Translation of "Okuması" in German

0.003 sec.

Examples of using "Okuması" in a sentence and their german translations:

Bu metni okuması zor.

- Dieser Text ist schwer lesbar.
- Dieser Text ist schwer zu lesen.

İşte annenizin okuması için bir kitap.

Hier ist ein Buch für deine Mutter.

Bu kitap bana okuması zor göründü.

Ich fand es schwierig, das Buch zu lesen.

Bu, çocukların okuması için iyi bir kitaptır.

- Dies ist ein gutes Buch, für Kinder lesenswert.
- Das ist ein gutes Kinderbuch.

Bu kitap çocukların okuması için yeterince kolay.

Das Buch ist einfach genug, dass es auch Kinder lesen können.

Bu kitap onların okuması için yeterince kolay.

Dieses Buch ist für sie leicht genug zu lesen.

- Bu kitap kolay okunur.
- Bu kitabı okuması kolaydır.

- Dieses Buch ist leicht zu lesen.
- Dieses Buch liest sich leicht.

Tom, elyazın çok iyi değil fakat okuması kolay.

Tom, deine Handschrift ist nicht sehr gut, aber sie ist leicht zu lesen.

Çocukların okuması için hiç iyi kitaplarınız var mı?

Haben Sie gute Bücher für Kinder?

Bu İngilizce kitabı okuması benim için çok zor.

- Dieses englische Buch ist mir zu schwierig.
- Dieses englische Buch ist mir zu schwer zu lesen.

Tom Mary'nin okuması için ilginç bir kitap çıkardı.

Tom wählte Maria ein interessantes Buch zum Lesen aus.

Tom'un el yazısı çok iyi değil ama okuması kolay.

Toms Handschrift ist nicht sehr gut, aber sie ist leicht zu lesen.

Bu masal yedi yaşındaki bir çocuğun okuması için yeterince kolaydır.

Dieses Märchen ist für ein siebenjähriges Kind leicht zu lesen.

- Tom okuma-yazma bilmiyor.
- Tom okuryazar değil.
- Tom'un okuması yazması yok.
- Tom elifi görse mertek sanır.

Tom ist Analphabet.

- Tom okuma-yazma bilmiyor.
- Tom cahil.
- Tom okuryazar değil.
- Tom'un okuması yazması yok.
- Tom elifi görse mertek sanır.

Tom ist Analphabet.

Jocelyn Bell 1943 yılında Kuzey İrlanda'da doğdu. Babası okumayı seven bir mimardı. Jocelyn sık sık babasının kitaplarını ödünç alırdı. Onun okuması sayesinde, Jocelyn astronomi ilgilenmeye başladı.

Jocelyn Bell wurde 1943 in Nordirland geboren. Ihr Vater war ein Architekt, der sehr gerne las. Jocelyn lieh sich oft die Bücher ihres Vaters, und diese Lektüre bewirkte es, dass sie anfing, sich für Astronomie zu interessieren.