Translation of "Içine" in Hungarian

0.005 sec.

Examples of using "Içine" in a sentence and their hungarian translations:

Laboratuvarımda, insanların içine

Laboromban azt szerettük volna megtudni,

Diz içine girebiliriz.

ezzel remélhetőleg bejutunk a térdbe.

Bunun içine girmeyelim.

Ebbe ne menjünk bele.

Suyun içine düştüm.

Beleestem a vízbe.

Tom çalıların içine atladı.

Tom beugrott a bokrok közé.

Neden gözlerimin içine bakmıyorsun?

Miért nem nézel a szemembe?

Tom tabutun içine baktı.

Tom belenézett a koporsóba.

Denizaltı suyun içine daldı.

- Lemerült a tengeralattjáró.
- A tengerslattjáró a víz alá merült.

Tom kuyunun içine düştü.

Tom beleesett a kútba.

Peki, bir de içine bakalım.

Pillantsunk bele, rendben?

Gözlerimizle içine sızamadığımız bir dünyadır.

Ezt a világot a szemünk nem tudja áthatolni.

Şu an eklem içine giriyoruz.

Bejutunk az ízületbe.

Oğullarım bu seçimin içine gömülmüştü.

Ez a választás betört a fiaim életébe.

Olduğum gibi yerin içine gireceğim

Úgy temetnek el, ahogy vagyok,

O, çamaşırları leğenin içine koydu.

A ruhákat betette a fürdőkádba.

Küresel ekonomi durgunluk içine düştü.

A világgazdaság válságba zuhant.

Kutuyu açtım ve içine baktım.

Kinyitottam a dobozt és belenéztem.

Yeni teknoloji sayesinde... ...karanlığın içine bakabiliyoruz.

Az új technológia segítségével most mi is betekinthetünk a feketeségbe.

...sekiz gözüyle manzarayı iyice içine çeker.

nyolc szemével felszívja a helyszín minden adatát.

Bazı komşularımı da işin içine katacağım,

Bevonok majd pár szomszédot,

Saygı, önündeki kişinin gözünün içine bakmaktır,

Vagy annyi, hogy ránézünk arra, aki előttünk áll,

İri ve parlak gözlerinin içine baktım

Belenéztem nagy, csillogó szemeibe.

Tom suyun içine bir şeyler koydu.

A vízbe tett valamit Tomi.

Ellerimi tut ve gözlerimin içine bak.

Fogd meg a kezem, és nézz a szemembe!

Elimi tut ve gözlerimin içine bak.

Fogd meg a kezem, és nézz a szemembe!

Patlayıcılar bir çöp kutusunun içine saklanmıştı.

Egy kukában robbanóanyagot rejtettek el.

- Japonya'nın saldırısı Amerika'yı savaşın içine çekmişti.
- Japonya'nın saldırısı Amerika Birleşik Devletleri'ni savaşın içine çekmişti.

A japán támadás vitte bele Amerikát a háborúba.

- Adım neden çembere alınmış?
- İsmim neden yuvarlak içine alındı?
- Adım neden daire içine alınmış?

Miért van bekarikázva a nevem?

Uzaktan çalışmanın içine kapanık insanların rüyası sanabilirsiniz.

Azt hihetjük, a távmunka minden introvertált álma:

Birinin elini sıktığında, onun gözlerinin içine bakmalısın.

Amikor kezet rázol valakivel, nézz a szemébe.

Çadırın içine yiyecek getirmeyin. Bu, hayvanları çekecektir.

Ne vigyetek semmilyen ételt a sátorba, mert odacsalogatja az állatokat!

Ve onu koyun derisi veya kağıdın içine sardılar,

és beburkolták madzaggal, birkabőrrel vagy papírral.

Ve beyinlerinin içine bakıyoruz, işte burada gördüğünüz şey bu.

és megnézhetjük, milyen az agyuk, ezt láthatják itt.

Elbette, dişi yaban arısının yumurtalarını incir çiçeğinin içine bırakması,

Hogyne válhatna a fügéből,

Ama artık, yeni teknoloji sayesinde bu karanlığın içine bakabiliyoruz.

De most, új technológiával, betekinthetünk a sötétbe...

Tom buzdolabının içine uzandı ve bir şişe bira çıkardı.

Tom benyúlt a hűtőbe, és elővett egy üveg sört.

Biz bir pasta yaptık ve içine haşhaş tohumu koyduk.

Süteményt készítettünk, a belsejébe pedig mákot tettünk.

- Yüzüme karşı yalan mı söylüyorsun?
- Gözümün içine baka baka yalan mı söylüyorsun?

Egyenesen az arcomba hazudsz?

Ben küçük bir parça çedar peyniri kırdım ve onu ekşi krema içine daldırdım.

Letörtem egy darab cheddar sajtot és belemártottam a tejfölbe.

- Yaşlı adam içine kapanmıştı.
- Yaşlı adam insanlardan uzaktı.
- Yaşlı adam insanlarla iç içe değildi.

Az öregember visszavonultan élt.