Translation of "önüne" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "önüne" in a sentence and their japanese translations:

Balıkçılığın etkilerinin önüne geçip

漁労の負の影響が及ぶ前に

Yüzmede herkesin önüne çıkıyor.

彼女は水泳では彼ら全員より優れている。

Domuzların önüne inci atmayın.

豚に真珠を与えるな。

Araba, binanın önüne park edildi.

その車はビルの前に駐車されている。

- Adımına dikkat et.
- Önüne bak.

足元に気をつけて。

Bütün sırları gözler önüne serildi.

彼らの秘密が全部暴かれた。

Bunu göz önüne almak zorundasın.

君はその点も考慮に入れないといけないよ。

Tom kahveyi Maria'nın önüne koydu.

トムはコーヒーをマリアの前に置いた。

Tom sadece Mary'nin önüne oturdu.

トムならメアリーの目の前に座ったよ。

Gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

‎夜は動物たちに試練を与える

...gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

‎夜は動物たちに試練を与える

Veya binalarınızdaki enerji israfının önüne geçtiniz.

ビルのエネルギーの無駄遣いを 抑制したとかです

Önüne geleni almayı bıraksan iyi edersin.

手当たり次第に買物をするのはやめたほうがいいですよ。

Kedi otobüsün önüne koştu ve ezildi.

- 猫がバスの前に走ってきて轢かれた。
- 猫がバスの真正面に走ってきてひかれた。

Bu sorunu göz önüne almak zorundayız.

私たちはこの問題を考慮に入れなくてはならない。

Bir bilgi, sosyal medyada gözümüzün önüne düştüğünde

ソーシャルメディアにおいて 情報がまさに目の前に表示されれば

Sonunda, gerçek bizim için gözler önüne serildi.

とうとう真実が我々に明らかにされた。

Köylüler yabancıyı düşmanları olarak göz önüne aldı.

村人は、そのよそ者を自分たちの敵とみなした。

Onun deneyimsizliği göz önüne alındığında, o iyi yaptı.

初めてにしては彼女はよくやったほうだ。

Rapor birçok gencin alkolik olduğunu gözler önüne serdi.

その報告書から10代の多くの子供がアルコール中毒にかかっていることが分かった。

Ailenin kültürel geçmişini göz önüne almak çok önemlidir.

その家族の文化的背景を考察することが非常に重要である。

Her şeyi göz önüne alırsak, o suçlu olamaz.

すべてを考慮に入れれば、彼は犯人ではありえない。

Her şeyi göz önüne alırsak, işler yolunda gitti.

しかし、全体としては万事うまくいった。

Onun çok genç olduğu gerçeğini göz önüne almalısın.

あなたは彼が若すぎるという事実を考慮に入れなければならない。

Bu sorunu bir bütün olarak göz önüne almalısınız.

あなたは、この問題を全体として考えねばならない。

Kocası onun onun önüne koyduğu her şeyi yer.

彼女の夫は、彼女が出してくれたものは全部食べている。

Her şeyi göz önüne alırsak, bu güzel bir partiydi.

まあ、今日のはいいパーティーだった。

Her şey göz önüne alınırsa, o iyi bir öğretmen.

あらゆる事を考慮に入れれば、彼はよい教師だ。

Şimdi, Büyük Britanya'nın bir haritasını gözünün önüne getirmeni istiyorum.

さて、頭の中に大ブリテンの地図を描いていただきたいと思います。

Her şeyi göz önüne alarak o arabayı satın aldı.

すべてのことを考慮して彼はその車を買った。

İnsan beyninin karmaşıklığı göz önüne alındığında bu hiç şaşırtıcı değil.

人間の脳が いかに複雑かを考えれば これは当然のことです

Bizim arabamız hızlıydı ve kısa sürede diğer arabaların önüne geçti.

我々の車は速く、じきにほかの車の先頭に立った。

Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak arabayı atın önüne koymaktır.

プロポーズもしないうちから、結婚式の計画をするのは、本末転倒だ。

Onun yaşını göz önüne alırsak, öyleyse onu icraatları için suçlayamazsın.

彼の年齢を考えれば彼の行動は責められない。

Onun kızgın olduğu göz önüne alınınca, bir yanlış anlama olmalı.

彼が腹を立てていることを考えると、何か誤解があるにちがいない。

Her şey göz önüne alındığında, babamın hayatı mutlu bir hayattı.

- あらゆることを考慮に入れれば、父の人生は幸福なものだった。
- あらゆることを考えて見ると、私の父の人生は幸福なものだった。

- Biz onun gençliğini hesaba katmalıyız.
- Biz onun gençliğini göz önüne almalıyız.

- 私たちは彼の若さを考慮に入れなければならない。
- われわれは彼の若さを考慮しなければならない。

Güzel koku göz önüne alındığında, öğle yemeğinin hazır olduğundan şüphe yok.

とても良い匂いがしているので、昼ご飯ができているに違いないよ。

Böylesine büyük bir silahlanma için paramızın olup olmadığı sorusunu göz önüne almalıyız.

軍備のためにこのような巨額の支出が可能かどうかという問題を考えてみる必要がある。

Termal görüntüleme, şahane bir stratejiyi gözler önüne seriyor. Dişi aslan, intizamsız sürüden ayrılıyor.

‎赤外線カメラが ‎巧みな戦術をとらえた ‎メスのライオンが ‎仲間の群れを離れる

Her iki ordu bir diğerinin önüne yerleştirildi ve günlerini bir şey yapmadan geçirdiler.

両軍は対峙して、むなしく日を送るばかりでした。

Tom'un kötü gözleri var bu yüzden o her zaman sınıfın çok önüne oturur.

トムは目が悪いので、いつも教室の一番前に座っている。

Bu savunma ancak karanlık çökünce belli olur. Resife mavi ışık vurunca neler olduğu gözler önüne serilir.

‎夜になると目で見える ‎サンゴに青色光を当てると ‎浮かび上がるのだ