Translation of "Sebep" in Japanese

0.013 sec.

Examples of using "Sebep" in a sentence and their japanese translations:

Can kaybına sebep olabiliyor.

命にも関わります

Kendimizin sebep olduğumuzu bilmeliyiz.

自分たちにあると 認識することも大事です

Şikâyet için sebep yok.

不平を言う理由は何も無い。

Buna neyin sebep olduğunu bilmiyoruz.

うつ病の原因はよく分かっていません

Fikrini değiştirmene sebep olan neydi?

- 君の心を変えさせたのは何でしたか。
- 君が心を変えたのは何故ですか。

Sebep her ne idiyse evlenmediler.

理由はなんにせよ彼らは結婚しなかった。

Tom kazaya sebep olan kişi.

- トムが事故を引き起こした張本人なんだ。
- 事故を起こしたのはトムなんだ。

Fırtına çok hasara sebep oldu.

- 嵐は多くの損害を引き起こした。
- 嵐は、多くの災害を引き起こした。

Hatta bazen şiddete sebep oluyor.

時には暴力に発展します

Ve dördüncü sebep ise tekrardan intihar.

そして4つ目は そう 自殺ですね

Yüzücülerin çoğu zaman boğulmasına sebep oluyor.

溺れる原因にもなるのです

Bir daha ABD'ye dönemememe sebep olabilir.

イスラム系が多い国の出身だから

Yersiz alarm için hiç sebep yok.

心配する事はない。

- Kendin kaşındın.
- Buna kendin sebep oldun.

自分でやったことだから仕方がないね。

Fazla şeker dişlerinde çürümeye sebep olur.

甘いものを食べ過ぎると虫歯になるよ。

Böyle gülmene sebep olan şey nedir?

何がおかしくてそんなに笑うのか。

Kirli hava bitkilerin ölmesine sebep olur.

スモッグは植物が枯れる原因となる。

Onun kovulması için hiçbir sebep yok.

彼が解雇される理由はない。

Haklı bir sebep söylemezsen seni boşamayacağım.

ちゃんとした理由をいってくれなければ、君と離婚するつもりはないよ。

Hokkaido'daki deprem büyük hasara sebep oldu.

北海道の大地震は大きな被害をもたらした。

Sebep ve sonuç birbirlerine tepki yaparlar.

原因と結果はお互い作用し合う。

Onun dikkatsiz sürüşü kazaya sebep oldu.

彼の不注意な運転が事故を引き起こした。

Bu enfeksiyonlara kirlenmiş süt sebep oldu.

これらの感染病はミルクの汚染が原因だった。

Soruna sebep olan sorunun kurbanı olacaktır.

厄介事を起こす奴は、厄介事の犠牲者になる。

Bilgeliğe sebep olan beyaz saç değildir.

白髪が知恵を生み出すわけではない。

Veya yardımlara bağlanmamız için bir sebep yok.

中国や世界銀行から お金を借りる理由などありません

Buna sebep olan en büyük sorunlardan birinin

その主要な原因の1つは

Hafif dikkatsizlik büyük bir felakete sebep olabilir.

僅かな不注意が大惨事に繋がる恐れがある。

Onun işini kaybetmesine neyin sebep olduğunu düşünüyorsun?

何故彼は失業したと思いますか。

Onun seni azarlaması için hiçbir sebep yoktur.

彼女があなたを叱るような理由は1つもない。

Şiddetli yağmur sel getirdi, hasara sebep oldu.

大雨は洪水となって被害を与えた。

- Yangının nedeni nedir?
- Yangına ne sebep oldu?

火災の理由は何か。

Bu elbise senin şişman görünmene sebep oluyor.

あのドレスを着ると君は太っているように見えるよ。

Ona yardım etmemi gerektiren bir sebep yok.

私が彼を助けるべき理由はまったくありません。

Böyle bir şeyi yapmaman için hiçbir sebep yok.

君がそうゆうことをしてはならないという理由はない。

Çok fazla yağ yemek kalp hastalığına sebep olmalı.

過度の脂肪の摂取は心臓病の原因になるとされている。

Bu kazaya neyin sebep olduğu tam bir sır.

その事故が何故起きたかはまったく謎である。

Felakete sebep olan yangın hastanenin ikinci katında patladı.

その惨事を引き起こした火事は病院の2階から出火した。

Şirket belirgin bir sebep olmadan onu geri çevirdi.

その会社は確たる理由もなく、彼を不採用にしました。

Bazı hastalıklara kusurlu bir gen tarafından sebep olunmaktadır.

一部の疾患の原因は欠陥遺伝子です。

Baktığınız her yerde depremin sebep olduğu hasarı görebilirsiniz.

見渡す限り、地震による被害を目の当たりにすることができる。

İçindeki Contractin A kasılmaya, Peditoksin ise kıvranmaya sebep oluyor.

コントラクチンAと ペジトキシンが痙攣(けいれん)を起こし

Yangına dikkatsiz bir sigara içicisinin sebep olduğu ortaya çıktı.

火事は不注意な喫煙者の煙草の火が原因だと流布された。

Kötü bir soğuk algınlığı şarkıcının sesini kaybetmesine sebep oldu.

歌手は悪いかぜで声がでなかった。

Terapi benim herhangi bir acı çekmeme sebep olacak mı?

その療法は少し痛むのでしょうか。

O, araba sürerken uykuya daldı ve kazaya sebep oldu.

彼は居眠り運転して事故を起こした。

Ona boyun eğmem için herhangi bir sebep var mı?

私が彼に従わなければならない理由があるのですか。

Fakat belki de daha muhteşem olan başka bir sebep vardır.

ところが更にもう1つ もっと素晴らしい理由があります

Vazgeçmiştim, kıyıya dönüyordum. Bir şey, biraz sola dönmeme sebep oldu.

‎諦めて岸へ戻ることに ‎なぜか少しだけ ‎進路が左へそれた

Sırp savaşı iki tarafta da 200 bin kayba sebep açmıştır.

セルビアとオーストリアは 双方既に20万の損害を出していた

Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.

なぜなら、政治がこの戦争を引き起こし、戦争を私たちの日々の現実にしているのだから。

Şiddetli yağış son iki ayın günlük sebze fiyatlarının artmasına sebep oldu.

大雨のためここ2ヶ月間毎日野菜の値段が上がっている。

- Kazanın başlıca nedeni öngörülemeyen havaydı.
- Genellikle öngörülemeyen hava tarafından kazaya sebep olundu.

その事故の主な原因は変わりやすい天候であった。

- Tom'un öfkelenmek için hiçbir nedeni yoktu.
- Tom'un sinirlenmesini gerektirecek bir sebep yok.

トムが怒る理由は無かった。

Yoğun yağış bütün trenlerin durmasına sebep olduğu için bir taksiye binmek zorunda kaldım.

大雨のためにすべて電車が止まって、タクシーに乗らねばなりませんでした。

- Onu yapmaman için çok sayıda sebep var.
- Onu yapmaman için çok sayıda nedenler var.

君がそうしてはいけない理由はたくさんある。

- Onun istifa etmesi için bir neden yok.
- Onun istifa etmesi için bir sebep yok.

彼が辞職しなければならない理由はない。

Geçen yıl Flipinlerde, depremler ve deprem dalgaları 6000'den fazla kişinin ölümüne sebep oldu.

昨年フィリッピンでは地震や津波のために六千人以上の死者があった。

- Savaş mutlaka mutsuzluğa neden olur.
- Savaş mutlaka mutsuzluğa sebep olur.
- Savaş mutlaka mutsuzluğa sebebiyet verir.

戦争は必ず不幸を招く。

Dinozorların aniden yok olmaları hakkında birçok teori var ama gerçek sebep hâlâ belirsiz olarak kalmaktadır.

いろいろな説はあるものの、恐竜がなぜ突然絶滅してしまったのかはまだ謎のままである。

CFIT son altı yıldır çarpışmaların sadece üçte birinin üzerinde olduğunu açıklamasına rağmen ölümlerin %53'üne sebep oldu.

過去6年間でCFITは墜落事故の3分の1を若干越えるくらいの割合を占めているが、死亡件数の53%の原因となっている。