Translation of "Parçası" in Japanese

0.044 sec.

Examples of using "Parçası" in a sentence and their japanese translations:

Parçası olduğunu anlayacaksınız.

気づくでしょう

Adanın her parçası incelendi.

その島は隅々まで探索されている。

Bu ilginç bir haber parçası.

それはおもしろいニュースだ。

Piyanist iki istek parçası çaldı.

そのピアニストはアンコールに答えて2曲弾いた。

Hissiyatları hissetmek insan olmanın bir parçası.

感情を感じることは 人間らしさの一部ですから

Insanları parçası olmaktan gururlandırmada çok önemlidir.

それを誇りに思うかということは とても重要です

Ve bu hayatımın en önemli parçası.

それは私の人生で最も重要な部分です

Sadece ağartılmış Honduras Maunu'nun bir parçası.

漂白したホンジュラス・マホガニーの 一木造です

Ve bu kurucu etiğin bir parçası,

これは会社を形作っている 精神でもありますが

Bunun bir parçası olacak biçimde tasarlayın.

バラバラに分解できるように 製品をデザインすること

Hediye ekonomisinin bir parçası olarak görüyor.

贈与経済の一部として 死の考察をしています

Buranın bir parçası olduğumu hissetmeyi öğretti.

‎自然に溶け込めば ‎世界が開ける

Dünyamız evrenin sadece küçük bir parçası.

我々の世界は宇宙のほんの小さな一部分に過ぎない。

O, yararlı bir bilgi parçası değil.

それは有益な情報ではない。

Depo, bir mobilya parçası dışında boştu.

倉庫には家具が一つの他には何もなかった。

Mutfakta buruşuk, turuncu bir kâğıt parçası buldum.

台所でしわくちゃになっている 1枚のオレンジ色の紙を見つけました

Müziğin artık hayatımın bir parçası olmayacağı fikri

音楽が自分の人生の一部では なくなるかもしれないという考えが

Peki, başarısızlıklar değer yaratmanın bir parçası mıdır?

それは価値創造の一部を担う 失敗だったのか

Acı çekmenin hayatın bir parçası olduğunu bilirler.

苦難は人生の一部であることを わかっています

Kaybetmeyi göze alabileceğim bir giysi parçası almalıyım.

服の1部を使うよ 正気は失ってない

Bir parçası da hatalıysanız bunu kabul etmektir.

「間違えたら認める」 ということがあるのです

Vücudumun yara almayan bir parçası bile kalmadı.

身体中いたるところ、少なくとも前半身に 無傷の箇所など残っていない

Beni av stratejisinin bir parçası olarak kullandı.

‎人間を狩りに利用したんだ

Bu tam olarak bir kek parçası değildi.

全然、楽勝なんかじゃなかったよ。

Bu projenin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.

私はこのプロジェクトに参加できることを誇りに思います。

Evlendiklerinde birkaç parça mobilya parçası satın aldılar.

彼らは結婚したときに家具をいくつか買った。

Bunları akılcı kararlarımızın bir parçası yapmak oldukça zor.

合理的な判断材料にするのは 大変難しいのです

Sorunun bir parçası haline geldiğimi kabul etmek zorundaydım.

そして図らずも問題の一部と なってしまったこと

Hükümet yasadışı yabancıları yasaklamanın bir parçası olarak kovuyor.

政府は取締の一環として不法入国外国人を追放しています。

Bakın, bu halat soğuk zincir güzergâhının bir parçası olmalı.

これは コールドチェーン・ルートだ

İnsanlar sanki o kuşağın parçası gibi rol yapmaya başladılar

人々が各世代の一部であるかのように ふるまい始めるのです

Kendi ulusal kimliğimizin parçası olarak gördüğümüz pek çok şey

国民性を決定する多くの要因は

O basit bir müzik parçası ise onu hazırlıksız okuyabilirim.

簡単な曲なら初見で歌えます。

Bu tacize son vermek de bu epik savaşın bir parçası.

残虐行為を止めるのは 使命の一部です

çünkü siyaset bizim için önemli ve kim olduğumuzun bir parçası.

私達にとって重要なことで 私達の人格の重要な一部だからです

- O faydalı bir bilgi parçası.
- O faydalı bir bilgi parçasıdır.

- それは役に立つ情報ですよ。
- それは役に立つ1つの情報です。

Daha önce size anlattığım gibi, bu da işinizin bir parçası.

すでに言ってあるように、これもあなたの仕事のうちだ。

O bir kurşun kalemle bir kağıt parçası üzerine bir daire çizdi.

彼女は鉛筆で紙に円を描いた。

Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür.

氷山の水に隠れている部分は水面上に表れている部分よりもはるかに大きい。

Bu kirli giysiler onun suçsuzluğunu kanıtlayacak yeni bir kanıt parçası olabilirdi.

この汚い服は彼の潔白を証明する新しい証拠かもしれません。

Lannes daha sonra General Augereau'nun bölüğünün bir parçası olarak İtalya'ya transfer edildi ve burada cesur,

その後、ランヌはオージュロー将軍の師団の一部としてイタリアに移され、そこで彼の大胆で

On yıl sonra, Fransızların Kurtuluş Savaşı'nda sömürgecilere verdiği desteğin bir parçası olarak, General Rochambeau'ya Amerika'da eşlik etti

10年後、彼 は独立戦争における入植者 へのフランスの支援の一環として、ロシャンボー将軍をアメリカに連れて行きました