Translation of "Yarısı" in Hungarian

0.012 sec.

Examples of using "Yarısı" in a sentence and their hungarian translations:

Gece yarısı uyandığınızda

Ez olyan, mint mikor az éj kellős közepén fölriadva

Öğrencilerin yarısı yok.

A diákok fele hiányzik.

Neredeyse gece yarısı.

Már majdnem éjfél van.

Elmaların yarısı çürümüş.

Az almák fele meg van rohadva.

Zaten gece yarısı.

Már éjfél van.

Onların yarısı çalışmıyor.

Ezeknek a fele nem működik.

Diğer yarısı ise azalmıştı.

A másik fele csökkent.

Yarısı hemen gülmeye başladı,

A diákok egyik fele azonnal nevetni kezdett,

Genç nüfusunun neredeyse yarısı

Egyik ország sem lehet sikeres,

Mandalların neredeyse yarısı kayıp.

A ruhacsipeszek fele eltűnt.

Burada neredeyse gece yarısı.

Mindjárt éjfél van itt.

Tom gece yarısı gitti.

Tom éjfélkor távozott.

Parti gece yarısı bitti.

A buli éjfélkor ért véget.

Gece yarısı baskınlarını mükemmel zamanlıyorlar.

Éjjeli portyázásaikat egyre tökéletesebben időzítik.

Meksika'nın Yucatan Yarımadası'nda gece yarısı.

Éjfél van a mexikói Yucatán-félszigeten.

Kimyasal enerjinin yaklaşık yarısı elektriğe,

A kémiai energia közel fele elektromossággá alakul,

Dünyadaki toprakların yarısı bozulmuş sayılıyor.

A világ termőföldjének fele jelenleg megromlottnak tekinthető.

Dün gece yarısı yatmaya gittim.

Tegnap éjfélkor feküdtem le.

Dünya nüfusunun yarısı şehirlerde yaşıyor.

A világ népességének fele városban él.

Tom'un vardiyası gece yarısı başlar.

- Tom műszakja éjfélkor kezdődik.
- Tom éjféltől dolgozik.

İngilizce'nin yarısı sadece kötü Latince.

Az angol fele helytelen latin, nem más.

Tom gece yarısı yatmaya gitti.

Tom éjfélkor feküdt le.

Bu uzman addedilenlerin yarısı hatalı çıkacak.

Az ún. szakértők fele felsül.

Sonunda yaklaşık gece yarısı Boston'a vardık.

Végül éjféltájt megérkeztünk Bostonba.

Gece yarısı geldiğinde herkes soğuktan nasibini alıyor.

Éjfélkor már mindenkit átjár a hideg.

Avustralya'nın Büyük Set Resifi'nde gecenin bir yarısı.

Az éjszaka közepén járunk az ausztráliai Nagy Korallzátonyon.

Gece yarısı, burnuyla ziyafet bulmak için mükemmel.

Csalhatatlanul kiszimatolják az éjféli lakomát.

Kocasının kazandığının yarısı kadar çok para kazanır.

Fele annyit keres, mint a férje.

Konuşma gece yarısı sonrasına kadar devam etti.

A beszélgetés az éjfélbe nyúlt.

Ve intihar dâhil, hapishanede gerçekleşen ölümlerin neredeyse yarısı

a börtönbeli elhalálozások majdnem fele – ideértve az öngyilkosságot is –,

Bunun sebebi atmosfere salınımına devam ettiğimiz karbonun yarısı,

mert a levegőbe juttatott szén másik felét

Keşke senin konuştuğunun yarısı kadar iyi Fransızca konuşabilsem.

Bárcsak fele olyan jól tudnék franciául, mint te.

Bir orangutan. Gece yarısı ayakta ne işi var, bilinmez.

Egy orangután. Rejtély, hogy mit csinál ébren éjfélkor.

Canı cehenneme, hangi gerizekalı gecenin bir yarısı beni arıyor?

A jó életbe! Ki merészel engem az éjszaka kellős közepén megcsörgetni!?

Biz onun ne olduğunu öğrenmeden önce Hayatın yarısı harcanmaktadır.

Mire megtudjuk mi az élet, a fele már eltelt.

O zamana kadar, en iyi senaryoda, ömrümün yarısı bile geçmemiş olacak.

A legjobb esetben addigra én még az életem felét sem éltem le.

Diğer bir yarısı ise gücendirici bir şey söylediği için ona bağırıyor.

a másik fele pedig kiabál vele, mert ugyanezt sértőnek találja.

Gecenin bir yarısı. Düşük ışığa duyarlı kameralar çarpıcı bir görüntü yakalıyor.

Késő éjszaka a fényérzékeny kamera szokatlan látványt tár elénk.

Gece yarısı ziyafeti bu genç erkeğin daha dominant orangutanlardan kaçınma yöntemi olabilir.

Az éjféli lakoma révén ez az ifjú hím talán el akarja kerülni a dominánsabb orangutánokat.

Askerî uçakların sadece yarısı savaşa katılabilir. Kalanlar ise başka görevler için kullanılır.

Az összes harci repülőgépnek csupán a fele képes harcolni. A többit más feladatokra használják.

Japon halkının kişi başına düşen pirinç tüketimi yaklaşık elli yıl önce olanın yarısı.

A japánok egy főre eső rizsfogyasztása körülbelül a fele az ötven évvel ezelőttinek.