Translation of "Etmekten" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Etmekten" in a sentence and their japanese translations:

Aylaklık etmekten vazgeç.

いいかげんにして。

Dans etmekten hoşlanırım.

踊るのは好きだよ。

Doktoru ziyaret etmekten korkma!

- 医者にかかるのを怖がってはいけません。
- 医者にかかるのを恐れてはいけません。

Seyahat etmekten hoşlanır mısınız.

- 旅行することが好きですか。
- 旅行は好きですか?
- 旅行は好き?
- 旅行はお好きですか?

Benimle alay etmekten vazgeç!

- からかうのはやめて!
- バカにするのはやめて!

Hey, şikayet etmekten vazgeç.

おい。文句言うのはやめろよ。

- Kavga etmekten başka alternatifimiz yoktu.
- Mücadele etmekten başka seçeneğimiz yoktu.

我々には闘うしか道はなかった。

Lütfen kendinizi ifade etmekten çekinmeyin.

遠慮なく気持ちをおっしゃってください。

Sana yardım etmekten mutlu olacak.

彼は喜んであなたを手伝うでしょう。

Ona yardım etmekten memnun olurum.

喜んで彼を手伝いましょう。

Ben asla dans etmekten usanmam.

私はダンスに決して飽きることはありません。

Büyük şehirleri ziyaret etmekten hoşlanmam.

- 私は大きな都市を訪れるのは好きではない。
- 都会に行くのは好きじゃないんだ。

Tom dans etmekten nefret ediyor.

トムはダンスが大嫌いなんだよ。

Sana yardım etmekten mutlu olacağım.

喜んであなたのお手伝いをします。

Ben seyahat etmekten zevk alırım.

私は旅行が好きです。

Şikayet etmekten başka çarem yok.

私は不平を言わずにはいられない。

Sana yardım etmekten mutluluk duyarım.

私は喜んであなたの援助をします。

Devam etmekten başka seçeneğimiz yok.

私たちはこのままやっていくより仕方がない。

Ebeveynlerim beni seyahat etmekten vazgeçirdi.

うちの親に、旅行に行くの止められたんだ。

Ben dans etmekten nefret ediyorum.

踊るのが大っ嫌い。

Size yardım etmekten mutluluk duyuyoruz.

あなたのお手伝いができてうれしい。

İstifa etmekten başka seçeneği yoktu.

彼はやめるほか仕方がない。

O, yalnız seyahat etmekten korkardı.

彼女は一人旅が恐ろしかった。

Engelli insanlara yardım etmekten gerçekten hoşlanırım.

身体障害者を助けるのが本当に楽しいのです。

Sadece sana yardım etmekten memnun olacağım.

- 大いに喜んでお手伝いいたしましょう。
- 喜んでお手伝いいたしましょう。

Teklifi kabul etmekten başka seçeneğim yoktu.

- その申し出は受けるより仕方がなかった。
- その申し出を受け入れる他に選択肢がなかった。

Hiçbir şey seyahat etmekten hoş değildir.

旅行ほど楽しいものはない。

Biz, randevusuz başkalarını ziyaret etmekten kaçınmalıyız.

約束なしに他人を訪問することは避けなければいけません。

İtaat etmekten başka bir seçenek yoktu.

- 服従するよりほかしかたがなかった。
- 従うよりしかたなかった。

Kaderini kabul etmekten başka seçeneği yoktu.

彼女は運命を受け入れるしかなかった。

Onun önerisi bizi tatmin etmekten uzak.

彼の提案は私たちにとって決して満足できるものでなかった。

Davetini kabul etmekten çok mutlu olacağım.

喜んでご招待に応じます。

O en çok seyahat etmekten hoşlanır.

彼女は旅行がとりわけ好きである。

Önerilerinizi kabul etmekten başka seçeneğim yok.

私はあなたの提案を受け入れるほかない。

Ebeveynlerim beni yalnız seyahat etmekten vazgeçirdi.

私の両親は私が一人旅するのを思いとどまらせた。

RH: İnsanları mutlu etmekten oldukça zevk alıyoruz,

(リード)私たちは 人々を楽しませることに喜びを感じます

Bir insanı küçük düşürüp onunla alay etmekten,

無作法にあたる振る舞いは様々で

Şikâyet etmekten başka yapacak bir şeyin yok.

君には不満が全くない。

İşini şikâyet etmekten başka bir şey yapmadı.

彼は自分の仕事にただ不満を言うだけだった。

Onlar şikâyet etmekten başka bir şey yapmıyorlar.

彼らは不平ばかり言う。

Elimden gelse hava yoluyla seyahat etmekten kaçınırım.

- 私はできるだけ飛行機で旅行するのは避けています。
- なるべく飛行機での旅行は避けています。

Size yardım etmekten her zaman mutlu olacağım.

いつでも喜んでお手伝いいたします。

O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor.

彼は飛行機での海外旅行を好む。

Ben metro ile seyahat etmekten nefret ederim.

地下鉄に乗るのは嫌いだ。

Sanırım bu kadar çok şikayet etmekten vazgeçmelisin.

そんな文句ばっかり言うのはやめた方がいいと思うよ。

O, şikâyet etmekten başka bir şey yapmaz.

- 彼女は不平を並べてばかりいます。
- 彼女は不平ばかり言っています。

Sadece ,sana yardım etmekten çok hoşnut olacak.

彼は大喜びであなたを手伝ってくれるでしょう。

Ona itaat etmekten başka bir şey yapamıyorum.

彼にしたがうより他に仕方がない。

Onun planını kabul etmekten başka seçenek yoktur.

彼の計画に同意するよりほかに仕方がない。

Bütün gün şikâyet etmekten başka bir şey yapmadı.

彼は一日中こぼしてばかりいる。

Yardıma ihtiyacı olan herkese yardım etmekten mutlu olacağım.

手助けが必要な人は誰でも喜んで手伝わせてもらうよ。

Cenazeyi ona teslim etmekten başka yapabileceğimiz bir şey yoktu.

我々は彼が死んだものとあきらめざるを得なかった。

Evcil hayvanlar sadece bize eşlik etmekten daha fazlasını sunar.

ペットは私たちに親しみ以上のものを与えてくれる。

O ani hastalığı nedeniyle yurt dışına seyahat etmekten vazgeçti.

彼は突然病気になったので、外国旅行を取りやめにした。

Sabahtan akşama kadar şikayet etmekten başka bir şey yapmaz.

彼は朝から晩まで不平ばかりをいっている。

Kanuna aykırı park etmekten, ona 5.000 yen ceza verdiler.

彼は駐車違反で5千円の罰金を科せられた。

Bir saati parçalara ayırmak onu monte etmekten daha kolaydır.

時計を分解するのは組み立てるより簡単だ。

Okumaktan, şöminenin yanında sarılmaktan ve yavaş dans etmekten zevk alırım.

読書と暖炉の側で抱き合うのとスローダンスが好き。

Her ne zaman bana ihtiyacın olursa yardım etmekten mutluluk duyarım.

あなたが私を必要とするときはいつでも、喜んでお手伝いします。

Onu memnun etmekten endişe ettiğim için, ona güzel bir hediye aldım.

彼女を喜ばせたかったので、素敵なプレゼントを買った。

Bugünün ev hanımları, yüksek fiyatlardan şikayet etmekten başka hiçbir şey yapmıyor.

今日主婦たちは高い物価に愚痴ばかりこぼしている。

Ve bu kendinizi mutlu etmekten daha büyük bir şey yapmak için uğraşmanız demek,

個人の幸せを超えた より大きなものを目指し 努力することを指します

Tarifeleri blok olarak kontrol etmenin ülke ülke kontrol etmekten daha uygun olduğunu vurgulamak istiyorum.

関税を国ごとではなくブロックでコントロールする方が好都合であることを強調したい。

Şikâyet etmekten başka hiçbir şey yapmıyorsun! Sıkıntılı bir dönem geçiren tek kişi sen değilsin.

文句ばかり言わないでよ。大変なのはあなただけじゃないんだから。

Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.

人生を通じて、私は世界中を旅して回り、多種多様な国々で働くという、素晴らしい喜びを得てきました。

Diğer insanlar tarafından nefret edilmekten korktuğunu söylüyorsun fakat bizzat senin de hoşlanmadığın bazı insanlar vardır, değil mi? Rakamsal olarak konuşursak, senin hoşlanmadığın ve senden hoşlanmayan eşit sayıda insan vardır. Birisiyle ilgili nefretinden vazgeçsen, başka biri de senden nefret etmekten vazgeçecektir demiyorum; bu sadece sen birinden nefret edersen, o zaman başka biri de senden nefret eder gerçeğini değiştiremezsin anlamına gelir. Sadece vazgeçip ve o gerçeği kabul edersen hayat çok daha kolay olacaktır.

人に嫌われるのが怖いって言うけどさ、君も苦手な人いるでしょ。数学的に言って、同じ数の人が君のこと苦手なんだよ。これは別に、嫌いな人をなくせば誰からも嫌われなくなるって言いたいんじゃなくて、単純に君に嫌いな人がいるように誰かに嫌われることがあっても仕方ないってこと。そこを諦めればもっと気楽に生きられるんじゃないかな。