Translation of "İnsanların" in Hungarian

0.022 sec.

Examples of using "İnsanların" in a sentence and their hungarian translations:

Araştırmasında, insanların

A kutatás eredményei azt mutatják,

Laboratuvarımda, insanların içine

Laboromban azt szerettük volna megtudni,

Insanların konuya dahil olması.

hogy a nép részt vegyen a munkában.

İnsanların neden dahil olmadıklarını,

Ha elgondolkozunk, hogy az emberek miért nem vesznek részt a közéletben,

Insanların inançlarının, mantıktan ziyade

az emberek hajlamosak inkább a meggyőződésükre hagyatkozni,

İnsanların iki ayağı vardır.

Az embernek két lába van.

İnsanların gerçeği bilmesini istiyorum.

Azt akarom, hogy az emberek megtudják az igazat.

İnsanların gerçekçi beklentileri olmalı.

Reális elvárásaiknak kellene lennie az embereknek.

İnsanların anlamadığı şey bu.

Ezt nem értik az emberek.

İnsanların ne istediğini biliyorum.

Tudom, mit akarnak az emberek.

- İnsanların isimlerini hep unutuyorum.
- Ben her zaman insanların isimlerini unutuyorum.

- Folyton elfelejtem a neveket.
- Mindig elfelejtem az emberek neveit.

İnsanların %75'i kırmızıyı seçti.

Az emberek 75%-a választotta a pirosat.

Ve aynı zamanda insanların dolaşımını,

emellett bünteti az emberek elköltözését

ümmi insanların ve hikâyelerinin tehlikesi.

az írni-olvasni tudók és történeteik veszélye.

Onlar bilmeden insanların üzerine saçıp

a porszem nagyságú mikroérzékelőkbe,

İnsanların değişimle ilgili hissettiği tutku;

a változást szenvedélyesen szorgalmazó emberek

Twitter'da tanımadığımız insanların seslerini duyarak.

ha meghalljuk ismeretlenek szavát a Twitteren.

O zamanlar, insanların klimaları yoktu

Tudják, akkoriban még nem voltak légkondicionálók,

Ve insanların geçmişte devrimlere, dönüşümlere

és arról, hogy a nagy változásokra, felfordulásokra és átalakulásokra

Hayatta, görünüşleri ve diğer insanların

amíg híján vannak bármi életcélnak,

İnsanların dörtte üçü "Hayır" dedi.

Az emberek több mint háromnegyede nemmel felel.

Bundan dolayı diğer insanların da

Másoknak is lehetőséget kellett adnom,

Ve sonuçlarıyla yaşayan insanların hikayeleri.

és azokról, akik a következményeit viselik.

Yalnızca insanların duyum düzeyine indirgiyorum

én csak átteszem őket az emberi hallástartományba.

RH: İnsanların doğruyu söylemesini istiyoruz

RH: Igen, szeretnénk, ha igazat mondanának.

İnsanların ne dediğine dikkat etmedin,

Nemigen vetted figyelembe, mit mondtak az emberek,

İnsanların pek çoğu sabah haberlerini

Sokan vannak, akik zaklatottan, félelemmel

Bu yöntem insanların daha dürüst

ez erős gazdasági ösztönzés,

Bütün insanların eşit hakları vardır.

- Minden embert ugyanazok a jogok illetik meg.
- Minden embert ugyanazok a jogok illetnek meg.

İnsanların benden nefret etmesini istemiyorum.

Nem akarom, hogy utáljanak az emberek.

Genç insanların İngilizce çalışması önemli.

Fontos, hogy a fiatalok megtanuljanak angolul.

İnsanların ne dediği umurumda değil.

Hol érdekel, mit beszélnek?

Bu insanların gitmesine izin ver.

Hadd menjenek ezek az emberek.

Polis insanların hukuka uymasını bekliyor.

A rendőrség elvárja, hogy az emberek tartsák be a törvényt.

İnsanların beni sevmesi özellikle zordur.

Különösen nehéz az olyan embereknek, mint én.

Buradaki insanların çoğunun elektriği yok.

Itt a legtöbb ember olyan helyen lakik, ahol nincs áram.

Tembel insanların başarma olasılığı yoktur.

Lusta embereknek esélyük sincs, hogy sikeresek legyenek.

İnsanların onu garip bulduklarını biliyorum.

Tudom, hogy különösnek találják az emberek.

Mary insanların onu yargılayacağından korkuyordu.

- Mary félt, hogy az emberek megítélik majd.
- Mary attól félt, hogy az emberek ítélkeznének felette.

Şu insanların şimdi işleri yoktu.

Azoknak az embereknek most nincs munkájuk.

Bilmediğim insanların e-maillerini cevaplamam.

Soha nem válaszolok azoknak az e-mailjeire, akiket nem ismerek.

Başka insanların eşyalarıma dokunmasından hoşlanmam.

Nem szeretem, ha mások fogdossák a dolgaimat.

İnsanların %70'i pembe olanı seçti.

Az emberek 70%-a választotta a rózsaszínt.

Insanların sürdürebilmek adına ciddi çaba gösterdiği

hogy a pozitív kép helyett,

Insanların kendi performansları konusunda kafalarını karıştırır.

mert nem tudják felmérni saját teljesítményüket.

Takside patronculuk oynayabilecek insanların ilgisini çekti.

és így végre, végre, játszhatták a taxiban a nagyfőnököt.

Sanırım bu akşam, insanların bağış toplamayı

Ma este, azt hiszem, jó első lépés,

Insanların gürültücü ve korkutucu olduğunu öğrendim.

hogy az emberek hangosak és félelmetesek.

Insanların tatilde yapabileceği bir şey değil.

félgőzzel nem képzelhető el.

Eğer Dünya insanların yaşadığı tek yerse

és a Föld az egyetlen hely, ahol emberek élnek,

Fakat Venezuela'daki insanların ihtiyacı olan bu

de ezekre van a venezuelaiaknak szükségük,

Insanların anlamlı bir şekilde iletişime geçmeleri,

hogyan segíthetünk az embereknek igazán mélyen kapcsolódni

Yeni kimyalar yaratılır, insanların farkındalığı artar

Itt új életérzés keletkezik, kezdik tudomásul venni a dolgokat az emberek.

Insanların karar vermesini nasıl kolaylaştırabildiğini görebiliyorum.

miként könnyíti meg az emberi döntéshozatalt.

Kendi çevrenizdeki insanların birtakım dış gruplardan

ott található a hiedelem, hogy a csoport, ahova tartozunk,

Insanların çalışmayı sevdiği ortamları yaratmakla kalmayıp

nemcsak olyan környezetet teremthetünk, ahol az emberek szívesen dolgoznak,

Diğer insanların işine burnunu sokmaktan vazgeç.

Hagyd abba, hogy mindig mások dolgaiba ütöd az orrodat.

İnsanların seni böyle kullanmasına izin vermemelisin.

- Nem szabadna hagynod, hogy így kihasználjanak.
- Nem szabadna hagynod magad ennyire kihasználni.

Kolumu bırak! İnsanların bana dokunmasına katlanamıyorum.

Engedd el a karomat! Ki nem állhatom, ha hozzámérnek.

Kaza, bazı insanların hayatlarını mal oldu.

A baleset több ember életét követelte.

Bazı insanların araba sürmesine izin verilmemeli.

Néhény embert nem kellene a kormányhoz engedni.

Tom insanların ona merhamet etmesini istiyor.

Tom azt akarja, hogy az emberek megsajnálják.

Kalp hastalığından muzdarip insanların sayısı artmıştır.

A szívbetegségek száma megemelkedett.

Bu kamyon insanların düşündüğü şeyi taşımıyor.

A kamion nem azt szállít, amire az emberek gondolnak.

Bu köydeki insanların şebeke suyu yok.

A faluban nincs bekötve a víz.

Nefretiniz insanların şahsına değil, yaptıklarına olmalı.

Nem az embereket kellene utálnod, hanem azt, amit tesznek.

Burada insanların çoğu işe trenle gider.

Errefelé sokan vonattal járnak dolgozni.

Tom, insanların onun hakkındaki düşüncelerini önemsemez.

Tamást nem érdekli, hogy mások mit gondolnak róla.

Insanların benim adıma kötü hissetmesini istemiyorum.

nem akarom, hogy az emberek sajnáljanak emiatt.

Tom insanların sigara içtiği yerlerden kaçındı.

- Tom elkerülte a dohányzó-helyeket.
- Tom elkerülte azokat a helyeket, ahol az emberek dohányoztak.

Neden diğer insanların ne düşündüğünü önemsiyorsun?

Miért foglalkozik azzal, hogy mit gondolnak mások?

Yoksul insanların tembel olduğu bir efsanedir.

Mítosz, hogy a szegény emberek lusták.

İnsanların özgür iradeye sahip olduklarını düşünmüyorum.

Szerintem, az embereknek nincs szabad akaratuk.

İnsanların ilk hesaplama aracına abaküs denir.

Az első számolásra használt eszközt abakusznak nevezik.

Bana bu insanların kim olduğunu söyle.

Mondd meg nekem, hogy kik ezek az emberek.

Tom insanların otobüsten inmesine yardım etti.

Tom lesegítette az embereket a buszról.

İnsanların %90'ı ılık tonlu olanı seçti.

Az emberek 90%-a a meleg színűt választotta.

Başka insanların çocuklarının eğitimini önemsemekle işe başlayabiliriz.

Kezdhetjük azzal, hogy mások gyerekeinek az oktatásával törődünk...

Hükûmetlerin diğer insanların da haklarını ellerinden almada

vajon meddig engedik a kormányt elmenni

Uzaktan çalışmanın içine kapanık insanların rüyası sanabilirsiniz.

Azt hihetjük, a távmunka minden introvertált álma:

Bazı insanların anlatmayı tercih ettiği bir öykü

pusztán csak egy sztori, amit egyesek elmeséltek;

Mücadeleyi beyaz olmayan insanların kazanmasını yürekten istiyordum.

és én őszintén a színes bőrűeknek szurkolnék, hogy megnyerjék a meccset.

Belli insanların ve belli toplumların hakları korunurken

egyik szinten sem igazságot szolgáltat,

Insanların öfkelerini yönlendireceği bir kanalın olduğunu hissetmemesi

mert úgy érzik, felháborodásukat nincs hogy kifejezniük,

İnsanların günah keçileri aradıkları bir anla uğraşıyoruz

most bűnbakot keresnek az emberek,

Aynı benim gibi olan insanların dünyasına giriyordum;

Beléptem egy világba, ahol hozzám hasonlók voltak:

Ve insanların da bizi ciddiye almalarını bekliyoruz.

és másoktól is ezt az elismerést várjuk el.

Hepsi ilk olarak insanların akıllarında tasavvur edildi.

mind az emberek fejében megfogant ötlet.

Politik spektrum boyunca insanların aklına yer edecek.

megfertőzi a politikai spektrum minden részében helyet foglalók elméjét.

Yosemite Park'ta da insanların yaptığı genellikle bu.

amit a legtöbb ember a Yosemite-ban épp csinált.

İnsanların denediği, ama başarısız olduklarını başarmak için.

Legyünk sikeresek ott, ahol mások próbálkoztak, de elbuktak.

Bazen insanların ne yaptıklarını anlamak daha kolay,

Néha könnyebb megérteni, hogy mit csinálnak az emberek,

Sağlık sistemine sahip olamamanın sıradan insanların hayatını

hogy a biztonságos és megfizethető sebészeti ellátás hiánya

Bütün şişman insanların diyet yapması gerektiğini düşünüyorum.

Szerintem minden kövér embernek diétáznia kéne.

Sağlıklı insanların da maske kullanıp kullanmamaları gerektiği.

vajon az egészséges embereknek is viselniük kell?

Cennet ve cehennem sadece insanların kalplerinde vardır.

A mennyország és a pokol csak az emberek szívében létezik.

- Sosyalleşmek hoşuma gitmiyor.
- İnsanların arasına karışmaktan hoşlanmıyorum.

Nem szeretem a társaséletet.

Kim olduğumu söylediğimde insanların tepkilerini izlemeyi seviyorum.

Szeretem figyelni az emberek reakcióját, amikor elmondom, hogy ki vagyok.

Tom genellikle insanların isimlerini yanlış telaffuz eder.

Tom gyakran rosszul ejti ki mások nevét.

İnsanların onun hakkında söylediği tek kelimeye inanmıyorum.

- Egy szót sem hiszek abból, amit róla mondanak.
- Egyetlen szót sem hiszek el abból, amit az emberek róla állítanak.