Translation of "Aslında" in Dutch

0.022 sec.

Examples of using "Aslında" in a sentence and their dutch translations:

Aslında...

Eerlijk gezegd...

Aslında stratomalitlerdi.

zijn eigenlijk stromatolieten.

Milyarlarca aslında.

miljarden, eigenlijk.

Aslında gerçekliğin

waardoor ik erachter kwam

Aslında bilmiyorum.

Eigenlijk weet ik het niet.

Ama aslında baksanıza!

Maar kijk.

Aslında bazı durumlarda

In feite willen we in sommige gevallen

Aslında savaş bitti.

De oorlog is in wezen voorbij.

Ben aslında Çinliyim.

Ik kom oorspronkelijk uit China.

Tom aslında Avustralyalı.

Tom komt oorspronkelijk uit Australië.

Aslında o doğru.

U heeft eigenlijk gelijk.

Aslında yalan söyledi.

Eigenlijk heeft ze gelogen.

Yani havza suyu aslında

Het water van de aquifer is dus een deel

Aslında bunu istemiyorum bile,

Sterker nog: liever niet.

Aslında beyninin dışında, kollarında.

...bevindt zich buiten haar brein, in haar armen.

...aslında bir şekilde rahatladım.

...het was ook een opluchting.

Aslında sen oldukça haklısın.

Je hebt het inderdaad juist voor.

O aslında ABD'ye gitmedi.

Eigenlijk is hij nooit in de Verenigde Staten geweest.

O, aslında yönetici değil.

Hij is eigenlijk niet de manager.

Ben aslında oldukça yorgunum.

Ik ben eigenlijk best moe.

Aslında, Tom, Biraz meşgulüm.

Nou eigenlijk, Tom, ben ik een beetje druk.

Bu çok basit aslında.

Het is eigenlijk zeer simpel.

Aslında o iyi yüzemez.

Eigenlijk kan hij niet goed zwemmen.

Bu aslında çok eğlenceli.

Het is eigenlijk heel leuk.

Esperanto aslında zor değil.

Esperanto is inderdaad niet moeilijk.

Aslında o hikaye doğrudur.

In principe klopt dat verhaal.

Aslında, günümüzde bu zaten oluyor.

In feite gebeurt dit vandaag al.

Emisyon aslında neden hâlâ artıyor?

Waarom lopen ze feitelijk nog steeds verder op?

Aslında biraz kişisel bir konu.

Het is persoonlijker.

Aslında garip bir şey olur.

Er gebeurt namelijk iets raars.

Ama aslında bu larvalar yenebilir.

Maar deze larven... ...die kun je eten.

Ama bu larvaları... ...aslında yiyebilirsiniz.

Maar deze larven... ...die kun je eten.

Aslında eseri, sadece ''Şömineden çıkan

beschrijft het schilderij beter

Ama aslında bana ait değil.

maar het is niet echt van mij.

Aslında insanoğlunun karşı karşıya kaldığı

In feite is er voldoening in het streven

Ama aslında çöl altın köstebeğidir.

Ze is een goudmol.

Aslında şiir oldukça iyi bence.

Ik vind het eigenlijk best goed, het gedicht.

Aslında bir karşılaştırma yapmak yersiz.

Het is niet te vergelijken.

Bu fikir aslında oldukça iyidir.

Dit idee is inderdaad vrij goed.

Tom aslında henüz Boston'da bulunmadı.

Tom is eigenlijk nog niet in Boston geweest.

Bu aslında ne anlama geliyor?

Wat betekent het eigenlijk?

Bu aslında eski bir haber.

Dit is eigenlijk oud nieuws.

Aslında biz suyu israf ediyoruz.

Eigenlijk verspillen we water.

Suzan aslında senin üvey kardeşindir.

Susan is eigenlijk je halfzus.

Aslında meseleyi sadece şifahen bildirebildim.

Ik heb de kwestie in feite alleen maar mondeling kunnen doorgeven.

Aslında pek iyi yemek pişiremem.

Ik kan niet echt goed koken.

Aslında o muhtemelen doğru değildir.

Eigenlijk is dat waarschijnlijk niet waar.

Ben aslında hiç Boston'a gitmedim.

Ik ben eigenlijk nog nooit naar Boston geweest.

Aslında bir hediye olduğu ortaya çıktı

bleek een gave te zijn,

Keskin kayayı seçmek aslında bir hataydı

Die scherpe rots kiezen was in feite een fout...

Bakın, şu hasırotları aslında gayet iyidir.

Kijk, dit kogelbies... ...is nog best goed.

Ama aslında tarantulalar yerin altında yaşarlar.

...maar in werkelijkheid begraven tarantula's zich onder de grond.

VV: Hayır, aslında bayağı vakit geçiriyoruz.

VV: Nee, eigenlijk zijn we er best een tijdje.

Bu sanat eserinin aslında bir heykelin

zul je beseffen dat dit hele kunstwerk

Aslında bunların hepsi ve daha fazlası.

Nou, het is dat allemaal en nog veel meer.

Görünüşüne rağmen... ...aslında uzaktan bir akrabamızdır.

Ondanks haar uiterlijk is ze eigenlijk een verre verwant van ons.

Aslında bunu hissedebiliyorum. Şimdiden daha serin.

Ik voel het. Het is al koeler.

Bu kişilerde aslında aradıkları yanıtlar var.

Al die stemmen hebben de gewenste antwoorden op hun vragen,

O aslında o kadar kötü değildi.

Het viel eigenlijk wel mee.

Aslında Marie Curie Fransız değil, Polonyalıdır.

Eigenlijk was Marie Curie een Poolse, geen Française.

Klitoris aslında gelişmemiş küçük bir penistir.

De clitoris is echt een kleine onontwikkelde penis.

- Belki yatmalısın.
- Aslında uzansan iyi olur.

Misschien kan je maar beter gaan liggen.

Aslında "löyly" kelimesi ruh anlamına geliyordu.

Oorspronkelijk betekende het woord "löyly" ziel.

Aslında, hadi şu an yapmaya başlayın.

Waarom beginnen we niet direct?

Aslında bu konuda seninle aynı fikirdeyim.

Ik ben het eigenlijk hierover met je eens.

Ve aslında hiç Almanca konuşmadığımı fark ettim

en toen besefte ik dat ik eigenlijk geen woord Duits sprak

Aslında birkaç yıl önce bunu yapmak için

In feite was er enkele jaren geleden al een multilateraal voorstel

Okyanuslarımız hakkında aslında ne kadar şey biliyoruz?

hoeveel weten we eigenlijk over onze oceanen?

Okyanuslar hakkında aslında ne kadar şey biliyoruz?

Hoeveel weten we nou eigenlijk over onze oceanen?

Bu aslında Dünya'daki en büyük hayvan göçü.

Dit is feitelijk de grootste dierlijke migratie op aarde.

Aslında, bazen evde veya dışarıda konuşacağı zaman

Soms, als ze iets wilde zeggen,

Sanki bana bakıyordu ama aslında yere bakıyordu.

Hij staarde langs me heen en keek gewoon naar de grond.

, çünkü aslında bir Latin tarihçi tarafından alıntılanmıştı.

was, omdat het eigenlijk werd geciteerd door een Latijnse kroniekschrijver.

Şu an Helsinki'de yaşıyorum ama aslında Kuopioluyum.

Ik woon nu in Helsinki, maar ik kom oorspronkelijk uit Kuopio.

Aslında bankada o kadar param olduğuna inanamıyorum.

Ik kan niet geloven dat ik eigenlijk zoveel geld op de bank heb staan.

Yani bizim kamera sistemimiz aslında bunu doğrudan görüyor.

Ons camerasysteem kan het dus eigenlijk niet direct zien.

Aslında yaptığım tek şey bu dalları birbirine sarmak.

Ik knoop de takken... ...aan elkaar.

Bu aslında kötü bir fikir değildi, sadece şanssızdık.

Dit was niet een slecht idee, we hadden gewoon pech.

Ama aslında sadece kazıyoruz, ellerinizi kullanırsanız uzun sürmeyecektir.

Je graaft je in. Gebruik je handen, het duurt niet lang.

Aslında sırt çantası bile olur. Bakın, üzerine yatıyorum.

Zelfs de rugzak werkt. Door erop te liggen.

Aslında akrep ararken UV ışık kullanmak oldukça akıllıcadır.

Het is slim om het uv-licht te gebruiken om schorpioenen te zoeken.

Dünya ve Ay aslında tek yumurta ikizleri gibidir.

De Aarde en de Maan zijn eigenlijk een soort identieke tweeling.

Bu sayının çok küçük olması aslında büyük sürpriz.

Hun kleine aantal was eigenlijk een grote verrassing.

Evet, surimi yengeç etine benzer ama aslında mezgittir.

Ja, surimi ziet eruit als krabvlees, maar het is eigenlijk koolvis.

Tom Mary'nin aslında üniversiteden mezun olacağını hiç düşünmemişti.

Tom had nooit gedacht dat Mary uiteindelijk ook echt haar hogeschooldiploma zou halen.

Grip ile karşılaştırmaya başladığımızda, aslında biraz içimizi rahatlatıyoruz.

Wanneer we de griep vergelijken met het coronavirus, kalmeren we in feite onszelf.

O genç görünüyor ama aslında senden daha yaşlıdır.

Ze ziet er jong uit, maar eigenlijk is ze ouder dan jij.

Aslında domuzlar çalışmadı fakat diğerlerini yönetti ve denetledi.

De varkens werkten eigenlijk niet; zij dirigeerden en bewaakten meer de anderen.

"Hey, Tom." "O ne?" " Ah aslında, boş ver"

"Hé, Tom." "Wat is er?" "Laat eigenlijk maar zitten."

Zafer imkansız gibi görülebilir ama aslında öyle değil.

Overwinnen leek onmogelijk, maar eigenlijk was het dat niet.

Aslında tüm nüfusun sekizde birine herpes virüsleri bulaşmıştır.

Vrijwel de gehele bevolking is besmet met één van de acht herpes-virussen.

Hemşire olduğunu düşündüğüm kadının aslında doktor olduğunu öğrendim.

Ik kwam te weten dat de vrouw die ik als verpleegster gezien had, eigenlijk dokter was.

Ben şimdi Boston'da yaşıyorum, fakat ben aslında Chicagoluyım.

Ik woon nu in Boston, maar ik kom oorspronkelijk uit Chicago.

Bakın, mesela şu an aslında meditasyon yapıp yapmadığımı bilemiyorsunuz,

Eigenlijk kun je niet zien of ik nu mediteer of niet;

Ama orada onlara tek korkmaları gereken şeyin aslında kendinden

Het helpt als iemand hen toont

İlginç bir şekilde Çin aslında gıdasal olarak kendine yeterliydi.

En verrassend genoeg was China vroeger zelfvoorzienend.