Translation of "Alacak" in Spanish

0.014 sec.

Examples of using "Alacak" in a sentence and their spanish translations:

Saatler alacak.

Llevará horas.

Ekmek alacak mısın?

¿Va a tomar pan?

Bu yıllar alacak.

Esto va a llevar años.

Onu alacak mısın?

¿Vas a comprar eso?

Duş alacak zaman yoktu,

No tuve tiempo para darme una ducha,

Yeni bir bisiklet alacak.

Él va a comprar una bicicleta nueva.

Bilet alacak param yoktu.

No tenía dinero para comprar la entrada.

Otobüs bizi nereden alacak?

¿Dónde nos recogerá el autobús?

Annesinin yerini kim alacak?

¿Quién reemplazará a su madre?

Almanca öğrenmem zaman alacak.

Me tomará un tiempo aprender alemán.

Sözlüğü alacak param yok.

No tengo dinero con el cual comprar el diccionario.

Arabayı satın alacak mısınız?

¿Va a comprar el coche?

Yaklaşık bir saat alacak.

Va a tomar alrededor de una hora.

O çok zaman alacak.

Eso va a tomar mucho tiempo.

Sanırım bu zaman alacak.

Pienso que llevará tiempo.

Tom, Mary'yi havaalanından alacak.

Tom recogerá a Mary en el aeropuerto.

Geçmek bilmeyen izleri ele alacak.

o algo que está en contra de las mujeres.

Otobüs bizi saat kaçta alacak?

¿A qué hora nos recogerá el autobús?

Yarışı kim kazanırsa ödülü alacak.

- Quien sea que gane la carrera, recibirá el premio.
- Quienquiera que gane la carrera obtendrá el premio.

Gelecek seçimlerde işini geri alacak.

Él tendrá su empleo de vuelta para las próximas elecciones.

O, rüşvet alacak son adamdır.

Es el último hombre que acepta un soborno.

Onu alacak kadar zengin değilim.

No soy tan rico como para comprar eso.

Ondan tavsiye alacak kadar akıllıydı.

Él era lo suficientemente listo para oír su consejo.

O arabayı satın alacak mısın?

- ¿Vas a comprar ese coche?
- ¿Vas a comprar ese auto?

Kızım yeni mobilya satın alacak.

Mi hija va a comprar muebles nuevos.

Buna alışmak biraz zaman alacak.

Va a tomar un poco de tiempo acostumbrarse.

Kasiyer, yüz franklık banknotu alacak.

El cajero recibirá el billete de cien francos.

Bu gece birini alacak mısın?

¿Vas a levantarte a alguien esta noche?

Tüm katılımcılar bir tişört alacak.

- Todos los participantes recibirán una remera.
- Todos los participantes van a recibir una remera.

O otomobili satın alacak mısınız?

¿Van a comprar ese automóvil?

Sözlüğü alacak kadar param yok.

No tengo suficiente dinero para comprar el diccionario.

Yiyeceği alacak olan sen misin?

¿Tú vas a comprar la comida?

Açıklamak çok fazla zaman alacak.

Llevaría demasiado tiempo explicarlo.

Yapay zekâ rutin işlerimizi bizlerden alacak

Las IAs asumirán los trabajos rutinarios

Ve yetkiler gelip evinden alacak onları

Y los poderes vendrán y se los llevarán de casa

Öğrenciler bu İngilizce kurslarından birini alacak.

Los estudiantes tomarán uno de estos cursos de inglés.

O gelecek hafta İngilizce eğitimi alacak.

Él va a estudiar inglés la semana que viene.

O, rüşvet alacak bir adam değildir.

Él no es un hombre que se deje sobornar.

Tom okuldan sonra çocukları gelip alacak.

Tom recogerá a los niños después de la escuela.

Tüm koloni mutant DNA'yı miras alacak.

Toda la colonia heredará el DNA mutante.

Oturmak isteyebilirsin. Bu biraz zaman alacak.

Tal vez quieras sentarte. Esto va a tardar un rato.

Tom yeni bir bilgisayar satın alacak.

Tom va a comprar una computadora nueva.

İstasyona taksiyle gitmek 20 dakikamı alacak.

Tardo veinte minutos en ir en taxi a la estación.

Bir araba alacak kadar param var.

Tengo suficiente dinero para comprar un auto.

Sanırım Japonya'ya dönmek uzun zaman alacak.

Supongo que pasará mucho tiempo antes de que pueda volver a Japón.

Evimi boyaman ne kadar zamanını alacak?

¿Cuánto tiempo te llevará pintar mi casa?

O İngilizce konuşan birini işe alacak.

Él contratará a alguien que hable inglés.

Soğuk algınlığımı atlatmak uzun zamanımı alacak.

Me costará mucho tiempo recuperarme de mi resfriado.

Ben onun yerini alacak birini aradım.

Yo busqué a alguien que la sustituyera.

Peruk takmaya alışmak biraz zaman alacak.

Llevará un tiempo acostumbrarse a llevar una peluca.

Araba istiyorum, ama alacak param yok.

Quiero un coche, pero no tengo dinero para comprármelo.

Otobüsle gitmek çok zaman alacak mı sence?

- ¿Crees que en bus nos demoremos?
- ¿Crees que nos demoraremos en bus?

En iyi halde ortalama bir not alacak.

Él obtendrá una calificación promedio a lo sumo.

O, gelecek hafta yeni bir bisiklet alacak.

Él se va a comprar una bicicleta nueva la próxima semana.

En uygun çözümü bulmak biraz zaman alacak.

Encontrar una solución óptima demorará un tiempo.

Düzenli olarak kıyafetler alacak kadar para kazanmıyorum.

No gano dinero suficiente para comprar pilchas regularmente.

Öyleyse, onu alacak mısın yoksa almayacak mısın?

- Entonces, ¿lo comprarás o no?
- Entonces, ¿vas a comprar eso o no?

O garaj iki otomobil alacak yere sahip.

Aquel garaje tiene plazas para dos coches.

Böylesine pahalı bir bisikleti alacak kadar delisin.

Estás loco por comprar una bicicleta tan cara.

- Emi İngilizce eğitimi alacak.
- Emi İngilizce çalışacak.

Emi va a aprender inglés.

Tom önümüzdeki hafta birkaç gün izin alacak.

- Tom se tomará un par de días la próxima semana.
- Tom se cogerá unos días la próxima semana.

Ama geri dönüp su almak çok zaman alacak.

pero tomará tiempo volver a buscar agua.

Etkili bir şekilde hedef alacak kombine tedaviler geliştiriyoruz.

que logren atacar de manera efectiva el crecimiento tumoral y la metástasis.

Keşke o arabayı satın alacak yeterli param olsa.

Desearía tener suficiente dinero como para comprar un auto.

Salon 1.000'den fazla kişiyi alacak kadar büyüktü.

La sala era tan grande como para contener a más de 1,000 personas.

Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı.

Él apenas tenía dinero suficiente para comprar pan y leche.

Yapmak istediğim her şeyi yapmak uzun zamanımı alacak.

Me tomará un largo tiempo hacer todas las cosas que quiero hacer.

Tom üniversite derecesiyle daha iyi bir iş alacak.

Con un grado universitario, Tom conseguirá un mejor empleo.

Tom'un bir fincan kahve alacak parası bile yoktu.

Tom ni siquiera tenía suficiente dinero para comprar una taza de café.

O kitabı okumayı bitirmem uzun bir zaman alacak.

Me va a llevar mucho tiempo acabar de leerme ese libro.

Bu bizim üç, en fazla dört haftamızı alacak.

Esto nos tomará tres, a lo sumo, cuatro semanas.

Tom gelecek hafta yeni bir araba satın alacak.

Tom se va a comprar un auto nuevo el próximo fin de semana.

Biraz zaman alacak, ama sonunda Tom tekrar yürüyebilecek.

Llevará algún tiempo, pero eventualmente Tom podrá caminar nuevamente.

Bütün çatının karını kürekle temizlemek biraz zaman alacak.

Me tomará algún tiempo quitar con la pala toda la nieve del tejado.

Her şeyi dikkate alacak olursak, sonuç umduğumdan daha iyi.

Considerándolo todo, el resultado es mejor de lo que esperaba.

Tom anneler günü için muhtemelen annesine biraz çiçek alacak.

Tom probablemente le regale flores a su madre para el Día de las Madres.

Onun kendisine yeni bir araba satın alacak parası yok.

No tiene dinero para comprarse un coche nuevo.

- Kendi kararlarımı verebilecek yaştayım.
- Kendi kararlarımı alacak kadar büyüdüm.

Soy bastante mayor para tomar mis propias decisiones.

Tom istediği evi satın alacak kadar yeterli paraya sahip.

Tom tiene el dinero suficiente para comprar la casa que quiere.

Yeni bir traktör almak için yeterli paramızın olması biraz zaman alacak.

Nos llevará algo de tiempo reunir el suficiente dinero para comprar un tractor nuevo.

- Yiyecek almak için hiçbir yer yoktu.
- Yemek alacak bir yer yoktu.

No había ningún lugar para comprar comida.

Karın iki metre altında kalmış bir leşin kokusunu alacak kadar. Volverinlere çok nadir rastlanır.

lo bastante sensible para olfatear un cadáver a dos metros bajo la nieve. Es raro ver a un glotón.

- O iki araba satın almak için yeterince zengin.
- O iki araba alacak kadar zengin.

Él es bastante rico para comprar dos coches.

- Kullanılmış bir araba almayı göze alamam.
- İkinci el araba almaya param yetmez.
- İkinci el araba alacak param yok.

- No me alcanza comprar un coche usado.
- No me puedo permitir comprarme un coche de segunda mano.