Translation of "Başkan" in Japanese

0.017 sec.

Examples of using "Başkan" in a sentence and their japanese translations:

Başkan nerede?

- 社長はどこですか。
- 社長はどこにいらっしゃいますか。

Başkan yardımcısı törene başkan adına katıldı.

副大統領は大統領に代わって式典に出席した。

Başkan gelmedi ama, yerine başkan yardımcısını gönderdi.

社長は来ないで代わりに副社長をよこした。

Başkan sessizliği emretti.

議長は静粛を命じた。

Başkan öneriyi reddetti.

議長はその提案を却下した。

Kim başkan seçilecek?

誰が議長に選ばれるのだろう。

Başkan barış ister.

大統領は平和を望んでいる。

Başkan arabaya biniyor.

大統領は車に乗り込むところです。

O, başkan seçildi.

- 彼は議長に選ばれた。
- 彼が議長に選出された。

Başkan şimdi dışarda.

社長は外出中です。

Başkan prensiplerinden vazgeçmedi.

大統領は強硬路線をとった。

O başkan seçildi.

彼は大統領に選ばれた。

Başkan olarak atandı.

彼女は議長に指名された。

Mike başkan seçildi.

マイクは議長に選出された。

Başkan istifa edecek.

議長は辞職します。

Toplum onu ​​başkan yaptı.

協会は彼を会長にした。

Saçma önerisini başkan reddetti.

- 議長は彼のばかげた提案を拒絶した。
- 議長は彼のばかげた提案を一蹴した。

Başkan benim lafımı kesti.

議長が私の話をさえぎった。

Öğrenciler onu başkan seçtiler.

学生たちは彼女を議長に選んだ。

Komite onu başkan seçti.

委員会は彼を委員長に選んだ。

Biz Jane'i başkan seçtik.

われわれはジェーンを議長に選んだ。

Başkan gençken bir çiftçiydi.

その大統領は、若い頃農園主であった。

Onlar onu başkan seçtiler.

彼らは彼女を委員に選びました。

Başkan Japonya ziyaretini erteledi.

大統領は訪日を延期しました。

Başkan kendine rağmen güldü.

大統領は思わず笑ってしまった。

Başkan, askeri güçleri çağırdı.

大統領は軍隊を招集した。

Başkan soruyu cevaplamayı reddetti.

大統領はその質問に答えることを否定した。

Başkan planın lehinde miydi?

大統領はその計画に賛成したのか。

Bayan Asada başkan atandı.

浅田さんが議長に任命されました。

Biz onu başkan yaptık.

私たちは彼を議長にしました。

O, başkan olarak atandı.

彼は議長に任命された。

Başkan TV'de ulusa seslendi.

大統領はテレビで国民に語りかけた。

Başkan adayı olarak yetiştiriliyordu.

大統領候補者として推薦されていた。

Başkan zorluklarla başa çıkabilir.

大統領にはそれらの問題を処理する能力がある。

Biz Jack'i başkan seçtik.

私達はジャックを議長に選んだ。

Başkan istifa etmek zorunda.

総理は辞職しなければならなかった。

Ben başkan olarak atandım.

私は議長に指名された。

Biz onu başkan seçtik.

私たちは彼女を議長に選んだ。

Bugün başkan kim olacak?

今日は誰が議長になるのでしょうか。

Başkan şu an Miami'de.

大統領は目下マイアミにいる。

Biz James'i başkan seçtik.

ジェームズを議長に選んだ。

Onu başkan seçmelerine şaşmamalı.

彼らが彼を議長に選んだのは不思議ではない。

- Başkan durup dururken istifa etti.
- Başkan durduk yerde istifa etti.

議長は突然辞職した。

Yeni başkan ordu kurmak istiyor.

新大統領は軍を増強したいと思っている。

Başkan yeni bir yönetici adadı.

社長は新しい部長を任命した。

Başkan sorunu görüşmemiz gerektiğini önerdi.

議長は私たちがその問題について討議するべきだと提唱した。

Bay Jordan'ı başkan olarak seçtik.

我々はジョーダンさんを議長に選んだ。

Bush başkan olarak Reagan'ı izledi.

ブッシュが大統領としてレーガンのあとを継いだ。

Sokak, Başkan Madison olarak adlandırılır.

その通りにはマジソン大統領の名が付けられている。

Onlar Bayan Smith'i başkan atadılar.

彼らはスミスさんを議長に任命した。

Onun başkan olma kapasitesi yok.

彼には社長になれるような力量はない。

Başkan yarın bir açıklama yapacak.

大統領は明日、声明を発表する予定である。

Başkan bu akşam televizyonda konuşacak.

- 大統領は今夜テレビで話をする予定です。
- 今晩、大統領はテレビで演説をすることになっている。

Öğrenciler onu başkan olarak seçti.

学生たちは彼女を議長に選んだ。

O, başkan olarak görev yaptı.

- 彼は議長を務めた。
- 彼は議長の役を務めた。

Biz Bay Jordan'ı başkan seçtik.

我々はジョーダンさんを議長に選んだ。

Başkan barış istiyor, değil mi?

大統領は平和を望んでいるのだね。

Başkan yardımcısı olarak toplantıya katıldı.

彼はその会に社長の代理で出席した。

Başkan ulusa sesleniş konuşması yaptı.

大統領は国民に向けて演説した。

Bayan Jordan'ı genel başkan seçtik.

我々はジョーダンさんを議長に選んだ。

Başkan seçilmem büyük bir onur.

私が議長に選出されましたことは大変な名誉であります。

Lincoln 1860 yılında başkan seçildi.

リンカーンは1860年に大統領に選ばれた。

Başkan genel af ilan etti.

大統領は大赦を行った。

O, başkan olarak istifa etti.

彼は大統領を辞任した。

Ona başkan ile görüşmesini hatırlattım.

私は彼に社長との会見を忘れないようにと注意した。

Başkan çoğunluğun oyu ile seçilecek.

大統領は投票の過半数をもって選ばれる。

Başkan, kasabaya helikopter ile uçuyor.

大統領がヘリコプターで町に飛んでくる。

Başkan yeni bir plan önerdi.

大統領は新計画を提案した。

İlk defa, Başkan Kennedy'nin hedefine ulaşmaları

彼らがケネディ大統領の目標を達成し、

Bire karşı on o başkan seçilecek.

十中八九、彼は議長に選ばれるであろう。

Başkan penceresine sırtını dönerek sandalyede oturuyordu.

社長は窓を背にして椅子に座っていた。

Başkan öğrencilerine aşağıdaki gibi hitap etti.

- 学長は生徒たちに次の通りに講演した。
- 学長は学生たちに次のように語りかけた。

Başkan silahlı güçlerimizi güçlendirmemiz gerektiğini söylüyor.

我々は軍事力を強化すべきだと、大統領は言っている。

Başkan Reagan'ın vergi programı işe yaramadı.

レーガン大統領の税政策はまだ功を奏していない。

Onun tekrar başkan seçileceğini düşünüyor musun?

彼は再び大統領に選ばれると思いますか。

Başkan onu dışişleri bakanı olarak atadı.

大統領は彼を国務長官に指名した。

Başkan büyük bir dinleyiciye hitap etti.

大統領は大衆を前に演説した。

Başkan o ay Fransa'yı ziyaret ediyordu.

大統領はその月にフランスを訪れることになっています。

Başkan bu sabah Amerika'ya hareket etti.

大統領は、今朝、アメリカへ発った。

Onu başkan olarak seçmeyi uygun buldular.

彼らは彼を会長に選ぶことで合意した。

Başkan pratik olmadığı için fikirden vazgeçti.

社長はその考えを実際的ではないという理由であきらめた。

Başkan Polk yaşlı, yorgun ve hastaydı.

ポーク大統領は老齢で、疲れ切っており、さらには健康を害していた。

Onun başkan olarak atanmasını kabul etti.

彼は議長の職に就くことを受諾した。

İş yönetimi başkan yardımcısı burada, bunu tekrarlamamalıyım.

理事がいる場で 言うのはあれなんですが —

Başkan Bush, Obama, hatta Trump bile eğitimi

ブッシュ、オバマそして トランプ大統領でさえ

Başkan Lincoln kendi kendini yetiştirmiş bir insandı.

リンカーン大統領は、いわゆるたたき上げの人だった。

Onun başkan olarak seçilmesine kimse karşı çıkmadı.

- だれも彼を議長に選ぶのに反対しなかった。
- 彼を議長に据えることに誰も異議を唱えなかった。

O birçok adaylar arasından başkan olarak seçildi.

彼は多くの候補者の中から議長に選ばれた。

Başkan bize şahsen ofisine kadar kılavuzluk etti.

大統領自ら我々を執務室に案内してくれた。

Sosyalist parti onu başkan adayı olarak yetiştirdi.

社会党が大統領候補として立つ準備を彼にさせた。

Başkan gelecek ay Washington'dan Paris'e hareket eder.

大統領は来月ワシントンにたってパリへ行きます。

Başkan tarafından yapılan konuşma taraftarlarını mutlu etti.

昨日大統領が行った演説は支持者を喜ばせた。

Başkan enerji tasarrufu yapmak için herkesi aradı.

大統領は国民の一人一人に、エネルギーを節約するように訴えた。

O, üç yıl başkan olarak görev yaptı.

彼は三年議長を務めた。

Ancak Başkan Kennedy bu başarıları görecek kadar yaşamadı.

しかし、ケネディ大統領はこれらの成果を見るために生きていませんでした。

Ben, başkan olarak Don Jones'u aday göstermek istiyorum.

議長としてドン・ジョーンズを指名したいと思います。

Bizim çalışma saatleri konusunda başkan ile görüşme yaptık.

我々は就労時間について社長と交渉した。