Translation of "Aslında" in Polish

0.019 sec.

Examples of using "Aslında" in a sentence and their polish translations:

Aslında...

Szczerze…

Milyarlarca aslında.

w zasadzie milionów.

Aslında gerçekliğin

dzięki czemu zdałam sobie sprawę,

Ama aslında baksanıza!

Ale spójrzcie na to!

Aslında burada çalışıyorum.

Właśnie tu pracuję.

Aslında sen haklısın.

Właściwie masz rację.

Aslında, oldukça sıkıcıydı.

W rzeczywistości było dość nudno.

Aslında emin değilim.

Właściwie nie jestem pewien.

Aslında biraz korkuyorum.

Tak naprawdę to trochę się boję.

Aslında koşmak zorundayım.

- Właściwie to muszę już lecieć.
- Naprawdę muszę już lecieć.

Aslında bize çok benziyor.

tak naprawdę wygląda całkiem podobnie do was.

Yani havza suyu aslında

Zatem woda ta jest częścią

Aslında bunu istemiyorum bile,

Tak na prawdę, wcale tego nie chcę,

Aslında beyninin dışında, kollarında.

znajduje się poza jej mózgiem, w ramionach.

...aslında bir şekilde rahatladım.

w jakiś dziwny sposób to była ulga.

Aslında sen oldukça haklısın.

Właściwie masz rację.

O, aslında yönetici değil.

Właściwie to nie jest managerem.

Aslında onu söylediğime inanamıyorum.

Nie wierzę, że naprawdę to powiedziałem.

Tom aslında yanıtı bilmiyordu.

Tom w zasadzie nie znał odpowiedzi.

Aslında neyi başarmaya çalıştığınızı görün.

Wyobraź sobie to, co próbujesz osiągnąć.

Aslında garip bir şey olur.

Dzieje się coś dziwnego.

Ama aslında bu larvalar yenebilir.

Ale te czerwie są jadalne,

Ama bu larvaları... ...aslında yiyebilirsiniz.

Ale te czerwie są jadalne,

Aslında eseri, sadece ''Şömineden çıkan

A to lepiej opisuje ten obraz

Biz ulusalcıların çoğu aslında küreselci;

Większość nacjonalistów to globaliści,

Ama aslında çöl altın köstebeğidir.

To złotokret.

Aslında bir karşılaştırma yapmak yersiz.

Warunki są nieporównywalne.

Aslında hiç New York'ta bulunmadı.

W zasadzie, nigdy nie był w Nowym Jorku.

Bazı insanlar aslında kayalar toplarlar.

Niektórzy ludzie faktycznie zbierają kamienie.

"İşini bıraktığını duydum." "Aslında kovuldum."

,,Słyszałem, że znalazłeś pracę." ,, Właściwie to zostałem zwolniony."

Aslında İngilizcem çok iyi değil.

Tak naprawdę mój angielski wcale nie jest taki dobry.

Tom aslında kendisi hakkında konuşuyor.

Tom w zasadzie gada o sobie.

Keskin kayayı seçmek aslında bir hataydı

Wybór ostrego głazu faktycznie był błędem

Bakın, şu hasırotları aslında gayet iyidir.

To sitowie jest całkiem dobre.

Ama aslında tarantulalar yerin altında yaşarlar.

ale w rzeczywistości żyją one w norach pod ziemią.

Bu sanat eserinin aslında bir heykelin

widać, że to dzieło sztuki

Fakat aslında, yapmaları gereken de budur.

Właśnie tak powinny robić.

Görünüşüne rağmen... ...aslında uzaktan bir akrabamızdır.

Choć nie wygląda, to jest naszą daleką krewną.

Aslında bunu hissedebiliyorum. Şimdiden daha serin.

Czuję, że już jest chłodniej.

Aslında, okumak için Yeni Zelanda'ya gidiyorum.

Właściwie to mam zamiar studiować w Nowej Zelandii.

Aslında, bunun için sana teşekkür etmeliyim.

W gruncie rzeczy powinienem Ci za to podziękować.

Aslında onu yapması beklediğimden daha kolaydı.

Właściwie, to było łatwiejsze niż oczekiwałem.

Aslında burada daha önce hiç bulunmadım.

Właściwie nigdy tu wcześniej nie byłem.

Aslında Marie Curie Fransız değil, Polonyalıdır.

Maria Skłodowska-Curie była Polką, nie Francuzką.

Senin gördüğün adam aslında bir kadın.

- "Mężczyzna", którego widziałeś, jest tak naprawdę kobietą.
- "Mężczyzna", którego widziałaś, jest tak naprawdę kobietą.

Aslında birkaç yıl önce bunu yapmak için

Kilka lat temu pojawił się wielostronny wniosek,

Okyanuslarımız hakkında aslında ne kadar şey biliyoruz?

Ile tak naprawdę wiemy o naszych ocenach?

Okyanuslar hakkında aslında ne kadar şey biliyoruz?

Ile tak naprawdę wiemy o naszych oceanach?

Yani müzikal armoninin sırrı aslında basit oranlar:

A więc sekret harmonii muzycznej to naprawdę zwykła proporcja:

Bu binanın içi aslında ses tarafından tasarlandı.

Ten budynek jest właściwie zaprojektowany przez dźwięk.

O ondan nefret etmez. Aslında onu sever.

Ona nie nienawidzi go. W rzeczywistości go kocha.

Şu an Helsinki'de yaşıyorum ama aslında Kuopioluyum.

Pochodzę z Kuopio, ale mieszkam w Helsinkach.

Aslında bugün bunu destekleyecek somut verilere sahibiz.

Dzisiaj mamy dane, które to potwierdzają.

Tom aslında Mary'nin yaptığı aynı şeyi yapar.

Tom robi w zasadzie to samo, co Mary.

Aslında o kadar da tartışmalı bir konu değil.

Więc to nie było aż tak kontrowersyjne.

Aslında yaptığım tek şey bu dalları birbirine sarmak.

Teraz przeplatam wszystkie te gałęzie.

Bu aslında kötü bir fikir değildi, sadece şanssızdık.

To nie był zły pomysł, tylko mieliśmy pecha.

Ama aslında sadece kazıyoruz, ellerinizi kullanırsanız uzun sürmeyecektir.

Po prostu kopiesz rękoma. Nie powinno długo to potrwać.

Aslında sırt çantası bile olur. Bakın, üzerine yatıyorum.

Nawet plecak może pomóc, gdy się na nim położę.

Aslında akrep ararken UV ışık kullanmak oldukça akıllıcadır.

Użycie światła UV, by szukać skorpionów, jest całkiem sprytne.

Dünya ve Ay aslında tek yumurta ikizleri gibidir.

Ziemia i Księżyc są właściwie bliźniaczo podobne.

Bu sayının çok küçük olması aslında büyük sürpriz.

Jak małej? Było to właściwie wielką niespodzianką.

Evet, surimi yengeç etine benzer ama aslında mezgittir.

Surimi wygląda jak mięso z kraba, ale w rzeczywistości to mintaj.

Aslında bu yüzden karımı doğum odasında neredeyse bıraktım,

To dlatego prawie zostawiłem żonę na porodówce,

Grip ile karşılaştırmaya başladığımızda, aslında biraz içimizi rahatlatıyoruz.

Kiedy widzimy to porównanie do grypy, uspokajamy się.

O aslında o kadar büyük bir sorun değil.

- Właściwie to nie jest taki duży problem.
- Tak naprawdę to nie tak wielki problem.

Eri'nin çantası ağır gözükmesine rağmen, aslında oldukça hafiftir.

Chociaż walizka Eri wygląda na ciężką, w rzeczywistości jest bardzo lekka.

İlgilerimizin aslında olduklarından çok daha önemli olduğunu düşünüyoruz

Przeceniamy wagę naszych zainteresowań.

Ama orada onlara tek korkmaları gereken şeyin aslında kendinden

i bardzo by im pomogło,

Aslında hemen şu an başlamak iyi bir fikir olabilir.

Istotnie, niezłym pomysłem byłoby rozpoczęcie właśnie teraz.

Ben aslında bunun çok iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum.

Naprawdę myślę, że to bardzo dobry pomysł.

Yeni zemin kaplaması ahşap gibi görünüyor ama aslında vinil.

Nowa posadzka wygląda jak drewno ale to jest w rzeczywistości winylowa.

Aslında kocam bizim düğün pastamızın birazını yediği için şaşırdım.

Zdziwiłam się, że mój mąż faktycznie zjadł trochę naszego tortu weselnego.

O, genç görünüyor fakat aslında o senden daha yaşlıdır.

Wygląda młodo, ale tak naprawdę jest starsza od ciebie.

Başım ağrıyor, kollarım ve bacaklarım da... Aslında bütün vücudum.

Głowa mnie boli, ręce też, i nogi... właściwie to całe ciało.

Bilim insanları aslında en az iki farklı açıklama öne sürdü.

Badacze wyjaśniają to na dwa sposoby.

Ve aslında, ikisinin de fiziksel bir ögesi vardır, yani ses

Ma on fizyczny element - dźwięk,

Aslında psikolojik olarak yıpranma ve daha erken yaşta ölme olasılığı

są później bardziej wypalone i w rzeczywistości umierają wcześniej,

Aslında daha iyisini de yapabiliriz. Sırt çantası yerine, içindeki kuru çantayı kullanırız.

Właściwie można zrobić to lepiej. Zamiast plecaka użyję torby nieprzemakalnej.

Nedeni aslen bu. Aslında bu diğer ülkeler için model olmalı. (hakkaten ya)

Powodem, ich sukcesu. W rzeczywistości, powinna on być wzorem dla innych krajów.