Translation of "Hikayeyi" in Japanese

0.016 sec.

Examples of using "Hikayeyi" in a sentence and their japanese translations:

Hikayeyi duydum.

- その話は知っています。
- 私はあの話を以前に聞きました。

- Bana hikayeyi anlat.
- Bana hikayeyi anlatın.

- その話を聞かせなさい。
- そのお話、聞かせてよ。

Bana hikayeyi anlat.

その話を聞かせなさい。

Gazete hikayeyi nakletmedi.

その新聞にその記事は載らなかった。

O, hikayeyi uydurdu.

- 彼は話をでっち上げた。
- 彼はその話をでっち上げた。
- 彼がその話をでっちあげた。

Hikayeyi ezbere okuyabildim.

私はその話を暗唱することができた。

Hikayeyi duyunca çıldırdı.

彼は話を聞いて激怒した。

Hikayeyi ilginç buldum.

私はその物語をおもしろいと思った。

Hikayeyi resimlerle açıkladık.

私達は絵を使ってその話を説明した。

Resmi görünce hikayeyi hatırladım.

その絵を見て私は以前聞いた話を思い出した。

O, hikayeyi duyduğunda ağladı.

彼女はその話を聞いて涙を流した。

O hikayeyi o uydurdu.

彼はその話をでっち上げた。

Bana bütün hikayeyi anlat.

一部始終を聞かせてくれ。

Bu hikayeyi nereden duydun?

どこでその話を聞いたの?

O, zaten hikayeyi biliyordu.

彼女は既にその話を知っていた。

O hikayeyi duymak zorundayım.

私はまだそのはなしは聞いてない。

Gözerinde yaşlarla hikayeyi anlattı.

彼女は目に涙を浮かべてその話をした。

Bu hikayeyi kim yazdı?

この物語の著者は誰ですか。

Bu hikayeyi sahneye koyabilirim.

この話をぼくは舞台にのせるかもしれない。

O, bütün hikayeyi uydurdu.

彼はその話を全部でっちあげた。

Keşke hikayeyi anneme anlatmasaydın.

君がその話を私の母に話さなければよかったのになぁ。

Sana hikayeyi kim anlattı?

誰が君にこの話をしたのか。

Hikayeyi dinlerken gözyaşı döktü.

彼女はその話を聞いて涙を流した。

Bu hikayeyi Jim'in uydurduğundan eminim.

- ぼくはきっとジムがその話をでっち上げたのだと思う。
- きっとジムがその話をでっちあげたんだ。

Tom hikayeyi duyduğunda suratını astı.

トムは話を聞いて嫌そうな顔をした。

Sanırım o hikayeyi o uydurdu.

それは彼女の創作だろう。

Onlar hikayeyi duyunca, kahkahaya boğuldular.

その話を聞いた時、彼らはどっと笑い出した。

Dinleyecek olan herkese hikayeyi anlattım.

僕は聞いてくれる人には誰でもその話をした。

Mary'nin hikayeyi ona anlatmasını diledi.

彼はメアリーがその話をしてくれていたらなあと思った。

Belki o, bu hikayeyi bilir.

彼はたぶんこの話を知っているでしょう。

O, hikayeyi çocuklar için uyarladı.

彼はその物語を子供向けに書き直した。

O, hikayeyi erkek kardeşine anlattı.

彼はその話を弟にした。

Hikayeyi bize baştan sona anlat.

その話を始めから終わりまで話して下さい。

O hikayeyi bir kitapta okudum.

私はその話を何かの本で読んだことがあります。

Tom hikayeyi yüksek sesle okudu.

トムは物語を声に出して読んだ。

Bir zamanlar o hikayeyi duydum.

私はかつてその話を聞いたことがある。

O gerçek hikayeyi bizden gizliyor.

彼は僕たちに真相を隠している。

Keşke o hikayeyi anneme anlatmasaydın.

君がその話を私の母に話さなければよかったのになぁ。

Ben henüz o hikayeyi duymadım.

私はまだそのはなしは聞いてない。

- Amcam bana hikayeyi fıkra tarzında anlattı.
- Amcam bana hikayeyi fıkra şeklinde anlattı.

叔父は冗談のつもりでその話を私にした。

Bu hikayeyi daha önce duymuş olacaksın.

君は前にこの話を聞いたことがあるだろう。

Bütün hikayeyi bana anlatsan iyi olur.

何もかも洗いざらい言ってしまえ。

Bütün hikayeyi anlatmak uzun zaman alırdı.

その話を全部話すには時間がかかるだろう。

Lütfen bana hikayeyi ayrıntılı olarak anlat.

その話を詳しく聞かせて下さい。

Bir arkadaş bana o hikayeyi anlattı.

その話は友達から聞いた。

Roy ona hikayeyi anlatırken ağırbaşlı görünüyordu.

その悪い知らせを話した時、ロイはまじめな顔つきをした。

O tür bir hikayeyi ağlamadan dinleyemiyorum.

- 私はそのような話を聞くとすぐ泣ける。
- そのような話を聞くと必ず泣けてくる。

O, hikayeyi yalanlamak için acele etti.

彼女は急いでその話を否定した。

Onlar onun hikayeyi anlatmasına izin verdi.

彼らは彼に話をさせた。

Ona hikayeyi anlatacak kadar aptal değildim.

- 彼はその話を彼女にするような馬鹿なことはしなかった。
- 彼はその話をする彼女にするような馬鹿な事はしなかった。

İstatistikler her zaman bütün hikayeyi anlatmaz.

統計はすべてを物語るとは限らない。

Uzun bir hikayeyi kısalttığı için, kovuldu.

早い話が彼は首になったのだ。

Ben bir zamanlar hikayeyi duyduğumu hatırlıyorum.

その物語を一度聞いた覚えがあります。

Hikayeyi sonuna kadar dinlemiş gibi görünüyor.

彼の話の筋道がわからなくなってしまったようだ。

O hikayeyi duyduğumda gülmekten kendimi alamadım.

- その話を聞いて笑わないではいられなかった。
- その話を聞いた時、笑わずにはいられなかった。

Sanırım o hikayeyi daha önce duydum.

その話聞いたことある気がする。

Ben bu hikayeyi defalarca kez dinledim.

- この話名何かいも聞いた。
- この話は何度も聞いた。

Lütfen ben hikayeyi tamamlayana kadar dayanın.

この話が終わるまで我慢してください。

Sen bu hikayeyi zaten bana anlattın.

この話前もしてたよ。

- Lütfen bana hikayeyi bir kez daha anlat.
- Lütfen, hikayeyi bir kez daha bana anlat.

どうかもう一度私にその話をしてください。

Sözde gezegeni araştırdığım hikayeyi anlatırken belirttiğim gibi

私が「惑星」だと期待した失敗談のように

Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın!

君があの時一部始終を私に話してくれていたらよかったのに。

Böylesine saçma bir hikayeyi sana kim anlattı?

一体全体誰があなたにそんなばかげた話をしたのですか。

Üçümüz dışında hiç kimse gerçek hikayeyi bilmiyordu.

われわれ3人を除いて、誰も本当の話を知っているものはいなかった。

Tekrar tekrar aynı hikayeyi anlatmaya devam etti.

彼は繰り返し同じ話をし続けた。

Bu hikayeyi sana daha önce anlatmış olabilirim.

私は君にこの話を以前にしたかもしれません。

Çocuklar aynı hikayeyi tekrar tekrar duymak istiyor.

子どもは同じ話を何度でも聞きたがるものです。

Hikayeyi özetlersek, o, ilk aşkı ile evlendi.

- かいつまんで話せば、彼は初恋の人と結婚したのだ。
- 早い話が、彼は初恋の人と結婚したんだ。

Erkek kardeşinden duyduğun o hikayeyi bana anlat.

あなたのお兄さんから聞いた話を私にして下さい。

Paul Bunyan hakkındaki hikayeyi duymak ister misiniz?

ポール・バンヤンの生涯についてお聞きになりたいですか?

- Hepiniz hikayenin gerçeğine aşinasınızdır.
- Hepiniz gerçek hikayeyi biliyorsunuzdur.

皆がその話の真相をよく知っている。

Bu DVD'deki ana menüde "hikayeyi oynat" butonu yok.

このDVDのメインメニューには「本編再生」ボタンがありません。

Eğer benim evime gelirsen, hikayeyi sana ayrıntılı olarak anlatacağım.

私の家においでになれば、その話を詳しくいたします。

O, onun etrafında o hikayeyi anlatacak kadar aptal değildi.

彼はその話を彼女の前でするような馬鹿なことはしなかった。

- Bu hikayeyi daha önce duymuştum.
- Bu hikâyeden daha önce haberim vardı.

私はあの話を以前に聞きました。