Translation of "Göz" in Japanese

0.015 sec.

Examples of using "Göz" in a sentence and their japanese translations:

Tom göz kırptı.

トムはウィンクした。

Göz yaşlarınızı kurulayın.

涙を拭いて。

Bir göz atalım.

私にちょっと見せて下さい。

Bir göz atayım.

見せてくれ。

Göz açıp kapayana kadar,

一瞬にして

Hadi, bir göz atalım!

行くぞ

Hadi bir göz atalım.

ご覧ください

Göz kamaştırıcı bir yaşam.

華やかな人生

Müsveddeme hızla göz attı.

彼は私の原稿にざっと目を通してくれた。

Çantaya göz kulak olun.

- バッグを見張っていてね。
- 荷物見ててね。

Sorunu göz önünde bulundurmalısınız.

その問題を良く考えるべきだ。

Tarla, göz alabildiğince beyazdı.

- 目に見える限り野原は真っ白だった。
- 見渡す限り、野原は真っ白だった。

Omuzumun üzerinden göz gezdirdim.

僕は肩越しに振り返ってずっと見た。

Gazeteye kısaca göz attı.

彼女は新聞をちらっと見た。

O göz farı sürüyor.

彼女はアイシャドーをつけている。

O,rapora göz gezdirdi.

彼は報告書にざっと目を通した。

O, dergiye göz attı.

彼女は雑誌にざっと目を通した。

Akşam gazetesine göz attı.

彼は夕刊にさっと目を通した。

Göz atmama izin ver.

ちょっと見せて。

Daha yakından göz atalım.

もっと近くで見てみようよ。

Bir göz atmaya gidelim.

見に行こうよ。

Kendinize göz kulak olun!

君らで見なさい。

Bana bir göz kırptı.

- 彼は私に目くばせした。
- 彼は私にウインクした。

Onun mektubuna göz attım.

私は彼の手紙を走り読みした。

Broşüre hızla göz atmak.

私はパンフレットにざっと目をとおした。

O, göz zevkini bozar.

見た目が邪魔だもんな。

Polis cüzdanıma göz attı.

警官は私の札入れを調べた。

Göze göz, dişe diş.

目には目を、歯には歯を。

Buna göz kulak olalım.

この事を注意して見守ろう。

Şimdi bir göz atalım.

さて、ちょっと見てみようか。

O bana göz kırptı.

彼は私にウインクした。

Bu haritaya bir göz at.

- ちょっとこの地図を見なさい。
- この地図を見てみてよ。

Sesim tartışmada göz ardı edildi.

その討議で私の意見は無視された。

Çocuk koyunlara göz kulak oluyor.

その男の子は羊の番をします。

Şu fotoğraflara bir göz atayım.

その写真を見せて下さい。

Gazeteye sadece göz atmak istiyorum.

僕はちょっと新聞に目を通したい。

Bu soruna sessizce göz yumamam.

僕はその問題を黙って見過ごすわけにはいかない。

O, teşhir vitrinine göz attı.

彼女はショーウインドウをちょっとのぞいてみた。

Göz pınarları kuruyana kadar ağladı.

- 彼女はあまり泣いたので涙が枯れてしまった。
- 彼女は涙が枯れるまで泣いた。

Bir göz atmadan acele ettiler.

彼らは振り返ってみることもないくらい忙しそうにしていました。

O, evraklara bir göz attı.

彼は書類をちらりと見た。

Dergiye hızlıca bir göz attı.

彼はその雑誌を急いで見た。

Onun gençliğini göz önünde tutmalıyız.

彼の若さを考慮に入れるべきだ。

Daha sonra buna göz atacağım.

あとで添削せにゃ。

Ben onun raporuna göz atıyorum.

- 彼のレポートに目を通しているところです。
- 彼の報告書に目を通しているところです。

Dünya haritasına bir göz atın.

世界地図を見てごらん。

Babam gazeteye hızla göz gezdirdi.

父は新聞にざっと目をとおした。

Bu belgelere göz atmanı istiyorum.

- こちらの書類に目を通していただきたいのですが。
- この書類にざっと目を通してもらいたい。

Kompozisyonuma göz atar mısın, lütfen?

私の作文を見ていただけますか。

Öğretmenim kompozisyonuma bir göz attı.

先生は私の作文を見てくれた。

Öğretmen sınav kağıtlarına göz attı.

先生は答案を調べた。

Bu rapora bir göz atın.

この報告書、ちょっと見ておいて。

Göz damlası satın almak istiyorum.

目薬をください。

Sarı sayfalara bir göz at.

職業別電話帳を調べて。

Onun bavuluna göz kulak oldum.

私は彼女のスーツケースから目を離さないでいた。

Lütfen bavuluma göz kulak olun.

私のスーツケースから目を離さないでください。

Onun kaba davranışına göz yumamam.

私にはどうしても、彼の無礼な振る舞いを大目に見ることはできない。

Tom'un bir göz enfeksiyonu var.

トムさんは目の感染がかかっています。

Antlaşmanın ruhu göz ardı edildi.

条約の精神が没却されていた。

Dergiye şöyle bir göz gezdirdim.

私は何気なくその雑誌を見た。

Mary göz farı kullanıyor mu?

メアリーはアイシャドウつけてるのかな?

Ona bir göz atabilir miyim?

それを見てもいいですか?

Bu evraklara göz atar mısın?

- これらの書類を調べてみてくれませんか。
- これらの書類に目をとおしていただけませんか。
- この書類に目を通しておいてくれますか。

Bu valize göz kulak olun.

このスーツケースから目を離さないでいなさい。

Ebeveynlerin bize göz kulak oldular.

あなたの両親が私たちを見守ってくれました。

Onların dinlerini göz önünde bulundurmalısın.

あなたがたは彼らの宗教のことを考えなくてはなりません。

Yere bakıp göz kontağı kurmazken

彼らと目が合わないよう 床を見つめ続けました

Lütfen bagajıma göz kulak ol.

荷物に気をつけて下さい。

Bunu göz önüne almak zorundasın.

君はその点も考慮に入れないといけないよ。

Göz bir penceredir gönüle bakar.

眼は心の中を見る窓。

O, onlara göz kulak oldu.

- 彼は彼らを見張った。
- 彼は彼らを監視した。

"Bu meyve suyunun tadı göz damlası gibi." "Göz damlasının tadına baktın mı?"

「このジュース、目薬みたいな味がする」「目薬飲んだことあるの?」

Annelerimiz bize nasıl göz kırpacağımızı öğretti.

母親は文字の読み方や

En soldaki yaya bir göz atın.

一番左にある弦を見て下さい

Beraber, göz korkutucu bir kalabalık oluşturuyorlar.

‎迫力満点の大所帯だ

Söylenen şeyleri nasıl göz ardı edebildin?

彼の発言を見逃せるとは どういうことなのか

Patronum toplantıya geç gelmeme göz yummadı.

上司は私が会議に遅刻したことを許してくれなかった。

Kitaba bu kadar çabuk göz atamayacaksın.

君はその本をそんなに早く読み終わってしまうことはできない。

El sıktığımız zaman göz göze gelmeliyiz.

握手をする時には、視線を合わすべきだ。

Ben sık sık göz nezlesi olurum.

よく結膜炎を起こします。

Lütfen bu belgeye göz atar mısın?

- どうかこの書類に目を通してくださいませんか。
- こちらの書類に目を通していただきたいのですが。

Pul koleksiyonuna bir göz atmak istiyorum.

- できましたら、あなたの切手の収集を見てみたいものです。
- できたら、あなたの切手の収集を見たいものだ。

Çantama bir süre göz kulak ol.

ちょっと私のかばんを見ていてね。

Ben yokken bebeğe göz kulak ol.

僕がいない間、この赤ちゃんをお願いするよ。

Onun göz yaşları onun aklını karıştırdı.

彼女が泣いたので彼は困った。

O bütün uyarılarımı göz ardı etti.

彼女は私の警告をすべて無視した。

Göz yaşları onun yanaklarından aşağı yuvarlandı.

涙がほおを伝わり落ちた。

Konuyu ciddi olarak göz önünde bulundurmadım.

- 私はその問題を真剣には考えなかった。
- わたしはその問題を真剣に考えなかった。

Bu evraklara göz gezdirmeni isteyebileceğini düşündüm.

この書類に目を通したいのかもしれないと思ったんです。

Bu sorunu göz önüne almak zorundayız.

私たちはこの問題を考慮に入れなくてはならない。

Tom'un gözleri göz yaşları yüzünden ıslaktı.

トムの目は涙で濡れていた。

İnternette göz gezdirmek için "Yahoo" kullanırım.

インターネットの閲覧にYahooを使っている。

Eve bir göz atmak için gideceğim.

私はその家を見に行こうと思う。

Hatalarına bir daha asla göz yummayacağım.

二度とあなたの誤りを許しませぬ。

Çocuklara göz kulak ol, onlar afacan.

少年達を見ていて下さい。彼らはいたずらっ子ですから。

Bir göz kırpma onun tek cevabıydı.

ウインクが彼のたった一つの返事だった。

Biz birinin evine göz kulak oluyoruz.

私たち、お留守番してるの。

Gel ve buna bir göz at.

ちょっと来て。これを見てごらん。