Translation of "Istifa" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Istifa" in a sentence and their japanese translations:

İstifa edeceğim.

私はやめます。

İstifa ediyorum.

- 辞めます。
- 辞職します。

Başbakan istifa etti.

総理大臣が辞任した。

Tom istifa etti.

トムは退職した。

Ben istifa ettim.

- 辞職します。
- 私、辞めます。
- やめた。

Başkan istifa edecek.

議長は辞職します。

Başbakan muhtemelen istifa edecek.

首相はおそらく辞任するであろう。

Derhal istifa etmeyi düşünüyorum.

僕はすぐ辞職しようかと思っている。

O görevinden istifa etti.

彼はその役職を辞した。

İstifa etmeye niyetim yok.

私は辞職する意志はまったくない。

Başkan istifa etmek zorunda.

総理は辞職しなければならなかった。

- Başkan durup dururken istifa etti.
- Başkan durduk yerde istifa etti.

議長は突然辞職した。

Üniversite başkanının istifa etmesi olasıdır.

その大学の学長は辞職しそうである。

Takım yöneticisi aniden istifa etti.

そのチームの監督が突然やめた。

Onun istifa etmesi şaşırtıcı değildir.

- 彼が辞任したのは驚くことではない。
- 彼の辞職は驚くにあたらない。

Onun istifa edeceği söylentileri var.

- 彼が辞職するだろうという噂がある。
- 彼は辞職するだろうという噂がある。

Onlar başkanın istifa etmesini istedi.

彼らは社長に退陣するよう求めた。

Başarısızlığı istifa etmesine neden oldu.

彼の失敗は辞職という結果になった。

O istifa etmeye karar verdi.

彼女は仕事を辞めることにした。

Gerçekten mi? İstifa edecek misin?

えっ?やめちゃうの?

O, başkan olarak istifa etti.

彼は大統領を辞任した。

İstifa etmekten başka seçeneği yoktu.

彼はやめるほか仕方がない。

Tom istifa etmek için zorlandı.

トムさんは強制的に仕事を辞めさせました。

Başbakan ve kabine arkadaşları istifa ettiler.

首相と閣僚が辞任した。

Bakan, kabineden istifa etmek zorunda kaldı.

その大臣は内閣からの辞職を余儀なくされた。

O, Smith seçilirse istifa edeceğini söyledi.

スミスが選ばれたら、彼は辞職をすると言った。

O, kötü sağlık sebebiyle istifa etti.

彼女は病気を理由に辞職した。

O, sonunda istifa etmek zorunda bırakıldı.

彼もとうとう詰め腹を切らされたってわけだね。

O, hasta olduğu gerekçesiyle istifa etti.

- 彼は病気を理由に辞任した。
- 彼は病気と言う理由で辞職した。

O, işinden istifa etmeye karar verdi.

彼女は仕事を辞めることにした。

Onun istifa etmesini istememize gerek yoktu.

彼に辞職するように求める必要は無かった。

Onun istifa etme olasılığı var mı?

彼が就職する可能性はありますか。

Başbakan olarak istifa etmek zorunda kaldı.

彼は首相を辞めざるを得なかった。

Benim patron istifa etmesi için zorlandı.

私の上司は辞職せざる得なかった。

O kötü sağlık gerekçesiyle istifa etti.

彼は病気を理由に辞職した。

Belediye başkanı yakında istifa kararını açıklayacak.

市長は近く辞意を表明するだろう。

Şu andaki işimden istifa etmek istemiyorum.

今は仕事を辞めたいとは思わない。

Artık öfke duymuyorum, yeni istifa ettim.

もう怒ってないよ。諦めたよ。

Jack umutsuzluk içinde işinden istifa etti.

ジャックは絶望して辞職した。

Çileden çıkan işçi derhal istifa etti.

かんかんに怒った社員は、即刻会社を辞めた。

O işinden istifa etmeye karar verdi.

彼女は仕事を辞めることにした。

O, hastalık nedeniyle görevinden istifa etti.

彼は病気のため辞職した。

- Onun istifa etmesi için bir neden yok.
- Onun istifa etmesi için bir sebep yok.

彼が辞職しなければならない理由はない。

Onurlu bir şey yapmalısın ve istifa etmelisin.

君は潔く辞任すべきだ。

Ne olursa olsun istifa etmeye niyetim yok.

- 僕は引退するつもりは毛頭ない。
- 私は引退するつもりは毛頭ない。

Onun istifa ettiğine dair bir söylenti var.

彼が辞職したという噂がある。

Onun istifa edeceği hakkında bir söylenti var.

- 彼が辞職すると言ううわさが広まっている。
- 彼が辞職するという噂が広まっている。

Görevden istifa etmesi için onu ikna ettim.

私はその職を辞するよう彼を説得した。

O ona istifa etmesi için baskı yaptı.

彼女は彼に辞めるよう圧力をかけた。

O şirketten istifa etmek için kararını verdi.

彼女は会社を辞めると心に決めている。

Şirket insanların gönüllü olarak istifa etmeleri için yalvardı.

会社は退職者を募った。

- Başkanın çekilmesini talep ettiler.
- Başkanın istifa etmesini istediler.

彼らは大統領は辞任すべきだと要求した。

Onun istifa edeceğine dair bir ihtimal var mı?

彼が就職する可能性はありますか。

Taro tükürdüğünü yalamak zorunda kaldı ve istifa etti.

太郎は屈辱を忍んで謝罪し辞職した。

Bu kadar ani istifa etmesinin bir nedeni var mı?

彼がそんなに突然辞職しなければならない理由が何かあるのですか。

. Birkaç gün içinde Lannes komutasından istifa etti ve Fransa'ya döndü.

に選ばれたことに激怒し ました。数日以内に、ランヌは彼の指揮を辞任し、フランスに戻った。

Soktu : görevinden istifa etmek zorunda kaldı ve 6 hafta hapis yattı.

問題に巻き込みました:彼は任務を辞任することを余儀なくされ、6週間の刑務所で過ごしました。

Başkan olarak uzun yıllar geçirdim, zamanın geldiğini hissettiğim için istifa ettim.

私は長年議長を務めてきたので、もうそろそろ引退しようかと思っている。

- Başbakan dün istifa etti.
- Başbakan dün istifasını verdi.
- Başbakan dün görevi bıraktı.

総理大臣が昨日辞職した。

- Onun altında çalışmaktansa istifa ederim.
- Onun emri altında çalışmaktansa işi bırakmayı tercih ederim.

彼の下で働くなら辞めた方がましだ。

- İşinden istifa etmeye karar verdi.
- İşinden ayrılmaya karar verdi.
- O işini bırakmaya karar verdi.

彼女は仕事を辞めることにした。

Yeni bir yasa, eski aristokratları ordudan men etti ve Davout, görevinden bir kez daha istifa etmek zorunda kaldı.

新しい法律は元貴族を軍隊から締め出し、ダヴーはもう一度彼の任務を辞任しなければならなかった。