Translation of "Paraları" in German

0.007 sec.

Examples of using "Paraları" in a sentence and their german translations:

- Tom paraları aldı.
- Tom bozuk paraları topladı.

Tom hob die Münzen auf.

Onların paraları yok.

Sie haben kein Geld.

Onların yeterli paraları yoktu.

Sie hatten nicht genug Geld.

Tom eski paraları toplar.

Tom sammelt alte Münzen.

Tatile verecek paraları yok.

Die können sich keinen Urlaub leisten.

çatır çatır paraları saysak diyen?

Unzählige Münzen sagen?

Konser biletlerini alacak paraları yoktu.

- Sie hatten kein Geld, um sich davon Konzerttickets zu kaufen.
- Sie hatten kein Geld, um sich Eintrittskarten für das Konzert zu kaufen.

O eski paraları nereden aldın?

Woher hast du diese alten Münzen?

Tom eski bozuk paraları topladı.

Tom sammelte alte Münzen.

Yakında Yunan bankalarının paraları tükenebilir.

Die griechischen Banken werden möglicherweise bald kein Geld mehr haben.

Çoğu öğrencilerin çok paraları yok.

Die meisten Studenten haben nicht viel Geld.

- O, bu eski paraları bana verdi.
- Bana bu eskimiş madeni paraları verdi.

- Sie gab mir diese alten Münzen.
- Sie hat mir diese alten Münzen geschenkt.

Kızım neredeyse topladığı tüm paraları kaybetti.

Meine Tochter hat fast alle Münzen, die sie gesammelt hatte, verloren.

Bu eski madeni paraları ondan aldım.

Ich habe diese alten Münzen von ihr bekommen.

- Tatili karşılayamazlar.
- Tatile verecek paraları yok.

Die können sich keinen Urlaub leisten.

önceki bilim fuarları ödüllerimden gelen paraları kullandım.

mit dem Geld der Auszeichnung der letzten Wissenschaftsmesse.

Tom bana altın paraları nereye sakladığını söyledi.

- Tom hat mir gesagt, wo du die Goldmünzen versteckt hast.
- Tom hat mir gesagt, wo ihr die Goldmünzen versteckt habt.
- Tom hat mir gesagt, wo Sie die Goldmünzen versteckt haben.

Çaldığım bütün paraları geri vermeye karar verdim.

- Ich habe mich entschieden, das ganze Geld, welches ich gestohlen habe, zurückzugeben.
- Ich habe mich entschlossen, all das Geld, das ich klaute, zurückzugeben.

Onun bir sürü eski madeni paraları olduğu söyleniyor.

Man sagt, er habe viele alte Münzen.

Bu otomat sadece yüz yen'lik madeni paraları alıyor.

- Dieser Automat nimmt nur Hundertyenstücke an.
- Dieser Automat nimmt nur 100-Yen-Münzen an.

Bu otomat 500 yenlik madeni paraları kabul etmeyecek.

Dieser Automat nimmt keine 500-Yen-Stücke an.

Tom kanepenin arkasına düşmüş olan bozuk paraları topladı.

Tom hob die Münzen auf, die hinter das Sofa gefallen waren.

Tom gizli altın paraları aramak için döşeme tahtalarını kaldırdı.

Tom stemmte die Bodendielen hoch und suchte nach den versteckten Goldmünzen.

- Tom'un paraları çabucak suyunu çekti.
- Tom kısa sürede parasız kaldı.

Tom ging schnell das Geld aus.

Reklam, insanları ihtiyacı olmayan şeylere, sahip olmadıkları paraları harcamaya ikna etme sanatıdır.

Werbung ist die Kunst, Leute zu überzeugen, Geld auszugeben, das sie nicht haben, für etwas, das sie nicht brauchen.