Translation of "Annesi" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Annesi" in a sentence and their japanese translations:

Annesi Amerikalı.

彼の母はアメリカ人です。

Annesi haklıydı.

- 彼の母親が言ったことはうそではありませんでした。
- 彼の母親は正しかった。

- O, annesi gibi güzel.
- Annesi kadar güzeldir.

彼女は母親と同じぐらい美人だ。

Kızın annesi yok.

その少女には母親がない。

Annesi onunla ilgileniyor.

母親が、彼の看護にあたってる。

İsa'nın annesi oradaydı.

そこにイエスの母もいた。

Tom'un annesi misin?

トムのお母さんですか?

Annesi kapıyı çaldı.

母親がドアをノックした。

Annesi Kennedy ailesindendi.

彼女の母はケネディ家の出だった。

Annesi bağırmaya başladı.

彼女の母親は叫び出した。

Annesi gözlerini ayırdı.

お母さんは目を大きく開いた。

Tom'un annesi Kanadalı.

トムのお母さんはカナダ人です。

- Annesi yemek pişirmekle meşguldü.
- Annesi akşam yemeğini pişirmekle meşguldü.

- 彼女の母親は夕食を作るのに忙しかった。
- 彼女の母は夕食を作るのに忙しかった。

Annesi hastalığının farkında değil.

母親は彼女の病気に気づいていない。

Annesi çalışmaya devam edecek.

彼女の母ははたらき続けるでしょう。

Annesi geçen yıl öldü.

彼女のお母さんは去年お亡くなりになりました。

Annesi onun hakkında endişeli.

彼は母のことで心を痛めている。

Annesi ona banyoyu temizletti.

彼の母は彼に風呂場の掃除をさせた。

Annesi ile alışverişe gitti.

彼女はお母さんといっしょに買い物に行った。

Annesi sayesinde ünlü oldu.

彼は母親の力で有名になった。

Mary Tom'un annesi mi?

- メアリーはトムのお母さんなの?
- メアリーはトムの母親なんですか?

Annesi 9.10 treniyle geliyor.

彼女の母は9時10分の列車で着く。

Annesi tarafından eşlik edildi.

彼女は母親同伴だった。

Çocuk annesi için ağlıyordu.

子供がお母さんと泣きさけんでいた。

Onun annesi İtalyanca konuşur.

彼女のお母さんはイタリア語を話す。

Onun annesi alışverişe gitti.

彼女のお母さんは買い物に行きました。

Cookie'nin annesi kanserden öldü.

- クッキーのお母さんはガンで死んだ。
- クッキーの母親は癌で亡くなりました。
- クッキーの母親は癌で死にました。

Annesi bir İngilizce öğretmenidir.

彼のお母さんは英語の先生だ。

Onun solunda annesi oturuyordu.

彼の左側には彼の母親が座っていた。

O, annesi tarafından azarlandı.

彼は母親に叱られた。

Onun annesi bir şarkıcıydı.

彼のお母さんは以前歌手だった。

- Bu çocuğun annesi bir sunucu.
- Bu çocuğun annesi bir spiker.

あの子のお母さんはアナウンサーです。

- O çocuğun annesi bir spiker.
- O çocuğun annesi bir sunucu.

あの子のお母さんはアナウンサーです。

- Annesi sürekli bundan şikayet eder.
- Annesi sürekli olarak bundan şikâyet ediyor.

彼のお母さんはそのことで絶えず愚痴をこぼしています。

Annesi en güzel bir kadındır.

彼女のお母さんはとてもきれいな人だ。

Annesi "Sessiz ol, Mie." dedi .

ミエ、静かにしなさいと母が言った。

Çocuk annesi ile kalmayı seçti.

その少年は母と一緒にいる事に決めた。

Annesi akşam yemeği pişirmekle meşguldü.

- 彼女の母親は夕食を作るのに忙しかった。
- 彼女の母は夕食を作るのに忙しかった。

Annesi ona bir etek dikti.

彼女の母親は彼女のためにスカートを縫った。

Onun annesi bir mektup yazıyor.

彼女のお母さんは手紙を書いています。

Annesi geçen perşembeden beri hasta.

彼女のお母さんは先週の木曜日から病気です。

Annesi daima ona eşlik eder.

彼女にはいつも母親が同伴している。

Onun annesi hasta ve dinleniyor.

彼の母は病気で寝ています。

Hem annesi hem babası ölü.

彼の父も母もともに死んでしまった。

Annesi de babası da ölü.

彼の父も母もともに死んでしまった。

Dan genellikle annesi tarafından azarlanır.

ダンはよくお母さんにしかられる。

Annesi rahat bir nefes aldı.

彼の母親はほっとしてため息をついた。

O, annesi kadar güzel değil.

彼女はお母さんほど美人ではない。

Annesi haftada bir aerobik yapar.

彼女の母親はエアロビクスを週に一回行う。

Annesi göründüğü kadar yaşlı değil.

彼女の母は見かけほどには年とってはいない。

Tom'un annesi onun öksürüğünden endişeli.

母親はトムの咳のことを心配している。

Onun annesi harika bir piyanist.

彼女の母親は素晴らしいピアニストだ。

Onun annesi bir okul öğretmeniydi.

母親は教師であった。

Tom'un annesi bu köyde yaşıyor.

- トムのお母さんはこの村に住んでいます。
- トムのお母さんはこの村で暮らしています。

Onun annesi tarafından azarlandığını gördüm.

私は彼が彼のおかあさんにしかられるのを見た。

Onun annesi çığlık atmaya başladı.

彼女の母親は叫び出した。

Tom'un annesi 2013'te öldü.

トムの母親は、2013年に亡くなった。

Annesi onu almak için geldi.

彼の母親が彼を車に乗せるために来た。

Annesi dört yıl sonra öldü.

彼の母は4年後に死んだ。

Onu annesi tarafından azarlandığını gördüm.

- 私は彼が彼のおかあさんにしかられるのを見た。
- 私は彼がお母さんに叱られるのを見た。

Annesi yaşına göre genç görünüyor.

- 彼の母は、年の割に若く見える。
- 彼のお母さんは年のわりには若く見える。

Onun annesi iyi bir piyanisttir.

- 彼女の母親はピアノがじょうずです。
- 彼女の母は、すぐれたピアニストです。

Tom'un büyükbüyükannesinin annesi İskoçya'da yaşamış.

- トムさんの曾曾曾おばあさんはスコットランドに住みました。
- トムの高祖母の母はスコットランドに住んでいた。

Tom'un annesi dindar bir Katolikti.

トムの母親は敬虔なカトリック教徒だった。

- Onun annesi ona yeni bir elbise yaptı.
- Annesi ona yeni bir elbise yaptı.

- 彼女のお母さんは彼女に新しい服を作ってあげました。
- 彼女のお母さんは彼女に新しいドレスを作ってあげました。
- 彼女のお母さんは彼女に新しいドレスを作ってくれました。

Annesi kızına onu kendinin yapmasını söyledi.

そんな事は自分でしなさいとお母さんが娘に言いました。

Annesi oğlu hakkında ne yapacağını bilmiyordu.

その母親は息子にどう対処していいか分からなかった。

Çocuk annesi tarafından başkalarının huzurunda azarlandı.

その子供は母親に人の面前で叱られた。

Annesi geldiğinde ders çalışıyormuş gibi davrandı.

母親が来たとき、彼女は勉強しているふりをした。

Annesi onu affetsin diye dua etti.

- 彼女は母親が許してくれる事を願った。
- 彼女は母親が許してくれることを祈った。

O, annesi kadar iyi bir aşçıdır.

彼女はお母さんと同じくらい料理が上手です。

Onun annesi ülkede tek başına yaşıyor.

彼女のお母さんはまったくひとりだけで田舎に住んでいる。

Ona annesi ve babası tarafından güvenilir.

彼は両親に信頼されている。

O, annesi ile şehir turu yaptı.

彼は母親に町を案内してやった。

Annesi Tom'un öksürüğü hakkında endişe ediyor.

母親はトムの咳のことを心配している。

O, hasta annesi için endişe ediyor.

彼女は病気の母親の世話をしている。

Susie'nin annesi çok güzel bir kadın.

スージーのお母さんはすごくきれいな人です。

Annesi bir bit yeniği sezmiş olmalı.

母は何か怪しいと感づいたに違いない。

O, onun annesi değil kız kardeşidir.

彼女は彼の姉ではなく母親です。

Annesi onun motosiklet sürmesine izin vermedi.

彼の母親は、彼にバイクに乗ることを許さなかった。

Annesi onu uyandırıncaya kadar Jim uyanmadı.

ジムはお母さんが起こすまで目を覚まさなかった。

O annesi kadar iyi bir piyanistti.

彼は母親と同様ピアノが上手だった。

Annesi geri gelene kadar... ...yavrular tekrar toplanmış.

‎母親が戻った時には‎― ‎保育所は落ち着いていた

Annesi kızına bu oyuncakları ortadan kaldırmasını söyledi.

母は娘にそのおもちゃを片づけるように言った。

Mary'nin annesi olduğunu düşündüğüm bir kadın gördüm.

私はメアリーのお母さんと思われる女性を見かけた。

Annesi İngilizce öğrenmek için Birleşik Devletler'e gitti.

彼女の母親は、英語を習いにアメリカへ行った。

Benden, annesi eve dönene kadar kalmamı istedi.

彼女はお母さんが家に帰ってくるまで私に帰らないでと頼んだ。

Geçen gün onun annesi hastanede vefat etti.

- 先日彼女の母が病院で亡くなった。
- 先日彼女の母親が病院で亡くなった。
- この間彼女の母親が病院で亡くなった。
- こないだ彼女のお母さんが病院で亡くなった。

Yabancı bir kadını annesi olarak kabul edemedi.

- 彼は見知らぬ女の人を自分の母親として認めることはできなかった。
- 彼は見知らぬ女性を彼の母親として認めることができなかった。

Annesi açmamasını söylemesine rağmen Tom pencereyi açtı.

母親にやめろといわれたにもかかわらず、トムは窓を開けた。

Onun hem annesi hem de babası ölü.

彼女の両親は2人ともなくなっている。

Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.

彼のお母さんは彼が一人でそこへ行くことには賛成しないだろう。

annesi her hafta yiyecek için on dolar birktirirmiş,

彼女の母親は食料のために 毎週10ドルを節約していました -

Annesi balık avlarken kendi başının çaresine bakması gerek.

‎母親が漁をする間は ‎自分で身を守る

Ama yakında annesi onu korumak için yanında olmayacak.

‎だが母親が守れるのも ‎あと少しの間だ

Saatlerce dehşete düşürüldükten sonra,sonunda annesi onu kurtardı.

何時間も怖い思いをさせられた後、彼女のお母さんがやっと彼女を助けてくれました。

Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.

- ルーシーの母親は彼女に妹の世話をするように言った。
- ルーシーは母親に、妹の面倒を見るよう言われた。

Mike'ın annesi evlenmeden önce büyük bir şehirde yaşadı.

マイクのお母さんは結婚する前は大きな都市に住んでいた。