içme suyu için kullanılamıyorlar.

多くの川は汚染がひどいのでもはや飲料水をとるためにりようすることはできない。

Onlar amniyotik sıvının aşağı yukarı deniz suyu ile aynı bileşime sahip olduğunu söylüyorlar.

子宮内の羊水は、海水とほぼ同じ成分だそうです。

22 dereceye düşen sıcaklığa katlanılabiliyor. Bu fil ailesi güneş çıkmadan içme suyu bulmak zorunda.

‎22度なら快適だ ‎ゾウの家族は日の出前に ‎水にありつきたい