Translation of "Odasına" in German

0.020 sec.

Examples of using "Odasına" in a sentence and their german translations:

- Odasına girdi.
- O, odasına girdi.

Er betrat ihr Zimmer.

- O, kendini odasına kapattı.
- Kendini odasına kapattı.
- Odasına kapandı.

Sie hat sich in ihr Zimmer eingeschlossen.

Alice odasına koştu.

Elke huschte in ihr Zimmer.

O, odasına koştu.

Er rannte ins Zimmer.

O, odasına girdi.

Sie betrat ihr Zimmer.

Tom odasına bakındı.

Tom sah sich in seinem Zimmer um.

Oturma odasına git.

Geh ins Besuchszimmer.

Tom'un odasına girdim.

Ich ging in Toms Zimmer.

- Küçük çocukların odasına gitmeliyim.
- Küçük çocukların odasına gitmem gerekiyor.
- Küçük çocukların odasına gitmek zorundayım.

Ich muss mal für kleine Jungen.

Onu operasyon odasına götür.

Bring sie zum OP.

Onu odasına kadar izledim.

Ich folgte ihm in sein Zimmer.

Tom oturma odasına döndü.

Tom kehrte ins Wohnzimmer zurück.

Tom giyinme odasına gitti.

Tom ging in sein Ankleidezimmer.

Tom odasına geri koştu.

Tom lief zurück auf sein Zimmer.

O ağlayarak odasına koştu.

Sie lief weinend in ihr Zimmer.

Sürahiyi yemek odasına götür.

Bring die Kanne ins Esszimmer.

Tom konferans odasına gitti.

- Tom ist ins Sitzungszimmer gegangen.
- Tom ging ins Sitzungszimmer.

Tom kendini odasına kapadı.

Tom schloss sich in sein Zimmer ein.

- Ben yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.
- Yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.

Ich habe aus Versehen das Zimmer von jemand anderem betreten.

Mola odasına top çukuru koyma

doch kein Kugelbad im Pausenraum aufzustellen.

Bu sandalyeyi toplantı odasına götür.

- Bringe diesen Stuhl ins Sitzungszimmer!
- Bringen Sie diesen Stuhl ins Sitzungszimmer!

Bu sandalye toplantı odasına ait.

Dieser Stuhl gehört ins Sitzungszimmer.

Tom Mary'nin yatak odasına yürüdü.

Tom ging in Marias Schlafzimmer.

Tom odasına doğru gözden kayboldu.

Tom verschwand in sein Zimmer.

Tom yatak odasına geri döndü.

- Tom kehrte in sein Schafzimmer zurück.
- Tom ging wieder in sein Schlafzimmer.

Tom misafirleri oturma odasına götürdü.

Tom führte die Gäste ins Wohnzimmer.

Tom Mary'ye odasına gitmesini söyledi.

Tom hieß Maria, auf ihr Zimmer zu gehen.

Elbisesini değiştirmek için odasına gitti.

Sie ging in ihr Zimmer, um sich umzuziehen.

Tom isteksizce yatak odasına döndü.

Tom kehrte unwillig in sein Schlafzimmer zurück.

Tom, bitişik yatak odasına baktı.

- Tom warf einen Blick in das anliegende Schlafzimmer.
- Tom sah in das anliegende Schlafzimmer.

Mary hızla odasına geri döndü.

Maria eilte zurück auf ihr Zimmer.

Akşam yemeğinden sonra odasına çekildi.

- Nach dem Abendbrot zog er sich in sein Zimmer zurück.
- Nach dem Abendessen zog er sich in sein Zimmer zurück.

Tom tekrar oturma odasına gitti.

Tom ging wieder ins Wohnzimmer.

Bu kapı çalışma odasına götürür.

Diese Tür führt ins Arbeitszimmer.

Tom kendini yatak odasına kapadı.

- Tom hat sich in seinem Schlafzimmer eingeschlossen.
- Tom schloss sich in seinem Schlafzimmer ein.

Tom Mary'nin odasına girdiğini duymadı.

- Tom hörte nicht, wie Maria ins Zimmer kam.
- Tom hörte Maria nicht ins Zimmer kommen.

Tom'u yukarıdaki yatak odasına taşıdım.

Ich trug Tom nach oben in sein Schlafzimmer.

Tom doğrudan kendi odasına gitti.

Tom ging geradewegs auf sein Zimmer.

Okul müdürü Tom'u odasına çağırdı.

Der Schuldirektor ließ Tom in sein Arbeitszimmer kommen.

O üst kata yatak odasına gitti.

Sie ging hinauf in ihr Schlafzimmer.

Bütün şirket ziyaretçilerini toplantı odasına alıyoruz.

Wir führen alle Firmenbesucher zum Sitzungszimmer.

Bu sandalyeyi toplantı odasına geri götür.

- Bringe diesen Stuhl zurück ins Sitzungszimmer!
- Bringen Sie diesen Stuhl zurück ins Sitzungszimmer!
- Bringe diesen Stuhl ins Sitzungszimmer zurück!

Toplantı odasına birkaç şişe su götür.

- Bringe ein paar Flaschen Wasser ins Sitzungszimmer!
- Bringe einige Wasserflaschen ins Sitzungszimmer!
- Bringen Sie ein paar Flaschen Wasser ins Sitzungszimmer!

O şeyi bir hastane odasına getiremezsin.

Du kannst das Zeug nicht in ein Krankenhauszimmer bringen.

O, odasına döndüğünde elmas yüzük gitmişti.

Als sie in ihr Zimmer zurückkehrte, war der Diamantring weg.

Tom odasına geri gitti ve uzandı.

Tom ging zurück in sein Zimmer und legte sich hin.

Mary maymuncuk kullanarak Tom'un odasına girdi.

Maria brach mit einem Dietrich in Toms Zimmer ein.

Mary odasına yürüdü ve kapıyı kapattı.

- Maria ging in ihr Zimmer und machte die Tür zu.
- Maria ging auf ihr Zimmer und machte die Tür zu.

Tom odasına gitti ve kapıyı kapattı.

Tom ging in sein Zimmer und schlug die Tür zu.

Tom Mary'nin odasına giden kapıyı çaldı.

Tom klopfte an Marias Zimmertür.

Tom üst kata yatak odasına gitti.

Tom ging hinauf in sein Schlafzimmer.

Tom odasına girdi ve kapıyı kapattı.

Tom ging in sein Zimmer und machte die Tür zu.

Ne toplantı odasına bir hamam böceği getirdi?

Wie kam eine Schabe in ein Sitzungszimmer?

Babam bir garajı bir çalışma odasına dönüştürdü.

Mein Vater baute die Garage in ein Arbeitszimmer um.

Tom odasına döndü ve ve kapıyı kapattı.

Tom ging auf sein Zimmer und schloss die Tür.

Tom tekerlekli sandalyeyi Mary'nin odasına doğru itti.

Tom schob den Rollstuhl in Marias Zimmer.

Kız kardeşini ağlattığı için Tom odasına gönderildi.

Tom wurde auf sein Zimmer geschickt, weil er seine Schwester zum Weinen gebracht hatte.

Tom akşam yemeğinden sonra yatak odasına çekildi.

Tom zog sich nach dem Abendessen auf sein Zimmer zurück.

Meryem akşam yemeğinden sonra yatak odasına çekildi.

Maria zog sich nach dem Abendessen auf ihr Zimmer zurück.

Mary bir bornoz giyerek oturma odasına geldi.

- Maria kam im Bademantel ins Wohnzimmer.
- Maria kam, mit einem Bademantel bekleidet, ins Wohnzimmer.

Tom eve varır varmaz doğruca odasına gitti.

Tom ging direkt in sein Zimmer, sobald er nach Hause kam.

Tom odasına gitti ve yatağının üstüne oturdu.

Tom ging auf sein Zimmer und setzte sich auf sein Bett.

Bu mezar odasına yılda iki dafa güneş girsin

zwei Sonnen pro Jahr in diese Grabkammer

O yatak odasından ayrıldı ve oturma odasına girdi.

Er verließ das Schlafzimmer und betrat das Wohnzimmer.

Bir otel odasına dünya kadar para vermek istemiyorum.

Ich will keinen Wucherpreis für ein Hotelzimmer bezahlen.

Onun odasına girdiğimde onu bir kitap okurken buldum.

- Als ich sein Zimmer betrat, las er gerade ein Buch.
- Als ich in sein Zimmer ging, traf ich ihn in einem Buch lesend an.

Mary oturma odasına girdiğinde, Tom spor sayfasını okuyordu.

Thomas las gerade den Sportteil, als Maria das Wohnzimmer betrat.

Tom ellerinde iki içkiyle oturma odasına doğru yürüdü.

Tom ging mit zwei vollen Gläsern in der Hand ins Wohnzimmer.

Tom herhangi bir pantolon giymeden oturma odasına girdi.

Tom kam ohne Hose ins Wohnzimmer.

Tom yalnız olmak istediğini söyledi ve sonra odasına gitti.

Tom sagte, er wolle allein sein, und ging dann hoch auf sein Zimmer.

Evin içinden hızla odasına fırladı ve arkasından kapıyı kapattı.

Sie schoss durch das Haus in ihr Zimmer und schloss hinter sich die Tür.

Küçük erkek kardeşim anadan doğma vaziyette oturma odasına koştu.

Mein kleiner Bruder rannte splitternackt durchs Wohnzimmer.

- Müdür seni odasında görmek istiyor.
- Müdür seni odasına çağırıyor.

- Der Direktor möchte dich in seinem Büro sprechen.
- Der Direktor möchte Sie in seinem Büro sprechen.
- Der Direktor möchte euch in seinem Büro sprechen.

Dün bavulumu bagaj odasına koydum ama şimdi kayıp gibi görünüyor.

Ich habe meinen Koffer gestern in den Gepäckraum gestellt, aber jetzt scheint er weg zu sein.

Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.

Er schließt sich oft im Arbeitszimmer ein und schreibt solche Sachen.

Tom yalnız olmak istediğini söyledi ve sonra üst kata odasına gitti.

Tom sagte, er wolle allein sein, und ging dann nach oben in sein Schlafzimmer.

Tom Mary'nin yolunu bloke etti ve onun odasına girmesine izin vermedi.

Tom stellte sich Maria in den Weg und ließ sie nicht ins Zimmer.

Mary kendini yatak odasına kilitledi ve yaklaşık bir saat boyunca ağladı.

Maria schloss sich in ihrem Schlafzimmer ein und weinte fast eine Stunde lang.

- Tom kendisini odasında kilitledi ve ağladı.
- Tom kendisini odasına kilitledi ve ağladı.

Tom schloss sich in seinem Zimmer ein und weinte.