Translation of "Portakal" in Japanese

0.011 sec.

Examples of using "Portakal" in a sentence and their japanese translations:

O portakal sevmez.

彼はオレンジが好きではない。

Dünya portakal şeklindedir.

地球はオレンジの形をしています。

Portakal suyu lütfen.

オレンジ・ジュースをください。

- Masanın üstünde hiç portakal yok.
- Masanın üstünde bir portakal yoktur.
- Masada portakal yok.

テーブルの上にはオレンジは一つもありません。

İspanya bolca portakal üretir.

スペインはオレンジがたくさん採れる。

O bir tür portakal.

それはオレンジの一種だ。

Portakal içeriden çürümüş görünüyor.

そのみかんは中が腐っているようだ。

Ağaçta birkaç portakal var.

木にオレンジがいくつかなっている。

Dünya, portakal gibi mavidir.

地球は青い。オレンジのように。

Evet, portakal suyu lütfen.

ええ、オレンジジュースをお願いします。

Ben portakal suyu istiyorum

オレンジジュースをください。

- Masanın üstünde bir portakal var.
- Masanın üzerinde bir portakal var.

テーブルの上にオレンジがある。

Midori en çok portakal yedi.

緑が最も多くオレンジを食べた。

Masanın üzerinde bir portakal var

テーブルの上にオレンジがある。

Dünya bir portakal kadar mavidir.

地球は青い。オレンジのように。

Biraz portakal suyu ister misiniz?

オレンジジュースはいかがですか?

Ben bir portakal suyu istiyorum.

オレンジジュースをください。

Tom portakal suyunu buzdolabından çıkardı.

トムは冷蔵庫からオレンジジュースを出した。

Japonya Kaliforniya'dan portakal ithal eder.

日本はカリフォルニアからオレンジを輸入している。

Toprak mavidir. Bir portakal gibi.

地球は青い。オレンジのように。

Sizin için bir portakal soyacağım.

オレンジをむいてあげよう。

İki bardak portakal suyu, lütfen.

オレンジジュースを2杯ください。

O da bir portakal değildir.

あれもオレンジではありません。

Masada bir portakal bile yok.

テーブルの上にはオレンジは一つもありません。

Ağaç üzerinde bol miktarda portakal vardır.

その木にはたくさんのオレンジがなっている。

Portakal ağzımda garip bir tat bıraktı.

そのオレンジは後味が変だった。

Anne iki şişe portakal suyu aldı.

母親はオレンジジュースを2本買った。

Mike "Evet, portakal suyu lütfen" dedi.

「ええ、オレンジジュースをお願いします」マイクは言った。

Annem iki şişe portakal suyu aldı.

私の母はオレンジジュースを二本買った。

O bir şişeden portakal suyu içti.

彼はびんからオレンジジュースを飲んだ。

Elma, portakal, yumurta gibi şeyler satıyorlar.

彼らはリンゴ、みかん、卵などを売っている。

Portakal suyu mu yoksa şampanya mı?

オレンジジュースにするか、シャンペンにするか。

Portakal ve elma gibi meyveleri severim.

私はオレンジやりんごのような果物が好きだ。

"Evet, portakal suyu lütfen," diyor Mark.

「ええ、オレンジジュースをお願いします」マイクは言った。

Bir miktar portakal almak için mağazaya gitti.

彼はオレンジを買うために店に行った。

Tom her gün %100 saf portakal suyu içer.

トムは毎日果汁100%のオレンジジュースを飲んでいる。

Ya sen? Sen de portakal suyu alır mısın?

お客様もオレンジジュースになさいますか。

- Portakalların yüksek vitamin içeriği vardır.
- Portakal vitamin deposudur.

オレンジはビタミンを多く含んでいる。

Elma, portakal ya da üzümden hangisini en çok beğeniyorsun?

- りんごとオレンジとぶどうとでは、どれが一番好きですか。
- どれが一番好きですか? リンゴ? オレンジ? それとも葡萄?

- Elmalar, portakalllar, ve benzerlerini getirdi.
- Elma, portakal falan getirdi.

彼女がリンゴやミカンなどを持ってきた。

O bana bir parça pastaya karşılık bir portakal verdi.

彼はケーキ1切れと引き換えにオレンジ1個を私にくれた。

Onlar ona votka katılmış bir bardak portakal suyu verdiler.

彼らはウォッカをまぜたオレンジジュースのグラスを彼に与えた。

Bu meyve portakal şeklindedir ve ananas gibi tat verir.

この果物はオレンジのような形をして、パイナップルのような味がします。

"Siparişiniz?" "Portakal suyu." "Buzlu mu?" "Evet." "İşiniz için teşekkürler."

「ご注文は?」「オレンジジュース」「アイス付きで?」「そう」「まいど」

Pek çok meyve ihraç ederler, mesela portakal, greyfurt ve limon.

彼らはオレンジ、グレープフルーツ、レモンなどたくさんの果物を輸出する。

İnsanlar fazla ve daha fazla portakal suyu içmek için geldiler.

人々はますますオレンジジュースを飲むようになった。

Meyve vermeden önce portakal ağaçları "azahar" adı verilen bir çiçekle çiçek açarlar.

実がなる前に、オレンジの木には「アサアール」と呼ばれる花が咲きます。