Translation of "Insanları" in Japanese

0.010 sec.

Examples of using "Insanları" in a sentence and their japanese translations:

İnsanları bekletmemelisin.

人を待たせたままにしておくべきではない。

Silahlar insanları öldürmez. İnsanlar insanları öldürür.

銃が人を殺すのではない。人が人を殺すのだ。

Ve diğer insanları,

自身の不幸について 他人を責めること

--özellikle diğer insanları--

他人を責めることは特にですよ

Devlet, insanları ezdi.

その政府は国民を圧迫した。

İnsanları görünüşleriyle yargılamamalısın.

我々は人を外見で判断すべきではない。

İnsanları görünüşle yargılama.

- 人を見かけで判断するな。
- 人を外見で判断してはいけない。

Bilgisayarlar insanları aptallaştırır.

コンピューターのおかげで人間は馬鹿になる。

Polisler insanları kovdu.

警察は人々を立ち去らせた。

İnatçı insanları sevmem.

頑固な人が好きじゃない。

Gelecek yıllarımı genç insanları

これからの人生 どれだけ時間がかかってもいいから

2018'deki insanları sorarlar.

2018年頃に 生きていた人たちのことを

Facebook'ta insanları arkadaşlıktan çıkarıyoruz

フェイスブックで友達を解除し

Bilim insanları stimulatörü çalıştırdılar

研究者が刺激装置のスイッチを入れると

Bilim insanları bunu tekrarladı.

調査は再び行われる事になりました

İnsanları işaret etmek kalabalıktır.

- 人を指すのは失礼です。
- 人を指さすのは失礼です。

Şarkı genç insanları cezbetti.

その歌は若者の心をとらえた。

İnsanları askıda bırakmaktan hoşlanmıyorum.

私は返事をせずに放っておくのは好きではありません。

İnsanları görünüşlerine bakarak yargılamamalıyız.

我々は人を外見で判断すべきではない。

Herkes kibar insanları sever.

誰しも礼儀正しい人が好きだ。

Onun tipindeki insanları sevmem.

彼のようなタイプの男性は嫌いだ。

Dakik olmayan insanları sevmez.

彼女は時間を守らない人を嫌っている。

Onun gibi insanları sevmem.

彼のようなタイプの男性は嫌いだ。

O, insanları ezmeyi sever.

彼は弱いものいじめが好きなのです。

İnsanları dış görünüşüyle yargılamayın.

外見で人を判断してはならない。

Ben aptal insanları dinleyemem.

馬鹿な人を聴くことが出来ない。

İnsanları adlarına göre yargılamamalısın.

人を名前で判断してはいけません。

Tom gibi insanları sevmem.

トムみたいなやつは好きじゃない。

Yaşlı insanları küçük görmemelisin.

あなたたちは老人を軽蔑してはいけない。

İnsanları görünüşlerine göre yargılamamalıyız.

我々は人を外見で判断すべきではない。

İnsanları parmakla göstermek kabalıktır.

人を指差すのは無作法だ。

İnsanları görünüşlerine göre yargılamayın.

- 人を見かけで判断するな。
- 人を外見で判断してはいけない。

İnsanları sosyal medyayı bırak dediğimde

さてソーシャルメディアを やめなさいと提案すると必ず聞く

Savaşın sadece şehirli insanları değil,

この戦争が都市コミュニティを 形作っただけでなく

İnsanlar diğer insanları hoş karşılamak

歓迎されていると実感してもらい

İnsanları kovalayıp kasten ısırmaya çalışmazlar

人を追いかけ 故意にかむことはない

Kalbi kırık olan insanları biliyoruz.

打ちのめされた人のことは わかりますね

İnsanları açmak çok merak uyandırıcı.

好奇心こそが 人々から反応を促すものですよ

Zenginler insanları küçük görmeye eğilimlidir.

- 金持ちは人を軽蔑したがる。
- 金持ちは人を軽蔑しがちである。

Bazı insanları memnun etmek zordur.

なかには気難しい人がいる。

Diğer insanları daha çok dinlemelisin.

彼女はもっと他人の言うことを聞くべきだ。

O, insanları izlemekten zevk alır.

彼は人を観察するのが趣味だ。

O sık sık insanları kızdırır.

彼はよく人を怒らせる。

O sürekli diğer insanları eleştirir.

彼はひっきりなしに他人を批評する。

Refah içinde yaşayan insanları küçümsedi.

彼は福祉を受けて生活する人たちを軽蔑した。

İnsanları çabucak değerlendirmede iyi değilim.

私は人をみて直ぐ判断するのはあまりうまくない。

Bu nedenle Okinava insanları savaştı.

沖縄県民斯く戦えり。

İnsanları isimlerine bağlı olarak yargılamamalısın.

人を名前で判断してはいけません。

İnsanları dış görünüşlerine göre değerlendirmemelisiniz.

人を見かけで判断してはいけない。

Slogan, insanları canlandırmak için tasarlandı.

このスローガンは国民を奮い立たせる意図で作られた。

Onlar tembel. Böyle insanları anlayamıyorum.

彼らは怠け者だ、私はそのような人々は理解できない。

Ben şu nazik insanları unutamam.

私は、あの親切な人たちを忘れることができない。

Insanları parçası olmaktan gururlandırmada çok önemlidir.

それを誇りに思うかということは とても重要です

İşitme engelliyim ve duyabilen insanları anlamıyorum,

私は耳が聞こえません 普段は聴者の話が分かりません

Hastalıkları yok etmek, aç insanları doyurmak,

病気を根絶し 飢餓にあえぐ人に食べ物を与え

Bir şekilde, insanları bir araya getirdi,

ある意味 世界を完全に結び付けた

Kabalık, insanları ve performanslarını ortadan kaldırır.

無作法は 周りや周りのパフォーマンスを 蝕んでいきます

Savaşlarda ölen tüm insanları düşündüğümde üzülüyorum.

戦争で死んでいった人のことを思うと胸が痛む。

Bilgili insanlar cahil insanları küçümseme eğilimindedir.

学のある人はとかく無知な人を軽蔑する。

Konuşmacı insanları isyana teşvik etmeye çalıştı.

演説者は民衆をそそのかして反乱を起こさせようとした。

En çok hangi tür insanları seversin?

どういう種類の人たちが君は一番好きですか。

Onlar insanları mutlu etmek için kullanılacak.

それらは人々を幸福にするために使われるでしょう。

Güneş ışığı insanları dışarı çıkmaya özendirdi.

太陽の日差しに誘われて人々が外出した。

Diğer insanları kıskanırsan asla mutlu olamazsın.

他人のことをうらやんでいたら幸せにはならない。

Tom diğerlerine hile yapan insanları sevmez.

トムは他人を操る癖のある者が気に食わない。

Hepimizin bir dünyanın insanları olduğumuzu biliyoruz.

私たちは、私たち皆が一つの世界の国民であることを知っている。

Polis, insanları kazadan uzak tutmaya çalıştı.

警察は人々をその事故現場からとおざけようとした。

Köy insanları geleneksel olarak yabancılardan kuşkulanırlar.

田舎の人々は外部の人に対して昔から疑い深い。

Biz Fransa'da insanları, Almanya'da kitapları araştırıyoruz.

フランスでは人間を研究しますが、ドイツでは書物を研究します。

Bu semboller, benzer düşünen insanları birbirine bağladı

これらのシンボルはどれも 考えを同じくする人々を結び付ける

Kendi hayatının merkezinde olan insanları oynamak istiyordum.

人生という舞台の 中心にいるような人

Akıntının yönünde yaşayan insanları da kötü vuracak.

下流に住む人々も また 著しい被害を受けるのです

Bu gösteride, tüm görüş seviyelerinden insanları alıp

このショーに 視覚の自由・不自由は 関係ありません

Hollanda'da bakım ve refakate ihtiyaç duyan insanları

オランダでは教会とケア団体が協力して

Böylelikle bilim insanları, sanatçılar, müzisyenler ve yazarlar

科学者、アーティスト 音楽家、作家などが

Yetiştirilen bir ahtapotun farklı insanları tanıdığını gösterdi.

捕獲されたタコが複数の人間を 識別できると分かりました

Ve bu insanları daha fazla memnun etti,

ですが実際に選ばれた作品を見ると

RH: İnsanları mutlu etmekten oldukça zevk alıyoruz,

(リード)私たちは 人々を楽しませることに喜びを感じます

Hiçbir zaman insanları hapiste tutmak için tasarlanmadı.

人を牢屋に閉じ込める手段として 設計されたものではありませんでした

Ama İngiliz çalışmasıyla çalışmış olan bilim insanları

しかし これを 研究対象としている科学者は

O halde insanları asıl motive eden ne?

では実際 何によって 動機付けされているのでしょうか

Kurumunuzla uygun düşen yetenekleri olan insanları seçebilirsiniz.

あなたの組織で役立つ技能を持った人物を 選ぶ方法もあります

İnsanları ziyaret etmek ziyaret edilmekten daha hoştur.

人を訪問することのほうが、訪問されることよりすてきだ。

Donald diğerleri hakkında kötü konuşan insanları sevmez.

ドナルドは他人の悪口を言う人は好きでない。

Yoksulluk bazen insanları suç işlemeye tahrik eder.

貧困のために人々は時に犯罪を犯すことがある。

Bu köyün insanları doğayla uyum içinde yaşarlar.

この村の住人は自然と共生している。

Ben dili güzel biçimde kullanan insanları severim.

言葉遣いの綺麗な人が好きです。

Dünyadaki en büyük bilim insanları arasında sayılıyor.

彼は世界で最も偉大な科学者の中の一人に数えられている。

Bu köpek dağlarda insanları korumak için eğitilmiştir.

この犬は山岳地で人を救助するよう訓練されています。

Bilim insanları ayrıca geniş doku bankası inşa ettiler,

科学者は又 生体組織試料の 巨大な貯蔵庫を作りました

İnsanları mutlu eden şeyin ne olduğunu düşünmeye değer.

人々を幸福にするのは何なのかを考えることは価値がある。

- Diğer insanları hor görmemeliyiz.
- Diğer insanlara tepeden bakmamalıyız.

他人を軽蔑すべきでない。

Bir vampir sadece onlara bakarak insanları felç edebilir.

吸血鬼は睨むだけで人を金縛りにする。

Başlangıçta, çok hızlı konuştukları zaman insanları zorlukla anlardım.

- 最初のころ、人々が話すのが速すぎると、言っていることを理解するのが難しかった。
- みんながあまりにも速く話していて、最初は理解するのが難しかった。
- 最初のうち、速く話されると理解するのが大変だった。

Her zaman politika konuşmayı ısrar eden insanları sevmem.

私はいつも政治について話す事を強く求める人は好きでない。

İnsanları aldatmak yanlıştır, fakat kendinizi aldatmak daha kötü.

人をだましてはいけないけど、自分をだましてはもっといけないのです。

Bu ülkenin insanları artık eski geleneklerine saygı göstermiyor.

この国の人々はもはや自分達の古い伝統を尊重してはいない。

Hedef sadece iş arayan insanları işe almak değil,

単に仕事を求めている人を 雇うのではなく

Bob Johnson insanları Afrika'daki durumun ciddiyetine vardırmaya çalıştı

ボブ・ジョンソンはアフリカの現状の深刻さを人々に気付かせようとした。