Translation of "Aslında" in Arabic

0.021 sec.

Examples of using "Aslında" in a sentence and their arabic translations:

Aslında stratomalitlerdi.

هي في الواقع الاستروماتوليتس.

Milyarlarca aslında.

المليارات منهم، حقيقةً.

Aslında evet

في الواقع نعم

Aslında gerçekliğin

جعلني أدرك

Aslında, gençlik döneminde

عندما كانت طفلة، في الواقع،

Aslında hepimiz yapabiliriz.

في الواقع، يمكننا جميعاً فعل ذلك

Düşündüğümüzde aslında neden

والأستمتاع بمنظر رائع

Hep oradaydı aslında.

في الواقع كان دائما هناك.

Ama aslında baksanıza!

‫ولكن انظر إلى هذا!‬

Aslında bazı durumlarda

في الواقع، في بعض الحالات،

Aslında Ayasofya'ya bakılınca

النظر في الواقع آيا صوفيا

Sadece başlangıcıydı aslında

وكان مجرد بداية

Yani aslında battı

لذلك غرقت فعلا

Aslında dünyanın düşmanı

في الواقع هو عدو العالم

Bizim herşeyimiz aslında

كل شيء لدينا هو في الواقع

Aslında yalan söyledi.

في الحقيقة، لقد كذب.

Aslında denediler de...

في الحقيقة، لقد حاولوا.

-ki bu aslında mantıklı;

وهو أمر منطقي

Aslında gerçek bir beyin.

دماغ حقيقه فعلا

Cevap oldukça basit aslında.

الموضوع بسيط في الحقيقة.

Aslında şu söze dönersek,

في الواقع، بالعودة إلى هذا الاقتباس،

Aslında hiçbir şey değişmemiş.

لم يتغير شيء حقيقة.

Aslında, ben onur duydum.

في الحقيقة، أنني شعرت بالفخر.

Bu aslında beyninizde olandı.

هذا ما كان يحدث في دماغك بالفعل.

Aslında, manipüle edilebilir olduğumuzu

في الواقع يمكننا التصرف بوعي أكبر

Yani aslında yorulmuş olabiliriz

لذلك، في الأساس، قد نكون متعبات،

Ki aslında sahip olduğu

لتذكيرها بالخِصال التي هي بالفعل تتحلّى بها...

Ama aslında rengini kaybetmesi.

ولكنه في الواقع فقد للون.

Aslında yüz yüze gelmezler.

لا يقابلون بعضهم البعض.

Aslında bize çok benziyor.

إنما هم لا يبدون بالضرورة كمثلنا.

Yani havza suyu aslında

إذاً المياه الجوفية هي جزء

Aslında en görülebilir olanı.

هي بالفعل خير دليل يمكننا أن نلحظه.

Bu virüsü taşır aslında

في الواقع يحمل هذا الفيروس

Yine aslında bu davranış

في الواقع ، هذا السلوك

Yani aslında halk olarak

لذلك في الواقع كشعب

Zihniyet aslında pekte değişmemiş

لم تتغير العقلية كثيرا

Aslında bunu istemiyorum bile,

في الحقيقة، لا أرغبُ بذلك،

Tam bir fenomendi aslında

كانت ظاهرة كاملة

Aslında bu tamamen kötülüktür.

في الواقع ، هذا أمر شرير تمامًا.

Aslında beyninin dışında, kollarında.

‫يكمن في الواقع خارج عقلها،‬ ‫إذ يكمن في أذرعها.‬

...aslında bir şekilde rahatladım.

‫بطريقة جنونية نوعًا ما، كان ذلك مريحًا.‬

Aslında ofiste ne yaparsın?

ما هي طبيعة عملك في المكتب؟

Cevap aslında oldukça basit.

بالواقع إن الإجابة بسيطة.

Aslında birçok bakımdan birlikte büyüdük.

بل وبطرق عدة، كبرنا معًا.

Aslında sadece bir an sürecek.

في الواقع، سوف يستغرق لحظة فقط

Aslında biraz dağa tırmanmaya benziyor.

لكنها تشبه قليلًا تسلق الجبال.

Aslında psikolojik güven ortamından bahsederken

واقعيّاً، عندما أتحدث عن الأمان النفسي،

Aslında neyi başarmaya çalıştığınızı görün.

قم بتخيل ما تريد تحقيقه.

Aslında, günümüzde bu zaten oluyor.

في الواقع، هذا يحدث بالفعل اليوم.

Aslında oldukça kârlı bir iş.

إنها حقيقة تبدو وكأنها تجربة مجزية للغاية.

Aslında nesnel üretim koşulları vardı.

في الحقيقة كان على شروط الإنتاج الموضوعية.

Emisyon aslında neden hâlâ artıyor?

لماذا هم في الواقع يستمرون بالارتفاع؟

Aslında biraz kişisel bir konu.

إنّه في الحقيقة موضوع شخصي قليلًا.

Aslında garip bir şey olur.

في الواقع، يحدث شيء غريب.

Ama aslında bu larvalar yenebilir.

‫ولكن هذه اليرقات،‬ ‫يمكن أكلها،‬

Ama bu larvaları... ...aslında yiyebilirsiniz.

‫ولكن هذه اليرقات،‬ ‫يمكن أكلها،‬

Fakat aslında, vücudun derinlerine uzanıyor.

ولكن في الحقيقة فهي تمتد عميقاً في جسم الأنثى.

Aslında eseri, sadece ''Şömineden çıkan

يؤدي ذلك فعليًا لوصف اللوحة بدقة أكثر

Ama aslında bana ait değil.

لكنها في الواقع ليست ملكًا لي.

Biz ulusalcıların çoğu aslında küreselci;

معظمنا، نحن القوميون حول العالم، عولميون،

Bu aslında basit bir blok

لذا فهي كتلة بسيطة أساسية،

Aslında insanoğlunun karşı karşıya kaldığı

في الحقيقة، هناك إنجازات في السعي،

Ama aslında çöl altın köstebeğidir.

‫في الواقع، هو خلد صحراء ذهبي.‬

Ama biliyor musunuz, aslında "şoförlük"

ولكن هل تعلم أن "القيادة" تعد أكثر المهن انتشارًا

Uçağa binmeye ikna olmuştu aslında

لقد كان مقتنعا على متن الطائرة

Bize büyük mesajlar içeriyordu aslında

في الواقع تضمنت رسائل كبيرة لنا

Bu filmde oldukça izlendi aslında

شاهدته بالفعل في هذا الفيلم

Aslında toplumun ta kendisi eleştirildi

في الواقع ، تم انتقاد المجتمع نفسه

Aslında bu bir doğal seleksiyon

في الواقع هذا هو اختيار طبيعي

Yani aslında iki türe ayırabiliriz

حتى نتمكن من تقسيمها إلى نوعين

Işte bu besini sayesinde aslında

بفضل هذا الطعام ، في الواقع

Eski Roma'da da böyledir aslında

في الواقع ، هذا هو الحال أيضًا في روما القديمة.

Aslında kuzey kutbu, kuzey kutbu.

في الواقع القطب الشمالي ، القطب الشمالي.

Yani aslında hayvan besliyor deyince

لذلك عندما تقول أنها تطعم الحيوانات

Aslında şiir oldukça iyi bence.

أعتقد أنها جيدة جدًا في الواقع ، القصيدة.

Aslında bir karşılaştırma yapmak yersiz.

لا يوجد وجه مقارنة.

Aslında bu oldukça doğru değil.

للصراحة هذه ليست بالادق صحيحة

Aslında burada olamamın nedeni bu.

في الحقيقة، هذا هو سبب وجودي هنا.

Aslında bunun biraz duyarsızca olduğunu düşünüyorum.

فإني حقًا أشعر أنه شيء غير حساس.

Ama aslında zihinsel bir hastalığın başlangıcıymış

كان في الواقع بداية اضطراب نفسي،

Aslında anlayacağın üzere bu ilişkinin ilerlemeyeceği

في الواقع، أتعلم، لقد كان واضحًا من البداية

Dozun aslında doğru olduğundan neredeyse emin -

تحاول عندها إقناع نفسها بأن الوصفة مناسبة،

Aslında bir hediye olduğu ortaya çıktı

تبيّن أنه مَلَكة،

Bayağı bütün deneyimimizi aslında kötüye kullandık.

وضعناه في مكان بايهان، وفردوس أيضاً.

Aslında insan yaşamı için yaşanabilir olan

في الواقع صالحة لحياة الإنسان،

Aslında evrendeki en az yalnız yerdir.

فهي في الواقع أقل مكان وحيد في الكون.

Keskin kayayı seçmek aslında bir hataydı

‫اختيار الصخرة الحادة‬ ‫كان خطأ‬

Bakın, şu hasırotları aslında gayet iyidir.

‫انظر، نبات البردي هذا‬ ‫جيد في واقع الأمر.‬

Ama aslında tarantulalar yerin altında yaşarlar.

‫ولكن واقع الأمر أن عناكب الرتيلاء‬ ‫تعيش في جحور تحت الأرض.‬

VV: Hayır, aslında bayağı vakit geçiriyoruz.

فيكتور: لا، في الواقع، نحن نمضي بعض الوقت في الأسفل.

şöyle söyledi: ''Aslında burada el sıkışmıyoruz.

قال لي: "في الواقع نحن لا نصافح هنا.

Fakat yaptığımız şey, aslında cinselliği küçümsemek.

ولكن الذي يحدث في الحقيقة هو أننا نقلل من شأن الجنس.

Bu sanat eserinin aslında bir heykelin

سوف تدركون أن هذا العمل الفني بأكمله

Ve renkle boyadığında aslında duygularla resmediyorsun.

وعندما ترسمون باللون، فإنكم ترسمون بالمشاعر.

Aslında bunların hepsi ve daha fazlası.

حسناً، جميع ما ذكر هو سبب لذلك، وأيضاً الكثير مما لم يذكر.

Fakat aslında, yapmaları gereken de budur.

في الواقع هذا هو بالضبط ما عليهم فعله.

Nefret dolu bir canavardım ben aslında.

كنت وحشة مليئة بالكراهية.

Görünüşüne rağmen... ...aslında uzaktan bir akrabamızdır.

‫رغم مظهرها،‬ ‫إلا أنها قريبة لنا من بعيد.‬

Aslında bunu hissedebiliyorum. Şimdiden daha serin.

‫واقع الأمر أنه يمكنني الشعور بذلك.‬

Aslında dönüp menisküse hızlıca bir bakalım.

لِمَ لا نذهب ونلقي نظرة سريعة على الغضروف المفصلي.