Translation of "önemli" in Korean

0.022 sec.

Examples of using "önemli" in a sentence and their korean translations:

Terapi önemli.

상담이 중요하기 때문이에요.

Çevremiz önemli.

환경은 중요합니다.

Burası çok önemli

이 부분이 아주 중요합니다.

En önemli kanalındaydım

주력 방송국에서 일했죠.

Bu kadar önemli.

그 정도로 중요하죠.

Bu gerçekten önemli

그것이 매우 중요하다고 봅니다.

Bu gerçekten önemli,

이는 매우 중요합니다.

Burada önemli nokta,

여러분 이건 소고기에요.

Hayatınızdaki önemli kadınları destekleyin.

여러분 삶에서 중요한 여성을 행복하게 해주세요.

Önemli olan bilinçli olmaktır.

이 의도성이 모든 걸 좌지우지합니다.

Bu önemli bir ayrım.

이것은 중요한 차이입니다.

Ancak buradaki önemli şey,

하지만 중요한 것은

İşte bu neden önemli;

이 제도의 중요성은 이러합니다

Hiçbir önemli sinyal bulamadık.

이런 뇌 활동이 일어나는 것을 발견하지 못했습니다.

Gerçekten önemli bir kavram.

정말 중요한 개념입니다.

Bu da çok önemli.

그건 매우 중요합니다.

Kişisel ve önemli yapabiliriz.

시급한 문제로 만들 수 있습니다.

İşte o zaman gerçek, önemli

그 때가 사람들이 실제적이고, 명확하고 광범위한 변화의

Bu yüzden sorular sormak önemli,

질문을 하는 것이 중요한 이유는

Önemli olan şey, şuraya ulaşabilmem.

여기가 관건입니다 저 돌출부를 잡기만 하면...

Ne denli önemli olduğunu gösterebilirdim.

마땅히 설 자리를 찾지 못했던 아이들에게요.

Muhtemelen de en önemli kısmı:

아마 지금까지 말씀 드린 것 중에서 가장 중요한 거랍니다.

önemli bir tarihi sapma olmuştur.

큰 역사적 일탈이었습니다.

Dağılmanın ne olduğunu anlamak önemli,

산란이 무엇인지 이해하셨으면 좋겠는데요.

Yoksulluğun önemli olmadığını ileri sürebilirsiniz.

아이들은 괜찮을 거라고 주장할지 모릅니다.

Bu yüzden, eğitim çok önemli.

그래서 교육이 매우 중요합니다.

Sana hangi önemli faydayı sağlayacağını bil.

이러한 교환(소셜미디어에 관심을 뺏기는 것)이 가치가 있다고 말하기 전에요.

Aslında, para önemli bir şey değil.

사실 돈이란 별 게 아닙니다

[3: Sizin için önemli olanları belirleyin]

[3: 당신에게 중요한 것 파악하기]

Kişisel ve kamusal gizlilik oldukça önemli.

정보 보안과 사생활은 매우 중요합니다.

Ama belkide bu çok önemli değil.

하지만 그건 그리 큰 문제가 아니죠.

Önemli olarak TSSB bakış açısından bakarsak

PTSD의 관점에서 중요한 것은

Yiyecek her görevin önemli bir parçasıdır.

어떤 임무라도 식량은 중요합니다

Ama önemli olan, asla pes etmememiz.

그래도 중요한 건 포기란 없다는 겁니다

Yaşamımın en önemli araba yolculuğunu yaptım.

저는 아주 중요한 여행을 떠나게 됩니다.

Hayatımın böylesine önemli bir kısmını paylaşmamak

제가 실수를 했다는 것을 깨달았죠.

Anlamak istediğiniz önemli şeylerden biri yüzey,

우리가 알고 싶은 가장 중요한 하나는 대양의 표면입니다.

Bu küçük ama önemli gözleme dayanarak

작지만 결정적인 관찰로

Ama bugün karşılaştığımız önemli soru şu:

하지만 오늘날 우리가 직면한 더 중요한 문제가 있죠.

Gelecek için önemli olan şeyleri ölçmüyoruz.

우리는 미래에 정말 중요한 것들은 측정하지 않고 있습니다.

Bu amaç önemli, gerekli ve iddialı.

이는 시급하고 당연하며 꼭 이루어져야 하는 목표입니다.

Görmezden gelinemeyecek kadar önemli bir soru.

무시하고 넘어가기엔 너무나 중요한 질문입니다.

Ve kârın çok önemli olduğunu biliyorum.

이윤이란 무척 중요한 부분이죠.

Ancak önemli olan bu küçük şeyler.

그러나 사소한 것이 큰 변화를 만들죠.

Her birinin çok önemli olduğunu anlıyorsun.

‎모든 생명이 가치 있다는 ‎사실을 깨닫습니다

Başkan en önemli haber ağlarından birini kapatınca

학생 시위에 첫 참가했던 게 2007년이었는데

Hikâye anlatıcı olarak önemli olan ilk şey

작가로서 무엇보다

Asıl önemli olan şey, menopozda oldukları gerçeğiydi.

중요한 것은 폐경기에 접어들었는지 여부입니다.

Dikkate değer, daha önemli bir şey var.

저희가 주목해야 할 더 심각한 문제가 있습니다.

Bu, hipotermiden kaçınmamı sağlayacak önemli bir karar.

저체온증을 피하게 해줄 중요한 결정입니다

Ama o gezide öğrendiğim en önemli şey

하지만 이 여행에서 제가 배운 가장 중요한 것은

"Önemli olan bahçe değil, yapılan bahçe işleri."

"정원이 아니라 그 정원을 가꾸는 것이 중요한 것이다.”

Bu tür önemli soruları sormalı ve cevaplandırmalıyız.

우리는 이런 중요한 질문들을 묻고 답을 찾아가야 합니다.

İnsanlar önemli işler yapmak istiyor, esneklik istiyor,

사람들은 이 문제를 다루길 바라고, 유연성을 바라고,

Gürültünün bir diğer çok önemli sağlık etkisi,

소음이 우리 건강에 미치는 또 하나의 중요한 영향은

Araştırmam bunun önemli bir etkisi olduğunu gösteriyor.

제 연구 프로그램에서 현저한 효과를 드러냅니다.

Iki önemli olaydan ötürü Batı'nın dikkatinin dağılması.

집중을 할 수 없었기 때문이라고 저는 생각합니다.

Veya kiminle yaşlanacağına karar vermek gibi önemli

혹은 누구와 함께 나머지 인생을 보낼지 결정하는 것처럼 중요하든 아니든

Okyanusun bu çok önemli kısmını anlamamız gerekiyor.

이 중요한 해양의 부분을 이해하려 노력해야 합니다.

Kendi araştırmalarımda, sözcüklerin çok önemli olduğunu gördüm.

제가 실시한 연구에서 저는 말이 중요성을 깨달았어요.

Gerçekten önemli olan ne kadar iyi olabileceğin.

진정 중요한 것은 어떻게 나아질 것인가입니다.

TK: Bence çok önemli bir noktaya değindiniz.

팀 크루거: 그렇다면 먼저 정말 중요한 일부터 해결해야죠

En önemli sebebi, ebeveynlerimin mirasını onore etmekti.

부모님이 물려주신 유산에 경의를 표하는 데 있었습니다.

Küresel problemler için en önemli çözümlerden biri

가장 중요한 해결책 중 하나는

Küçükken, büyükannem bana çok önemli bir şey öğretti.

어렸던 저에게 할머니는 중요한 것을 가르쳐 주었습니다

önemli olan, dünyayı döndüren şeyin para olduğunu hatırlamaktır.

기억해야할 것은 돈이 세상을 돌게 한다는 것입니다.

çünkü hata olduğunu düşünüyorlar ve bu önemli değil.

이 과정을 하찮고 시덥잖게 생각하기 때문이죠.

Bunu tekrar edeceğim çünkü bence gerçekten oldukça önemli.

정말 중요하다 생각해서 다시 한 번 말씀 드립니다.

Ama bunları atlarsak önemli noktaların anahtarını atlamış oluruz

그렇지만 이것들을 놓치면 중요한 핵심을 놓치는 것이고

Oldukça muhteşem ama burada önemli bir görevimiz var.

장엄한 광경이지만 우리에겐 중요한 임무가 있습니다

Chobani’nin en önemli yanı benim için şu oldu:

초바니에서 가장 마음에 드는 건요.

Bizler için meselenin neden önemli olduğunu konuşmaya başlamak,

그게 우리에게 왜 중요한지를 이야기하는 데서부터 시작하는 거죠.

Dünya genelinde 20 ülkede bu önemli güvenlik açığını

우리는 세계의 20개국에 이 중대한 보안상의 결함과

Bir dizi önemli krizle yüz yüze olduklarını hissediyorlar.

그들은 몇가지 절박한 어려움에 직면하고 있음을 압니다.

Bu krizlere bakacak olursanız ne kadar önemli olduklarını

각각의 내용을 살펴보면 모두 긴급하고

Bu sorulardan birinin diğerlerinden daha önemli olduğunu söylerler.

이들 질문 중 하나가 다른 것보다 더 중요하다고 말할 것입니다.

Bu önemli soru hayatım boyunca işimin merkezi oldu.

이 중요한 질문이 제 인생의 목표 한 가운데에 있습니다.

Oldukça önemli bir görevimiz var ve yardımınız gerekiyor.

정말 중요한 임무인데 당신이 도와주셔야겠습니다

Önemli bir yük taşıyan bir uçak çöle düştü.

중요한 화물을 실은 비행기가 사막에 불시착했습니다

Ve farkında olmadığım halde en önemli ders olmuştu,

저도 모르는 사이에 가장 중요한 가르침으로

çocuklara her gün okuma yapmak oldukça önemli görünüyor.

매일 아이에게 책을 읽어주는 것도 매우 중요합니다.

Bu, aslında... Yoksulluğun önemli olmadığı anlamına mı geliyor?

그렇다면 이것이 가난은 문제가 되지 않는다는 의미일까요?

çünkü bu harika hayvanlar benim için çok önemli

저는 이 놀라운 생물을 너무나 좋아하고

Bilim hakkında bilmemiz gereken iki önemli şey var:

과학을 바로 알기 위해선, 두 가지의 중요한 요소들이 필요합니다.

Ve bu ufaklıklar karanlık madde açısından önemli ipuçları.

그리고, 이 작은 은하계들은 암흑물질에 대한 커다란 단서입니다.

önemli ölçüde yavaşladığını bir ekonomiye de sahip olmak, ...

경제적인 타격 등...

Bu en önemli şey ve tekrar söylemek istiyorum.

그게 요점이죠. 다시 한번 강조하지만

Bu 21. yüzyıl ekonomisinde başarılı olmam için çok önemli.

왜냐하면 그것은 21세기에서 제 성공의 중추입니다."

Unutmayın, bir arama kurtarma görevindeyiz. Yani zaman çok önemli.

수색 구조 작업 중이란 걸 잊지 마세요 즉, 시간이 생명이죠

Ceketim benim için önemli. Burası bedenimi sıcak tuttuğum yer.

재킷은 중요합니다 심부 체온을 유지해주거든요

Her izcinin de dediği gibi, önemli olan hazırlıklı olmaktır.

스카우트들이 으레 말하듯 대비가 상책입니다

Yani az uyku, bir erkeği bu önemli sağlık açısından

결국 수면 부족은 남성의 성 건강을

Tüm dünyada kadınlar daha önemli sorunlarla ilgilenmiyorlar mı?" dedi.

"전 세계적으로 여성들이 겪고 있는 더 중요한 문제들이 많잖아요?"

Bana, sizlerle de paylaşmak istediğim önemli bir şey öğrettiler.

이들을 통해 제가 배운 중요한 사실을 여러분과 나누고자 합니다.

Bu hedefler bize hayatımızın önemli anlarını ve fırsatlarını sunar.

이들 목표는 우리 시대에 있어서 중요한 기회가 될 것입니다.

Iklim değişikliği gibi bir şey neden önemli bir sorun,

기후변화 같은 이슈들, 매우 큰 문제입니다.

Tasarım ve sunum bizim için daha az önemli oldu.

프레젠테이션에 더 쓰이게 됐습니다.

Önemli olana odaklanır ve konunun dışında olanı bir kenara koyarsınız.

따라서 중요한 것에 집중하면 그 외의 것을 걸러 내는 겁니다.

O sadece sizin için en önemli olan şeyi yapabilmenizi sağlar.

정말 당신이 목표에 도달하기 위한 하나의 수단에 불과해요.