Translation of "Insanlarla" in Japanese

0.018 sec.

Examples of using "Insanlarla" in a sentence and their japanese translations:

İnsanlarla konuşamam.

人と話ができません。

insanlarla aramızdaki bağdır.

繋がりなのです

Etrafı insanlarla çevrilmişti.

祖母は人々に囲まれていました

Romancı insanlarla ilgileniyor.

小説家というものは人間に興味を持っている。

Oda insanlarla dolu.

その部屋は人々でいっぱいだ。

Oda insanlarla doluydu.

その部屋は人でいっぱいだった。

Sinema insanlarla doluydu.

その映画館は人々でいっぱいだった。

Stadyum, insanlarla taşıyordu.

スタディアムは溢れんばかりの人込みだった。

Plaj insanlarla dolu.

浜辺は人でいっぱいだ。

Cadde insanlarla doluydu.

通りは人々で混雑していた。

Park insanlarla doluydu.

- 公園は人々でいっぱいでした。
- 公園は人でいっぱいだった。

İnsanlarla alay etmeyin.

- 人をからかわないで。
- 人をからかってはいけない。

Tren insanlarla doluydu.

その電車は人々で混雑していた。

- Ben hoş insanlarla tanıştım.
- Ben güzel insanlarla tanıştım.

私は素敵な人たちと出会いました。

Kesinlikle ülkemizdeki diğer insanlarla

住んでいる国で 誰もが与えられる権利を持ち

İnsanlarla olan ilişkim değişti.

‎次第に人との接し方が ‎変わった

İnsanlarla tanışmakta iyi değilim.

人に会うのは苦手だ。

Hemşireler, hasta insanlarla ilgilenirler.

看護婦は病人の世話をする。

Bu salon insanlarla doluydu.

会場は聴衆でいっぱいだった。

Dükkân genç insanlarla doluydu.

その店は若い人たちで混んでいた。

Park çocuklu insanlarla dolu.

その公園は子供を連れた人々で混み合っていた。

O, insanlarla oldukça ilgilenir.

彼は人に公正に振る舞う。

Belediye binası insanlarla doluydu.

- 町の公会堂は人でいっぱいだ。
- 町の公会堂は人でいっぱいだった。

O mağaza insanlarla doluydu.

その店は若い人たちで混んでいた。

Liderler insanlarla irtibatta değildi.

指導者は国民と没交渉になっていた。

Böyle insanlarla işbirliği yapma.

あんな人たちと交際してはいけない。

Diğer insanlarla alay etme.

人をからかってはいけない。

Yaşlı insanlarla alay etmeyin.

- お年寄りをからかってはいけません。
- 年よりをからかってはいけない。

Doğru içerikte doğru insanlarla çalışmak,

それぞれの視聴者に適したコンテンツを表示し

Bill diğer insanlarla asla tartışmaz.

ビルは決して人と言い争いをしない。

O, çevresindeki insanlarla iyi geçiniyor.

彼は近所付き合いがよい。

insanlarla sınırlı temasa dikkar ederek?

思うように他人と会うことができなくても

Körfez, tekneler ve insanlarla dolu.

湾にはたくさんのボートと人がいる。

Ofis işin ehli insanlarla dolu.

このオフィスには有能な人がいっぱいいる。

Dedem gibi esmer insanlarla bağlantı kurabiliyor

例えば保守的なムスリムである 祖父のような人です

Kendi sevdiğim konuları, insanlarla konuşamaz olmuştum.

自分の好きなことを ひとに喋ることが できなくなってしまうんです

Bu yüzden, insanlarla flört etmeye başladı

恋愛を再開しましたが

Bizim gibi düşünen insanlarla vakit geçiriyoruz

自分と似ている人とだけ関わり

Çünkü insanlarla nedenler hakkında etkileşime geçtiğimizde

疑問を抱いている人々に 関わっていく時に

Yer yaratıcı genç insanlarla hayat doluydu.

その場所は創造力豊かな若い人であふれていた。

O her türlü insanlarla iletişim halinde.

- 彼は色々な種類の人と接触する。
- 彼はいろいろな人種の人と接触している。
- 彼はいろいろな人種の人とコンタクトを取っている。

O genç insanlarla çevrili olmaktan hoşlanıyor.

彼は若い人達に囲まれているのが好きだ。

Her gün senin gibi insanlarla karşılaşıyorum.

毎日君に似た人に会うよ。

Diğer ülkelerden insanlarla arkadaşlık yapmak ilginçtir.

外国人と友達になることは面白いです。

Bu zor insanlarla nasıl geçineceğimi bilmiyorum.

あの気難しい人達とどう仲良くしたらいいのか、わからない。

- Trenler işe giden insanlarla doluydu.
- Trenler işten dönen insanlarla doluydu.
- Trenler işe gidip gelenlerle doluydu.

どの電車も通勤者でぎゅうぎゅう詰めだった。

Bu genç insanlarla birkaç yıl çalıştıktan sonra

このような若者を支援する仕事を始めて 何年か経ってから

Aynı gazeteyi okuyan diğer insanlarla da tanışırlar,

みんな一緒の新聞を読んで

Niye görünüş olarak bize benzemeyen insanlarla çalışmayalım?

その時間を自分と異なった外見の人と 過ごしたらどうでしょう

Diğer kültürlerden insanlarla iletişim kurmak çok zordur.

異文化間のコミュニケーションはとてもむずかしいです。

O sürekli diğer insanlarla ilgili hata buluyor.

彼はたえず他人のあらさがしばかりしている。

Artık İncil'i bilmeyen insanlarla tanışmak oldukça yaygın.

聖書を知らない若者に出会うことは、今ではごく普通のことだ。

Her zamanki yerde her zamanki insanlarla karşılaştım.

いつものところでいつもの人達に会った。

Sana ihtiyacı olan insanlarla bile arkadaş olabilirsin.

あなたを必要とする人々と仲良くなった方がよい。

- Asosyal olabilirim , ama bu insanlarla konuşmadığım anlamına gelmez.
- Antisosyal olabilirim fakat bu insanlarla konuşmadığım anlamına gelmez.

- 私は反社会的かもしれないけれど人と話さないわけではない。
- 私は非社交的かもしれないけれど人と話さないわけではない。

Yapay zekâ insanlarla analitik bir araç olarak çalışacak,

AIは分析ツールとして人間と協働し

Duydum ki İngiliz insanlarla arkadaşlık kurmak zaman alıyor.

英国人と親しくなるには時間がかかるそうだ。

Nereye giderseniz gidin, nazik ve cömert insanlarla karşılaşırsınız.

どこへ行っても、親切で心の広い人々に出会いますよ。

Tom normal olarak diğer insanlarla geçinemiyor gibi görünüyor.

トムは、他の人と普通に付き合うことができないようです。

Senin aksine, ben herkesin önünde insanlarla alay etmem.

お前と違って、俺は人前で人をからかったりはしない。

Asosyal olabilirim , ama bu insanlarla konuşmadığım anlamına gelmez.

私は反社会的かもしれないけれど人と話さないわけではない。

O, seyahatleri sırasında çok sayıda etkileyici insanlarla tanıştı.

彼は旅行の間に多くの魅力的な人たちと出会った。

O her zaman diğer insanlarla ilgili hata buluyor.

- 彼女はいつも他の人を非難してばかりいる。
- あの女はいつも人のあら探しばかりしている。

Ama sonra aynı düğüne gidecek olan insanlarla karşılaşıp durdum.

しかし 式に向かう人と 何人も バッタリ会ってしまい

O hâlde dünya genelindeki insanlarla ortak bir noktanız var.

世界中の人々と一緒のものを 手にできます

Parti başka insanlarla arkadaş olmak için elverişli bir yerdir.

パーティーはほかの人と友達になるのにいい場所だ。

Telefonun icadı, uzak mesafelerdeki insanlarla haberleşmeyi mümkün hale getirdi.

電話の発明が遠くの人と伝達し合うのを可能にした。

Ben çekingen olabilirim ama bu, insanlarla konuşmadığım anlamına gelmez.

私は非社交的かもしれないけれど人と話さないわけではない。

Kapalı bir alanda diğer insanlarla uzun süreli temas olmasın istemiyoruz,

密閉された部屋での、他人との長時間の接触は避けるべきですが、

- Burada bazı Japon insanlar görüyorum.
- Burada bazı Japon insanlarla karşılaşabiliyorum.

私はここで何人かの日本人に会うことができます。

Bu, onların diğer insanlarla ortak bir şeyi olmadığı anlamına gelmez.

このことは彼等が他の諸国民と何も共通点がないことを意味するものではない。

İnsanlarla arkadaş olmanın onları ne kadar süredir tanıdığınla bir ilgisi yoktur.

親友になるのに、期間は関係ないと思う。

İnsanlarla ilk kez tanıştığında, onlara ne kadar yakın durduğuna dikkat etmelisin.

人に初めて会うときには、必ず自分と相手との距離に注意を払いなさい。

- İnsanlarla arkadaşlık kurma konusunda çok tutuk.
- Birisiyle arkadaş olmada çok yavaş.

彼は誰ともなかなか友達にならない。

Satış yapmayı, dışa dönük olmayı ve insanlarla konuşmayı içeren bir şey.

営業など 社交性が求められ 人と関わる仕事です

Çok hasta olan ya da yaralanmış ve iyileşemeyen insanlarla ilgili ne yapmalıyız?

病気やけがの程度が非常に重く、回復の見込みがない人をどのように扱えばいいのでしょうか。

Eğitimli insanlarla çoğu zaman olduğu gibi , o klasik müziği cazdan daha çok seviyor.

教養のある人によくあることだが、彼はジャズより古典音楽が好きだ。

Goriller konuşmak için dudaklarını ve dillerini kullanamazlar ama insanlarla başka yollarla iletişim kurabilirler.

ゴリラは話すのに唇や舌を使うことができないが、別の方法で人々とコミュニケーションができるのである。

- Yaşlı adam içine kapanmıştı.
- Yaşlı adam insanlardan uzaktı.
- Yaşlı adam insanlarla iç içe değildi.

その老人は人と交際しなかった。

"Tom'u sevmiyor musun?" "Onu sevmiyorum değil, sadece onun gibi insanlarla ilgi kurmada sorunum var."

「トムのこと嫌いなの?」「嫌いじゃないけど、ああいう人ちょっと苦手なんだよね」