Translation of "Etmeyi" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Etmeyi" in a sentence and their japanese translations:

Seyahat etmeyi severim.

- 私は旅行が好きです。
- 旅行が好きです。

Makineleri monte etmeyi seviyorum.

僕は機械を組み立てるのが好きだ。

İstediğimi elde etmeyi başardım.

ほしかったものを手に入れるのに成功した。

Derhal istifa etmeyi düşünüyorum.

僕はすぐ辞職しようかと思っている。

Bana yardım etmeyi önerdi.

彼は私に手伝ってくれるといった。

Amcasını ziyaret etmeyi düşünüyor.

彼はおじを訪ねようと思っている。

Tom seyahat etmeyi sever.

トムは旅行が好きです。

Dans etmeyi sever misiniz?

ダンスは好きですか。

Arabamda seyahat etmeyi severim.

私は自分の車で旅をするのが好きだ。

Yalnız seyahat etmeyi severim.

- 私は一人で旅行をする事が好きです。
- 私は一人で旅行するのが好きだ。
- 私は一人旅が好きです。

İstediğini elde etmeyi başardı.

彼女は欲しいものをうまく手にいれることができた。

Beni rahatsız etmeyi bırak.

嫌がらせはやめて。

Dans etmeyi öğrenmek istiyorum.

ダンスを学びたい。

Önerisini kabul etmeyi reddetti.

彼女は彼のプロポーズを断った。

Dans etmeyi sever misin?

- ダンスは好きですか。
- 踊るのは好きですか。

Beni dahil etmeyi unutma.

忘れずに俺も頭数に入れてくれよ。

Zamanımı israf etmeyi bırak.

いいかげんにして。

Judy dans etmeyi sever.

ジュディさんは踊るのが好きです。

Babanı rahatsız etmeyi kes.

お父さんを困らせるのはおよしなさい。

Müzakerelere devam etmeyi kararlaştırdık.

交渉を継続することで合意しました。

Trenle seyahat etmeyi severim.

私は列車で旅行するのが好きです。

Tom seyahat etmeyi sevmez.

トムは旅行が好きじゃない。

O dans etmeyi sevmiyor.

彼らは踊るのが好きじゃない。

Şimdi, hayal etmeyi durdumanızı istiyorum

では 想像はここまでにしてください

Tek başıma seyahat etmeyi severim.

- 私は一人で旅行するのが好きだ。
- 一人で旅行するのが好きです。
- 私は一人旅が好きです。

Muhtemelen kitabımı iade etmeyi unutacak.

たぶん彼は私の本を返すのを忘れるだろう。

Beni hesaba dahil etmeyi unutma.

忘れずに俺も頭数に入れてくれよ。

Beni ziyaret etmeyi ilke edindi.

彼女は必ず私を訪ねてくれた。

Onu ikna etmeyi imkansız bulduk.

彼を説得するのは不可能だった。

Onu memnun etmeyi zor buldum.

彼の機嫌をとるのは難しいとわかった。

Çiftçi onları meşgul etmeyi severdi.

農園主は、彼らを忙しくさせておくのが好きだったのです。

Tom tartışmaları provoke etmeyi seviyor.

トムは口論をふっかけるのを楽しんでいるようだ。

Onlar bize yardım etmeyi reddettiler.

彼らは我々を援助するのを拒んだ。

Ben de dans etmeyi severim.

私も踊るのが好きです。

O, postayı kabul etmeyi reddetti.

- 彼女はその地位を引き受けようとしなかった。
- 彼女は仕事に就任するのを拒みました。

Artık sana itaat etmeyi reddediyorum.

これ以上あなたに服従するのはお断りする。

Ben trenle seyahat etmeyi seviyorum.

私は汽車で旅行することが好きだ。

Bay Ford'a telefon etmeyi unuttum.

フォード氏に電話するのを忘れてた。

Hava yoluyla seyahat etmeyi sevmez.

彼は飛行機で旅行するのが好きではない。

Kitabı kütüphaneye iade etmeyi unutma.

- 忘れずにその本を図書館に返して下さい。
- 図書館に本を返すの、忘れないでよ。

Onu ikna etmeyi zor buldum.

彼女を説得するのは難しいと分かった。

Dans etmeyi bilmiyorsun, değil mi?

踊れないんですよね?

Tom'a yardım etmeyi planlıyor musunuz?

トムを助けるつもりですか。

Tom'un seyahat etmeyi sevdiğini biliyorum.

トムが旅行好きなのは知ってる。

Seyahat etmeyi sevdiğini biliyorum, Tom.

トムが旅行好きなのは知ってる。

Onunla dans etmeyi kendime yediremedim.

私は彼とダンスする気になれなかった。

Arabamda seyahat etmeyi tercih ederim.

- 私は自分の車で旅するのを好む。
- 自分の車で旅行する方が好きなんだよ。

Bugün ona telefon etmeyi unuttum.

今日彼に電話をするのを忘れた。

Bira sipariş etmeyi tercih ederim.

私はむしろビールを注文したい。

Sydney'i tekrar ziyaret etmeyi umuyorum.

シドニーにまた行きたいと思っています。

Kasabadayken beni ziyaret etmeyi unutma.

こちらに見えたらぜひ訪ねて来てください。

Onlara yardım etmeyi planlıyor musunuz?

彼らを助けるつもりですか。

O, parayı kabul etmeyi reddetti.

彼女はその金を受け取ることを拒否した。

Onlara yardım etmeyi düşünüyor musunuz?

彼らを助けるつもりですか。

O, yardım etmeyi bile denemedi.

彼女は彼を助けようともしなかった。

Büyük gruplarda seyahat etmeyi sevmiyorum.

団体旅行は楽しめないんだ。

Polise telefon etmeyi görev edindim.

私は思い切って警察に電話した。

Seyahat etmeyi ve beyzbolu seviyorum.

趣味は旅行と野球観戦です。

İnsanlar birbirlerinin evlerini kontrol etmeyi severler.

- 人は互いの家を詳しく調べるのが大好きだ。
- 人はお互いに家の詮索するのが大好きだ。

Gelecek sefer Nara'yı ziyaret etmeyi umuyorum.

次回は奈良を訪ねたいと思います。

Başka hiç kimse yardım etmeyi önermedi.

援助を申し出た人は他に誰もいなかった。

Size tekrar hizmet etmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.

もう一度あなたのお役に立ちたいと思います。

O yurt dışında seyahat etmeyi sever.

彼は海外旅行が好きです。

İşinde ona yardım etmeyi kabul ettim.

私は彼の仕事を手伝うことを承諾した。

Seyahat etmeyi o kadar çok sevmiyorum.

僕はそんなに旅行好きではない。

O, seyahat etmeyi gerçekten çok sever.

彼は旅行が大好きだ。

Ben hava yoluyla seyahat etmeyi sevmiyorum.

- 飛行機で旅行するのは嫌い。
- 私は飛行機の旅が好きではない。

Geçen hafta tapınağı ziyaret etmeyi planlamıştım.

先週そのお寺を訪問するつもりだったんです。

Ben o planı kabul etmeyi reddediyorum.

その計画に同意することを拒否します。

Tom tek başına seyahat etmeyi sever.

トムは一人旅が好きだ。

Japonlar grup halinde seyahat etmeyi sever.

日本人は集団で旅行するのが好きだ。

Anaokulunda oğlumun öğretmenini şikayet etmeyi düşünüyorum.

息子の保育園の保母さんにクレームをつけたいと思っています。

Emirler vermeden önce itaat etmeyi öğrenmelisin.

命令する前に服従することを学ばねばならない。

O, babasını memnun etmeyi zor buldu.

彼は父を喜ばせるのは難しいことだとわかった。

O tek başına seyahat etmeyi sever.

彼は一人旅が好きです。

Gelecek hafta Avrupa'ya hareket etmeyi planlıyorum.

来週ヨーロッパに発つ予定です。

Yarın Bay Smith'i ziyaret etmeyi planlıyoruz.

私達は明日スミス氏を訪問するつもりです。

Trenle seyahat etmeyi uçmaya tercih ederim.

- 私は飛行機で行くより列車で旅行する方が好きだ。
- わたしは飛行機より列車で旅行するのが好きだ。
- 飛行機より、鉄道で旅するのが好きなんだ。

Geride kalmak yerine terk etmeyi seçtim.

私は後に残るより出発することにした。

Bir teniz kulübü organize etmeyi düşünüyoruz.

私たちはテニス部を作りたいと思っている。

Lütfen bana evrağı teslim etmeyi hatırlat.

私が論文を出し忘れないよう念を押してください。

O, tek başına seyahat etmeyi sever.

- 彼は一人旅が好きです。
- 彼は一人で旅行するのが好きだ。

Bu havalanını tekrar ziyaret etmeyi umuyorum.

この空港にまた来たいと思う。

Onu takvimime not etmeyi ihmal ettim.

カレンダーにそれを記入するのを怠っていました。

Gevezelik etmeyi bırakın ve işinizi bitirin.

おしゃべりはやめて仕事をすませなさい。

Japonya'ya ne zaman hareket etmeyi planlıyorsunuz?

いつ日本へ出発の予定ですか。

Büyükannem tren ile seyahat etmeyi sever.

祖母は列車で旅行をするのが好きだ。

- O seyahat etmeyi sever.
- Gezmeyi sever.

彼は旅行が大好きだ。

Babam hava yoluyla seyahat etmeyi sever.

私の父は空の旅が好きです。

Ona ev ödevinde yardım etmeyi önerdim.

- 僕は、彼女の宿題の手伝いを申し出た。
- 僕は彼女に宿題を手伝おうと声をかけた。

Beni rahatsız etmeyi bırak. Ben meşgulüm.

邪魔しないでよ。忙しんだから。

Bu günlerden birinde seni ziyaret etmeyi düşünüyorum.

近いうちにあなたを訪ねようかと思っています。

Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.

- 私は開会式には沢山の客を招待しようと計画している。
- 開会式にはたくさんの客を招待するつもりです。