Translation of "Aslında" in Korean

0.021 sec.

Examples of using "Aslında" in a sentence and their korean translations:

Aslında stratomalitlerdi.

사실은 스트로마톨라이트입니다.

Milyarlarca aslında.

실제로 몇십 억 개의 지상 센서가 존재합니다.

Aslında gerçekliğin

그 덕에 깨달은 것이 있습니다.

Ama aslında baksanıza!

근데 이걸 보세요

Aslında bazı durumlarda

사실 몇몇 경우에

Aslında denediler de...

사실 시도도 했었죠.

Aslında şu söze dönersek,

처음에 제가 인용한 말로 다시 돌아가서

Bu aslında beyninizde olandı.

그게 실제로 뇌 안에서 일어나는 일입니다.

Aslında, manipüle edilebilir olduğumuzu

실제로 우리는 좀더 의식적으로 행동할 수 있습니다.

Yani aslında yorulmuş olabiliriz

기본적으로, 피곤할 순 있어도

Ki aslında sahip olduğu

이미 가지고 있는 특징을 일깨워주기 위해서였죠.

Ama aslında rengini kaybetmesi.

실제로는 색깔이 없는 것입니다.

Aslında yüz yüze gelmezler.

문어들은 마주보지 않고

Aslında bize çok benziyor.

실제로는 여러분과 상당히 비슷하다고 할 수 있죠.

Yani havza suyu aslında

그래서 이 대수층의 물은

Aslında en görülebilir olanı.

자율주행차량이 아닌가 싶습니다.

Aslında bunu istemiyorum bile,

오히려 그렇지 않기를 바랍니다.

Aslında beyninin dışında, kollarında.

‎바깥쪽 팔의 뇌에서 나옵니다

...aslında bir şekilde rahatladım.

‎마음이 놓인 것도 사실이에요

Aslında neyi başarmaya çalıştığınızı görün.

무엇을 이루고 싶은지 마음속으로 상상해보세요.

Aslında, günümüzde bu zaten oluyor.

사실 이는 이미 일어나고 있습니다.

Aslında oldukça kârlı bir iş.

직접 해 보면 꽤 뿌듯한 경험입니다.

Aslında nesnel üretim koşulları vardı.

생산의 객관적 조건에 있었습니다.

Ama aslında bu larvalar yenebilir.

하지만 이 애벌레는 사실 먹을 수 있습니다

Ama bu larvaları... ...aslında yiyebilirsiniz.

하지만 이 애벌레는 사실 먹을 수 있습니다

Fakat aslında, vücudun derinlerine uzanıyor.

사실 몸 속 깊이 뻗어

Aslında eseri, sadece ''Şömineden çıkan

이 그림을 더 정확히 설명하는 것입니다.

Ama aslında bana ait değil.

하지만 제 소유물은 아니에요.

Biz ulusalcıların çoğu aslında küreselci;

전 세계 대부분의 우리 민족주의자들은 세계주의자이고,

Bu aslında basit bir blok

이것은 기본적인 단순한 덩어리이지만

Aslında insanoğlunun karşı karşıya kaldığı

사실은 그 자체로 큰 의미가 있으니까요.

Ama aslında çöl altın köstebeğidir.

‎사실, 사막황금두더지입니다

Ama biliyor musunuz, aslında "şoförlük"

그런데 여러분 혹시 '운전원'이 실제로 미국 50개 주 중 29개에서

Aslında bir karşılaştırma yapmak yersiz.

비교도 안 될 만큼 열악합니다.

Aslında, para önemli bir şey değil.

사실 돈이란 별 게 아닙니다

Aslında sadece birilerinin sunduğu hizmetten ibaret.

그건 사실 누군가가 해주는 서비스에 지나지 않습니다

Aslında bir hediye olduğu ortaya çıktı

그것은 제게 선물이었죠.

Keskin kayayı seçmek aslında bir hataydı

날카로운 바위를 택한 건 위험한 실수였고

Bakın, şu hasırotları aslında gayet iyidir.

보세요, 이 부들은 사실 꽤 쓸 만합니다

Ama aslında tarantulalar yerin altında yaşarlar.

사실 타란툴라는 땅속에 숨어 있습니다

VV: Hayır, aslında bayağı vakit geçiriyoruz.

VV: 아닙니다. 아래에서 보내는 시간이 꽤 깁니다.

şöyle söyledi: ''Aslında burada el sıkışmıyoruz.

그는 제게 "여기서는 악수 같은 건 안해요.

Fakat yaptığımız şey, aslında cinselliği küçümsemek.

결국 성을 비하하는 결과를 낳고 맙니다.

Bu sanat eserinin aslında bir heykelin

이 작품 전체가 한 덩어리로

Ve renkle boyadığında aslında duygularla resmediyorsun.

물감으로 그림을 그리면 감정을 섞어 그림을 그리는 거예요.

Aslında bunların hepsi ve daha fazlası.

이런 것들 모두 이유가 될 거예요. 이 외에도 다른 이유가 있겠죠.

Fakat aslında, yapmaları gereken de budur.

하지만 아기들은 그렇게 해야만 하죠.

Nefret dolu bir canavardım ben aslında.

저는 정말 혐오스러운 괴물이었습니다.

Görünüşüne rağmen... ...aslında uzaktan bir akrabamızdır.

‎녀석은 외모와 달리 ‎실은 인간의 먼 친척입니다

Aslında bunu hissedebiliyorum. Şimdiden daha serin.

시원함이 느껴져요 벌써 시원하네요

Aslında dönüp menisküse hızlıca bir bakalım.

이 부근에서 반월 연골판을 빨리 한번 살펴보는 게 좋겠어요.

Aslında bir şey yapabildiğimi fark ettim.

실제로도 뭔가 할 수 있다는 걸 깨닫습니다.

Bu şey aslında karbon dioksit üretiyor.

실제로 이산화탄소를 생성하는 것이 맞습니다.

Bu kişilerde aslında aradıkları yanıtlar var.

이들은 모두 극보수주의자들이 원하는 대답을 이미 내놨습니다.

Aslında, serbest piyasa aşağıdan yukarıya şekilde

실제로 자유시장이라는 건 말이지,

Aslında insanlar inandıklarını ispatlayan şeyleri yapıyor.

사실 사람들은 그들이 믿는 것을 증명할 만한 일을 하게 됩니다.

Aslında, hadi şu an yapmaya başlayın.

아예 지금 당장 만들어볼까요?

Ama aslında oldukça şaşırtıcı bir eğriye sahip.

하지만 이것 역시 더 놀라운 궤적을 갖고 있습니다.

Ve aslında işler daha da kötüye gidiyor.

상황은 오히려 더 나빠지고 있죠.

Aslında, belirli düşünceleri ne kadar baskılamaya çalışırsanız

사실, 여러분이 특정 생각을 억누르려고 노력하면 할수록

Güzel bir kural aslında, ortamdaki uyumu korur

이건 화합을 유지시켜준다는 점에서는 좋은 규칙이죠.

Aslında onlardan biraz daha fazlasını hak ediyorlardır.

더 가치 있는 사람이라고 여긴다는 것입니다.

Okyanuslarımız hakkında aslında ne kadar şey biliyoruz?

과연 우리는 바다에 대해 얼마나 알고 있을까?

Okyanuslar hakkında aslında ne kadar şey biliyoruz?

우리는 바다에 대해 얼마나 알고 있을까요?

Yani müzikal armoninin sırrı aslında basit oranlar:

화음을 만드는 비밀은 단순한 비율입니다.

Mark Pollock: Aslında, kimliğimi yeniden kurmayı başardım.

마크 폴락: 결국 저는 제 정체성을 다시 찾았습니다.

Bu binanın içi aslında ses tarafından tasarlandı.

이 공간은 소리를 중점으로 디자인 되었습니다.

Bu aslında Dünya'daki en büyük hayvan göçü.

이건 사실 지구상에서 가장 거대한 동물 이동입니다.

Aslında nefretin en temelinde yatan bir gösteri:

근본적인 증오감의 원인이 드러나는 것입니다.

Aslında, bazen evde veya dışarıda konuşacağı zaman

아내가 이야기할 때,

Bu aslında dağıtım merkezinden teslimat olayının görüntüleri;

이것은 실제로 저희 배급센터에서 지켜보는 운송 상황 화면입니다.

Sanki bana bakıyordu ama aslında yere bakıyordu.

아버지는 멍하니 바닥을 바라보고 있었습니다.

Bu İngiliz araştırması, aslında çılgın bir hikaye.

이 영국의 연구는, 솔직히 말도 안되는 이야기인데요.

Bence aslında iyi yapmadığımız bir şey var,

우리가 잘 못하고 -- 잘 이해하지 못하는 것 -- 한 가지는,

Yani bizim kamera sistemimiz aslında bunu doğrudan görüyor.

그래서 카메라 시스템으로는 직접적으로 볼 수 없습니다.

Aslında o kadar da tartışmalı bir konu değil.

이게 그다지 논란거리가 되지는 않죠.

Aslında yaptığım tek şey bu dalları birbirine sarmak.

이 나뭇가지들을 모조리 서로 엮고 있습니다

Bu aslında kötü bir fikir değildi, sadece şanssızdık.

나쁜 생각은 아니었는데 운이 없었을 뿐이에요

Ama aslında sadece kazıyoruz, ellerinizi kullanırsanız uzun sürmeyecektir.

그냥 눈을 파냅니다 손으로요, 오래 걸리지 않아요

Aslında sırt çantası bile olur. Bakın, üzerine yatıyorum.

사실, 배낭도 쓸모 있습니다 배낭 위에 눕는 거죠

Aslında akrep ararken UV ışık kullanmak oldukça akıllıcadır.

자외선 전등으로 전갈을 찾는 건 사실 아주 현명한 방법입니다

Bu bir sanat ve şanslı bir kaza aslında.

그것은 예술이기도 하고 운 좋은 사고이기도 하지.

Dünya ve Ay aslında tek yumurta ikizleri gibidir.

지구와 달은 실제로 일란성 쌍둥이와 마찬가지입니다.

Bu sayının çok küçük olması aslında büyük sürpriz.

충격적일 정도로 적은 수입니다.

Evet, surimi yengeç etine benzer ama aslında mezgittir.

맞습니다, 연육은 게살처럼 보이지만 사실은 명태죠.

Aslında bu yüzden karımı doğum odasında neredeyse bıraktım,

일 때문에 분만실에 아내만 남겨둘 뻔하기도 했으니 말입니다.

Kefalet aslında bir çeşit şartlı tahliye olarak yaratılmıştı.

보석은 조건적 석방 형식으로 시작되었습니다.

Bu, aslında... Yoksulluğun önemli olmadığı anlamına mı geliyor?

그렇다면 이것이 가난은 문제가 되지 않는다는 의미일까요?

Grip ile karşılaştırmaya başladığımızda, aslında biraz içimizi rahatlatıyoruz.

우리는 독감과의 차이를 찾아냈을 때, 우리는 거의 마음을 가라앉힙니다.

Bu kırkılmış cekete yakından baktığımızda, tüylü kumaşının aslında

이 양털 자켓을 가까이서 보면 솜털 같은 소재가 사실

"30 derece değil aslında, daha çok 45 derece gibi."

"사실, 그건 30도가 아니라 45도 정도 되겠네요."

Bakın, mesela şu an aslında meditasyon yapıp yapmadığımı bilemiyorsunuz,

보세요, 사실, 여러분은 제가 명상을 하는지 하지 않는지 알 수 없습니다.

Geleceğin aslında belirlenmiş olduğuyla ilgili bir görüşü işaret eder.

이런 생각이 미래는 본질적으로 정해져 있다고 본다는 점이 있겠죠.

Yani aslında bu hiç yardımcı olmazdı, şayet bir millet --

한 국가의 경우엔 소용이 없을 거예요.

Aslında bu biraz erken kutlamaydı çünkü bu yeterli değildi,

하지만 아직 축하하긴 일렀던 것이 기능이 완벽하지 못했어요.

Ama orada onlara tek korkmaları gereken şeyin aslında kendinden

그리고 누군가가 그들에게

Bu seçimler aslında bizi iki tehlikeli yan etkiyle bıraktı.

이러한 선택으로 위험한 부작용 두 개가 생겨났죠.