Translation of "Yerini" in German

0.005 sec.

Examples of using "Yerini" in a sentence and their german translations:

Tom'un yerini al.

Nimm Toms Platz.

Onların yerini belirledik.

Wir haben sie gefunden.

Efsaneleri arasındaki yerini sağlamıştır

Militärgeschichte.

Dünyanın birçok yerini görmedi.

Er hat nicht viel von der Welt gesehen.

Annesinin yerini kim alacak?

Wer wird den Platz seiner Mutter einnehmen?

Onun yerini kim alabilir?

Wer könnte seinen Platz einnehmen?

Ben babamın yerini alacağım.

Ich werde den Platz meines Vaters einnehmen.

Kasabanın her yerini biliyorum.

Ich kenne jeden Winkel der Stadt.

Bisikletlerin yerini arabalar aldı.

Autos haben die Fahrräder verdrängt.

Kimse senin yerini alamaz.

Niemand kann dich ersetzen.

Ben onun yerini alacağım.

Ich werde seinen Platz einnehmen.

Onun yerini tespit ettik.

Wir haben sie gefunden.

Tom Mary'nin yerini alacak.

Tom wird an Marias Stelle treten.

Adalet daima yerini bulmaz.

Gerechtigkeit siegt nicht immer.

Televizyon radyonun yerini aldı.

Das Fernsehen hat das Radio ersetzt.

Aile üyelerine yemeğin yerini gösteriyor.

Es weist anderen Familienmitgliedern den Weg zur Mahlzeit.

Makinelerin insanların yerini alması imkansızdır.

Es ist unmöglich, Menschen durch Maschinen zu ersetzen.

Olay yerini detaylı olarak tanımladı.

Sie beschrieb die Szene im Detail.

Onlardan hiçbiri Mary'nin yerini tutamıyor.

Keiner von ihnen kann Maria das Wasser reichen.

Nasıl, yeni yerini beğeniyor musun?

Wie gefällt dir dein neues Zuhause?

Ben Tom'un yerini alıyor olacağım.

Ich werde Toms Platz einnehmen.

Tom'un gizli saklanma yerini buldum.

Ich fand Toms geheimes Versteck.

Hiç kimse Tom'un yerini alamaz.

- Niemand kann Tom ersetzen.
- Tom ist unersetzlich.

Tom'un yerini almak zor olacak.

Tom wird schwer zu ersetzen sein.

Yolcu vagonlarının yerini otomobiller aldı.

- Automobile ersetzten Fuhrwerke.
- Automobile haben Fuhrwerke ersetzt.

Dünya'nın her yerini görmek isterim.

Ich würde gern jeden Ort auf Erden besuchen.

çabukluk arayışımızda uygunluk kalitenin yerini almış.

und Komfort geht über Qualität bei unserem Streben nach Schnelligkeit.

Polis olay yerini kordon altına aldı.

Die Polizei sperrte den Tatort ab.

Tom'un yerini tespit ettin, değil mi?

Du hast Tom ausfindig gemacht? Ist das so?

Onlar düğünün zamanını ve yerini belirlediler.

Sie setzen Ort und Zeit der Hochzeit fest.

Ben zaten onun yerini almak istiyordum.

- Ich wollte es sowieso ersetzen.
- Ich wollte sie sowieso ersetzen.
- Ich wollte ihn sowieso ersetzen.

Emi özürlü bir adama yerini verdi.

Emi überließ ihren Sitz einem behinderten Mann.

Tom kaptan olarak John'un yerini aldı.

Tom hat Johannes als Mannschaftsführer abgelöst.

Duygusal kalbin sembolizmi bugün hâlâ yerini koruyor.

Das Symbol des emotionalen Herzens gilt noch heutzutage.

...günler uzar ve karanlık yerini aydınlığa bırakır.

Die Tage werden länger, und Dunkelheit weicht dem Licht.

Gelemediği takdirde, onun yerini almak zorunda kalacaksınız.

Du wirst ihn vertreten müssen, falls er nicht kommen kann.

Onların saklanma yerini bulmak bir hafta sürdü.

Es dauerte eine Woche, ihr Versteck zu finden.

Orta Amerika'da, ormanların yerini sığır çiftlikleri alıyor.

In Mittelamerika werden Wälder durch Rinderfarmen ersetzt.

Bir İngilizce öğretmeni olarak onun yerini alamam.

- Ich kann sie nicht als Englischlehrer ersetzen.
- Ich kann sie nicht als Englischlehrerin ersetzen.

Bu alet insan kalbinin yerini tutar mı?

Kann dieses Gerät ein menschliches Herz ersetzen?

Yerel kahvehane dükkanının yerini bir Starbucks aldı.

Die örtliche Kaffeestube wurde durch ein Starbucks ersetzt.

Onların saklanma yerini saptamak bir haftamızı aldı.

Wir brauchten eine Woche, um ihr Versteck zu finden.

Karibu ultraviyole ışınlarını kullanarak kurtların yerini saptayabilir.

Karibus können mit ihrem ultravioletten Sehvermögen Wölfe ausmachen.

...Meksika uzun dilli yarasası çiçeklerin yerini tespit eder.

...peilen mexikanische Blütenfledermäuse die Blüten an.

Böylece avının yerini ölümcül bir nokta atışıyla belirliyor.

...den Abstand zur Beute mit tödlicher Genauigkeit.

Parlak yıldızlar ile takımyıldızlarının. Böylece nokta atışıyla yerini bulur.

...der hellen Sterne und Konstellationen. So findet er punktgenau seinen Weg.

Tamam, şimdi halatı alalım. Sonra şu şeyin yerini belirlemeye çalışacağız.

Noch das Seil einholen. Dann suchen wir dieses Ding.

Ve şaşırtıcı bir şekilde, birbiri ardına devasa bir salonun yerini keşfettiler.

Und zu ihrer großen Überraschung entdeckten sie die Stelle einer riesigen Halle nach der anderen.

- Dumanlı trenler elektrikli trenlerle değiştirildi.
- Buharlı trenlerin yerini elektrikli trenler aldı.

Dampflokomotiven wurden durch elektrische Züge ersetzt.

- Gelecekte birçok işçiler robotlarla değiştirilecekler.
- Gelecekte, birçok işçinin yerini robotlar alacak.

In der Zukunft wird man viele Arbeiter durch Roboter ersetzen.

Milyonlarcasının arasından tek bir feromon molekülünü tespit edebiliyor. Zikzak çizerek dişinin yerini daha iyi belirliyor.

dass sie ein Pheromon-Molekül unter Millionen erkennen können. Zickzackflug hilft ihm, ihre Position zu bestimmen.

Daha sonra 1809'da Soult, Kral Joseph'in baş askeri danışmanı olarak Mareşal Jourdan'ın yerini aldı

Später im Jahr 1809 ersetzte Soult Marschall Jourdan als Chef-Militärberater von König Joseph

Yüksek tavanlı ve büyük odaları olan bir bina onun yerini alan renksiz ofis bloklarından daha az pratik olabilir, ama genellikle çevresi ile iyi uyum sağlar.

Ein Gebäude mit hohen Decken und riesigen Räumen mag weniger praktisch sein als der farblose Büroblock, der es ersetzt, aber dafür fügt es sich oft gut in seine Umgebung ein.