Translation of "Fransız" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Fransız" in a sentence and their japanese translations:

- Fransız filmlerini seviyorum.
- Fransız filmlerini severim.

私はフランス映画が大好きです。

O Fransız olabilir.

- 彼女はフランス人かもしれない。
- 彼女はフランス人かもしれないよ。

Fransız filmlerini severim.

私はフランス映画が大好きです。

Fransız ekmeği lezzetlidir.

フランスパンは美味しい。

O Fransız mı?

それはフランス語?

Ben Fransız değilim.

私はフランス人ではありません。

Fransız filmlerini seviyorum.

私はフランス映画が大好きです。

O bir Fransız.

彼はフランス人です。

Fransız mutfağını severim.

フランス料理が好きなんだ。

Fransız kültürünü seviyorum.

フランス文化が好きです。

John Oxford Üniversitesi'nde Fransız edebiyatı profesörü ve eşi Fransız.

ジョンはオックスフォードのフランス文学の教授で、奥さんはフランス人だ。

Unvan, Fransız Devrimi sırasında

、当時の平等主義の精神と相容れないものとして

Fransız yemeği yemek istiyorum.

フランス料理が食べたいです。

Fransız İstihbaratı için çalışır.

彼女はフランスの諜報機関のために働いている。

Fransız yemeklerini çok seviyorum.

- 私はフランス料理が好きです。
- フランス料理は私の甚だ好む所だ。

Fransız edebiyatını beğenir misin?

あなたはフランス文学が好きですか。

Fransız şarabından hoşlanır mısın?

フランスのワインって好き?

Fransız şaraplarını sever misiniz?

フランス産のワインは好きですか。

Fransız şairlerine aşina değilim.

- フランスの詩人についてはよく知らない。
- フランスの詩人のことは分からないな。

Favori Fransız şarabın nedir?

あなたのお気に入りのフレンチワインは何?

- O Fransız.
- O Fransalı.

彼女はフランス人だ。

Sizce Fransız kolay mı?

フランス語って簡単だと思う?

O adam Fransız. Sen ve kız kardeşin de Fransız mı?

その男はフランス人だ。お前も、お前の妹もか。

Fransız Devrim Savaşları patlak verdiğinde

フランス革命戦争が勃発するまでに、

Fransız Devrimi tarafından raydan çıkarıldı .

とき、家業に加わる計画はフランス革命によって狂わされ

Biraz Fransız şarabın var mı?

フランスのワインはありますか。

Milliyetim Fransız ama Vietnam kökenliyim.

私はフランス国籍を持っているがベトナム出身です。

Fransız vatandaşlığım var ama Vietnamlıyım.

私はフランス国籍ですが、出身はベトナムです。

Fransız Devrimi 1789 yılında başladı.

フランス革命は1789年に起きました。

"impossible" kelimesi Fransız dilinde değil.

不可能という言葉はフランス語にはない。

Tom İngilizceyi Fransız aksanıyla konuşur.

- トムはフランス語訛りの英語を話す。
- トムはフランス訛りの英語を話す。

Her Fransız Mareşalinin sopasına yazılan sözler.

すべてのフランス元帥のバトンに刻まれた言葉。

Fransız bayrağı mavi, beyaz ve kırmızı.

フランスの国旗は青、白、赤です。

- Konuya Fransız kaldım.
- Anladıysam Arap olayım.

- 私にはさっぱり。
- それはちんぷんかんぷんだ。

- Bu Fransız mı?
- Bu Fransızca mı?

これはフランス語ですか?

Fransız şirketlerin rekabeti azalmaya devam etmektedir.

フランス企業の競争力は低下の一途を辿っている。

Fransız filmlerini Amerikan olanlarına tercih ederim.

アメリカ映画よりフランス映画のほうが好きです。

Sen Amerikalı mı yoksa Fransız mısın?

あなたはアメリカ人ですか、フランス人ですか。

Fransa'dan ayrıldığımdan beri Fransız yemeği yemedim.

フランスを離れてからずっとフランス料理を食べていません。

Ben ilkokuldan beri Fransız keklerini severim.

私のフランスケーキ好きは小学校の時からです。

Afrikalı Amerikalı, Asyalı Amerikalı, Fransız, Alman, Rus

アフリカ系アメリカ人、アジア系アメリカ人 フランス人、ドイツ人、ロシア人

Berthier, Fransız personel uygulamasındaki son eğilimlere dayanarak

ベルティエは、フランスのスタッフの練習の最近の動向を踏まえ、

Onu tüm Fransız askeri yönetiminden sorumlu yaptı.

フランスのすべての軍事行政を担当しました。

Unvan, Fransız Devrimi sırasında çağın eşitlikçi ruhuyla

精神と 相容れないものとして、フランス革命の間に廃止されました

Bir Fransız subay daha sonra şunları hatırladı:

フランスの将校は後に次のように回想しました。

Daha sonra Güney İspanya'daki Fransız işgalini denetledi.

その後、彼はスペイン南部のフランスの占領を監督しました。

O, Fransız edebiyatını asıl branş olarak almaktadır.

彼女はフランス文学を専攻している。

O iyi bir Fransız şarkıcı değil mi?

彼女はうまいフランスの歌手ではありませんか。

Fransız bir avukat tarafından bana iş verildi.

私はフランス人の弁護士に雇われています。

Senin en sevdiğin Fransız şaraplarından bazıları nedir?

あなたのお気に入りのフレンチワインは何?

Aksanına dayanarak onun bir Fransız olduğunu söyleyebilirdim.

彼のアクセントから分かった通り、彼はフランス人だった。

Tom güçlü bir Fransız aksanıyla İngilizce konuşuyor.

- トムは強いフランス語訛りの英語を話す。
- トムは強いフランス訛りの英語を話す。

Biz Fransız Devriminin neden patlak verdiğini öğrendik.

私達はフランス革命が起きた理由を学んだ。

Ve Fransız Devrimi sırasında kıdemli bir çavuş oldu .

フランス革命の時までに 上級軍曹でした 。

Başkomutanlığa yükseltilen Fransız ordusunun' büyük yaşlı adamı 'oldu .

昇格し、「フランスの元帥将軍」に昇格しました。

Hedefi Fransız taşıma ve denizci depolarını yok etmekti

フランスの造船所と海軍施設の破壊が目的だった

Ama Alexander barış anlaşması yapmayı reddedince Fransız ordusu

アレクサンドルは交渉を拒否したため、 フランス軍はロシアの冬の中

Yollarındaki sayıca fazla Fransız kuvvetleri sadece geri çekilin.

圧倒されたフランス軍は撤退しかできなかった

Bir Fransız, mesela, bir Rus şakasına gülmekte zorlanır.

例えば、フランス人ならロシア人のジョークを聞いてもなかなか笑えないかも知れない。

Onun Fransızca konuştuğunu duysan onu bir Fransız zannedersin.

彼がフランス語を話すのを聞けば、フランス人だと思うでしょう。

Onların Fransızcada Fransız kornosuna ne dediklerini biliyor musun?

- フレンチホルンってフランス語で何ていうか知ってる?
- フレンチホルンってフランス語で何というか知っていますか?

Fransız başkanın gelecek ay Japonya'yı ziyaret etmesi planlandı.

- 来月フランス大統領が訪日する予定だ。
- 来月フランスの大統領が来日する予定だ。

Çin yemekleri Fransız yemeklerinden daha az lezzetli değildir.

中華料理はフランス料理と同様に美味しい。

Fransız Devrimi'ne verdiği ses desteği onu derin bir belaya

フランス革命への彼の声の支持は彼を深刻な

1804'te Napolyon yeni bir Fransız imparatorluğu ilan etti

1804年、ナポレオンは新しいフランス帝国を宣言し、

- İspanya'daki Fransız birlikleri için neredeyse hiç duyulmamış bir şey .

ました。これはスペインのフランス軍にとってはほとんど前例のないことです。

İspanya'daki savaş en sonunda 240.000 Fransız askerine mal olacaktı:

スペイン戦争では最終的に フランス軍240,000人の命が失われた

Fransız kuvvetleri daha sonra tuzağa düşmek için güneye Bagration.

フランス軍は南へ旋回してバグラチオンを包囲する

Bu eski Fransız masa mobilyanın çok değerli bir parçasıdır.

この古いフランスのテーブルはとても貴重な家具です。

Ve Fransız kuvvetlerini Ocaña'da İspanyollara karşı ezici bir zafere götürdü.

フランス軍をオカーニャでのスペイン軍に対する圧倒的な勝利に導きました。

Batı Cephesinde, Fransız, İngiliz ve Belçikalı birlikler Almanların tam karşısında,

西部戦線では英仏ベルギーがドイツと対峙

İlk birkaç cümleyi anlayabildim ama onun konuşmasının gerisine Fransız kaldım.

彼の演説は最初のところが少し理解できたが、残りはちんぷんかんぷんだった。

Savaşta terör… barış içinde süs… Her Fransız Mareşalinin sopasına yazılan sözler.

戦争の恐怖…平和の飾り…すべてのフランス元帥のバトンに刻まれた言葉。

Dört gün sonra Jena'da, Lannes şafak vakti ana Fransız saldırısını başlattı

4日後のイエナで、ランヌは夜明けにフランスの主要な攻撃を開始し、

Bir dizi başarılı kuşatma ile doğu İspanya'daki Fransız kontrolünü genişletti: Lerida,

彼は一連の成功した包囲戦でスペイン東部のフランスの支配を拡大しました:レリダ、

Her kararı eleştirerek Fransız karargahında zehirli bir atmosfer yaratılmasına yardımcı oldu.

彼はすべての決定を批判し、フランス本部に有毒な雰囲気を作り出すのを助けました。

- Kızımız bir Fransız'la evli.
- Fransız bir adamla evli bir kızımız var.

フランス人と結婚した娘がいます。

- Tom birkaç Fransız şarkısı söyleyebilir.
- Tom birkaç tane Fransızca şarkı söyleyebilir.

トムは幾つかのフランス語の歌を歌える。

Napolyon'un tahttan çekilmesinin ardından Suchet, hala Fransız sınırını elinde tutarak namağlup kaldı.

ナポレオンの退位で、スーシェは無敗のままであり、フランスのフロンティアを保持していました。

Suchet'e güneydeki Fransız kuvvetlerinin komutasını verdi - çok az kişinin daha uygun olduğu

彼はスーシェに南部のフランス軍の指揮を任せ た。これ は重要で独立した

Biz her zaman oraya gidiyoruz! Değişlik olsun diye bir Fransız restoranına gidelim.

いつもそこにばっかり行ってるよ。気分転換にフランス料理の店に行こうよ。

26'sının tamamı , Fransız Ordusu'nun eski baş tarihçisi Yarbay Rémy Porte'un uzman rehberliğinde,

26人全員が 、元フランス陸軍の主任歴史家であるレミ・ポート中尉からの専門家の指導を受けて

Vimy Ridge düşüşünden üç gün sonra, Fransız General Robert Nivelle ana taarruzunu başlattı.

ヴィミー・リッジ占拠の3日後 フランスの ニヴェル将軍は主攻勢を開始する

General Nivelle Fransız komutan olarak görevden alındı, ve yerine General Pétain, Verdun'un kahramanı,

ニヴェル将軍は更迭され 代わって ヴェルダンの英雄ペタン将軍が司令官に就任した

Etkili olabilmeleri için, onlara düzgün bir şekilde ödeme yapılmalı, giydirilmeli ve beslenmelidir - Fransız Cumhuriyeti'nin

が効果を発揮するためには、適切な給料、服装、給餌 が必要です。 これはフランス共和国が

- Tom Fransız öğretmeninden nefret ediyordu.
- Tom Fransızca öğretmeninden nefret ediyordu.
- Tom Fransızcacıdan nefret ediyordu.

トムはフランス語の先生が嫌いだった。

Fransız birliklerinin dağlardan sadece 8 günde neredeyse 100 mil ilerlediklerini gören ünlü Alpler geçişini planladı .

ました。フランス軍はわずか8日で山をほぼ100マイル進みました。

Kısa, olaylı bir büyü . 1804'te her şeyin affedildiği açıktı - Lannes , yeni Fransız imparatorluğunun Mareşali

1804年までに、すべてが許されたことは明らかでした。ランヌは、彼 が新しいフランス帝国の元帥になったという

Fransız sınırına geri çekilmekten başka seçeneği yoktu ve geride iyi tedarik edilmiş birkaç garnizon bıraktı.

フランスのフロンティアに向かって引き返す 以外に選択肢がなく 、いくつかの十分に供給された守備隊を残しました。

Fransız hükümeti, ulusal bütçeyi vergi mükelleflerinin dengelemesi için meydan okuyan online bir oyunu piyasaya sürdü.

仏政府は国家予算の帳尻を合わせるよう納税者に挑むオンラインゲームを売り出した。

Suçluluk ya da çaresizlikten ya da daha az makul bir şekilde, Fransız kralcı ajanlar tarafından öldürüldüğüne inansa da .

た と信じている人もいれば 、フランスの王党派のエージェントによって殺害された

Iki hızlı zaferle disiplin ve gururunu yeniden kazandı . Ayrıca Aragon'da bir gerilla savaşıyla karşı karşıya kaldı - Fransız işgalciden

フランスの侵略者への 憎悪に駆り立てられた人気の反乱であるアラゴンでのゲリラ戦争に直面した