Translation of "Roman" in Japanese

0.012 sec.

Examples of using "Roman" in a sentence and their japanese translations:

Rastgele roman okurdum.

- 僕は手当たり次第に本を読んだものだ。
- 僕は手当たり次第に小説を読んだものだ。
- 私は手あたり次第に小説を読んだものだ。
- もとは手当たり次第に小説を読んだものだ。

Roman övgüye değer.

その小説は賞賛に値する。

Bu roman sıkıcı.

- この小説は退屈だ。
- この小説はつまらない。

- Bu roman beni sıkıyor.
- Bu roman bana sıkıcı geliyor.

この小説は退屈だ。

Roman birçok dile çevrildi.

その小説は多くの言語に翻訳されてきた。

Bir roman yazmaya çalıştım.

- 私はためしに小説を書いてみた。
- 小説を書いてみたんだよ。

Hobim çizgi roman okumaktır.

僕の趣味は漫画を読む事です。

Benim hobim roman okumaktır.

私の趣味は小説を読むことです。

Tom bir roman okuyor.

トムは小説を読んでいる。

Bir roman yazmaya başladı.

彼は小説を書き始めました。

Bu roman Fransızcaya çevrildi.

- この小説はフランス語に訳されています。
- この小説のフランス語版があります。

O bir roman yazıyor.

彼は小説を書いている。

Bu roman çok yaratıcı.

この小説は想像力に富んでいる。

Bu roman İngilizceden çevrilmiştir.

この小説は英語から訳されました。

Roman çok heyecan verici.

この小説はとても興奮する。

Bu roman oldukça enteresan.

この小説はとてもおもしろい。

Bir roman okumakla meşguldüm.

私は小説を読むのに熱中していた。

- Roman neredeyse 20.000 nüsha satmıştı.
- Roman yaklaşık olarak 20,000 adet sattı.

その小説はほぼ2万部を売った。

Roman okuyarak bütün gece oturdu.

彼は寝ずに小説を読んで徹夜した。

Roman onun ölümünden sonra basıldı.

その小説は彼の死後出版された。

O roman çocuklar için değildir.

その小説は子供むけでない。

Sınıfta çizgi roman okurken yakalandı.

彼は授業中漫画本を読んでいるところを見つかった。

Japonca yazılmış ilk roman nedir?

日本語で書かれた最初の小説は何ですか。

Birçok roman onun tarafından yazılmıştır.

多くの小説が彼によって書かれた。

Bir tarihsel roman okuyor olacaksın.

彼は歴史小説を読んでいるだろう。

Çalışırken çizgi roman okumayı bırakın.

仕事中に漫画の本を読むのはやめること。

Bana Almanca birçok roman getirdi.

彼女は私にドイツ語の小説を多く持ってきてくれた。

O, şimdi bir roman okuyor.

彼は今小説を読んでいる。

Hayattaki amacım roman yazarı olmaktır.

私の人生の目標は小説家になることです。

O bir roman yazmaya başladı.

彼は小説を書き始めました。

Ne ilginç bir roman bu!

- これはなんて興味深い小説なんでしょう。
- これはなんておもしろい小説だろう。

Bu film, bir roman uyarlamasıdır.

この映画は小説をもとにしている。

Arap alfabesi, Roman alfabesiyle değiştirildi.

アラビア文字はローマ式アルファベットにとって変わられた。

Çok ilginç bir roman değildi.

あまり面白味のない小説だった。

O roman geniş ölçüde okundu.

あの小説は広く読まれました。

O zaman bir roman okuyordum.

あの時小説を読んでいました。

Bildiğim kadarıyla roman Japonca'ya çevrilmedi.

私の知る限りではその小説は和訳されていない。

Bütün günü roman okuyarak geçirdim.

私は1日中その小説を読んで過ごした。

Tom şimdi bir roman yazıyor.

トムさんは今小説を書いています。

"Hiç Shakespeare tarafından yazılmış bir roman okudun mı?" "Shakespeare bir roman mı yazmış?"

「シェイクスピアの小説読んだことある?」「シェイクスピアって小説書いてたっけ?」

- Bu roman ondan çok daha fazla ilginç.
- Bu roman ondan çok daha ilginç.

この小説はあれよりずっと面白い。

Roman yazarı çalışma için malzemeleri topladı.

その小説家は本を書くために材料を集めた。

Kız kardeşim sürekli çizgi roman okuyor.

妹は絶えず漫画を読んでいます。

O günlerde ara sıra roman okurdum.

当時私は手当たり次第に小説を読んだものだ。

Tavana bakma yerine bir roman okuyabilirsin.

天井を眺めているくらいなら、小説でも読んだほうがよい。

O, bir roman okumak için oturdu.

彼は小説を読むために腰を下ろした。

Tom'un bir roman yazdığını biliyor muydun?

トムが小説を書いてるって知ってた?

Geçen Pazarı bir roman okuyarak geçirdim.

この前の日曜日は小説を読んで過ごした。

O, yeni bir roman üzerinde çalışıyor.

彼は新しい小説に取り組んでいる。

O şu anda bir roman okuyor.

彼は今小説を読んでいる。

O roman Bay Robinson tarafından yazılmamıştır.

その小説はロビンソン氏が書いたものではなかった。

Bu roman Fransızca olarak da yayınlandı.

この小説はフランス語版にも出版された。

Bu roman da Fransızcaya tercüme edilmiştir.

- この小説はフランス語にも翻訳されています。
- この小説は、フランス語版もあります。

O her gün bir roman okur.

彼は毎日小説を読む。

Bu, Hemingway tarafından yazılmış bir roman.

これはヘミングウエイによって書かれた小説です。

Bu roman benim okuyamayacağım kadar zor.

この小説は難しすぎて、私には読むことができない。

Bu roman dün okuduğumdan daha ilginç.

この小説の方が先週読んだ小説よりおもしろい。

Bu bilim kurgu roman çok ilginç.

このSF小説はとても面白い。

Roman okuyarak bütün gün evde kaldım.

私は小説を読んで一日中家にいた。

Bütün günü bir roman okuyarak geçirdim.

私は終日小説を読んで過ごした。

Bir roman yazarken, hayal gücümüzü çalıştırırız.

小説を書く時、私達は想像力を発揮する。

Bir çizgi roman süper kahramanı ile kıyaslayalım.

比較してみましょう

Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır.

へぇー、僕の趣味は漫画を読むことだよ。

Roman bir kahramanın ölümü ile sona erer.

その小説はヒロインの死で終わっている。

Ben bir roman okuyarak bütün gece oturdum.

夕べは徹夜して小説を読んだ。

Bir roman yazması için onu teşvik etti.

彼女は彼に小説を書くように励ました。

O, antik efsanelere dayanan bir roman yazdı.

彼は古代神話に基づく小説を書いた。

Hafta sonunu uzun bir roman okuyarak geçirdim.

私は週末を長編小説を読んで過ごした。

"Ne tür bir kitap okuyorsun?" "Bir roman."

「どんな本を読んでるの?」「小説よ」

Jiro Akagawa 480'in üzerinde roman yazdı.

赤川次郎が小説を480作以上書きました。

Bu, şimdiye kadar okuduğum en uzun roman.

これは私が今までに読んだ最も長い小説です。

Bu roman Amerikalı bir yazar tarafından yazıldı.

この小説は米国の作家によって書かれた。

O, dün en ilginç bir roman okudu.

彼は昨日非常に面白い小説を読んだ。

Sidney Sheldon tarafından yazılmış bir roman okuyorum.

私はシドニー・シェルダンの小説を読んでいる。

Her şeyi hesaba katarsak, roman bir başarıydı.

小説はまず成功だった。

"Baharı bekliyorum" Soseki'ye ait bir roman, değil mi?

「春を待ちつつ」は漱石の小説だったね。

Bu roman onun sonuncu romanı kadar iyi değildir.

彼のこの小説は、前作より出来が悪い。

O çizgi roman okumaktan başka bir şey yapmaz.

彼は漫画を読んでばかりいる。

Açık konuşmak gerekirse, bu roman çok ilginç değil.

率直に言えば、この小説はあまり面白くない。

Bir roman yazmak için ani bir dürtü hissetti.

彼は急に小説を書きたいという衝動にかられた。

Öğretmeni ona daha fazla roman okumasını tavsiye etti.

彼女の先生は彼女にもっと小説を読むように勧めた。

Çizgi roman okuma genellikle çocukların eğlencesi olarak görülüyor.

漫画を読むことはたいてい子供の気晴らしと見られている。

Öğrenciler televizyon ve çizgi roman yüzünden, çok kitap okumazlar.

テレビやマンガのせいで学生は本を読みません。

Tomoko'nun bana ödünç verdiği çizgi roman hiç ilginç değildi.

- 智子が貸してくれた漫画の本は少しも面白くなかった。
- 智子が貸してくれた漫画はちっとも面白くなかった。

Dün gece bir roman okuyarak geç saatlere kadar yatmadım.

昨夜は遅くまで小説を読んでたんだ。

Bana sorarsan, çizgi roman okumak tamamen boşa zaman harcamaktır.

言えというなら言いますが、漫画を読むのはまったく時間の無駄である。

Bu bu yıl bugüne kadar yayınlanan en iyi roman.

これは今年出版された断然最高の小説です。

- Bu romanı anlaması zordur.
- Bu, anlaşılması zor bir roman.

- 小説を理解する事は難しい。
- この小説は理解しにくい。
- この小説は難解だ。

Bu İngilizce roman, bir haftada okunacak kadar basit değil.

この英語の小説は、君が一週間で読めるほどやさしくない。

Birçok lise öğrencileri çizgi roman okumak için kitap mağazalarında gezinirler.

高校生の中には本屋をぶらついて漫画を読むものも多い。

Erkek arkadaşım benim saklamakta olduğum erotik çizgi roman kitabını keşfetti.

隠してあったエロ漫画を彼氏に見つけられてしまった。

- O hem bir doktor hem de çok ünlü bir roman yazarıdır.
- O sadece bir doktor değil, aynı zamanda çok ünlü bir roman yazarıdır.

彼は、医者であるだけでなく、非常に有名な小説家でもある。

- Çok ilginç bir çizgi roman buldum.
- Çizgi romanı çok ilginç buldum.

そのマンガの本が大変面白いことがわかった。

Bu roman o kadar kolay ki onu bir çocuk bile okuyabilir.

この小説は子供でも読めるほどやさしい。

İyi bir doktor olmasının yanı sıra, o çok ünlü bir roman yazarıydı.

彼は、医者であるだけでなく、非常に有名な小説家でもある。

Ne kadar uğraşırsan uğraş, bir gün içinde beş roman gibi çok sayıda kitap okuyamayacaksın.

君がどんなにがんばっても、1日で5冊も小説を読むことはできないだろう。