Translation of "Zorundayım" in Chinese

0.007 sec.

Examples of using "Zorundayım" in a sentence and their chinese translations:

Kazanmak zorundayım.

我必须赢。

Dövüşmek zorundayım.

我得奋斗。

Aileme bakmak zorundayım.

我們要照顧我們的父母。

Eve gitmek zorundayım.

我该回家了。

Yatmaya gitmek zorundayım.

我该去睡觉了。

Gömleğimi ütülemek zorundayım.

我必須熨我的襯衫。

Evimi satmak zorundayım.

我得卖我的房子。

Borcumu ödemek zorundayım.

我必须偿还债务。

Matematik çalışmak zorundayım.

我需要学习数学。

Onu boyamak zorundayım.

我必須把它漆上油漆。

Bankaya gitmek zorundayım.

我必须到银行去。

Üzgünüm, gitmek zorundayım.

不好意思,我必須要走了。

Hayır demek zorundayım.

我必须拒绝。

Bunu söylemek zorundayım.

我得说这事。

Dişçiyle görüşmek zorundayım.

我要去看看牙醫了。

Gerçekten gitmek zorundayım.

我真的得走了。

Dinle, koşmak zorundayım.

听着,我要跑了。

Onu durdurmak zorundayım.

我得阻止她。

Onu bulmak zorundayım.

我得找到他。

İlaç almak zorundayım.

我必须吃药。

Şimdi gitmek zorundayım.

我得走了。

İşe gitmek zorundayım.

我得去工作了。

Hastaneye gitmek zorundayım.

我需要去醫院。

Boston'a dönmek zorundayım.

我要回到波斯頓。

- Tuvalete gitmek zorundayım.
- Banyoya gitmem gerekiyor.
- Tuvaleti kullanmak zorundayım.

我要去廁所。

Niçin onu yapmak zorundayım.

我为什么一定要那么做?

Maalesef şimdi gitmek zorundayım.

恐怕我现在得走了。

Eh, artık gitmek zorundayım.

- 我得走了。
- 我現在必須離開。

Sınava tekrar katılmak zorundayım.

我必須再考一次試。

Ben evde kalmak zorundayım.

我得留在家。

Ben alışverişe gitmek zorundayım.

我必須去買東西。

Çok şey yapmak zorundayım.

我有很多東西要做。

Ertelemeye son vermek zorundayım.

我不能再拖延了。

Mary'yi müdürle tanıştırmak zorundayım.

我要向經理介紹一下Mary。

İş kıyafelerimi giymek zorundayım.

我得换工服了。

Neden okula gitmek zorundayım?

为什么我应该去学校?

Seni terk etmek zorundayım.

我必须离开你。

Sizleri kıskandığımı söylemek zorundayım.

我不得不說我羨慕你們。

Onlardan birini seçmek zorundayım.

我必須在兩者中選擇。

Yarın alışverişe gitmek zorundayım.

明天我得购物。

Sizinle hemen konuşmak zorundayım.

我必须马上和你说话。

Noel hediyeleri almak zorundayım.

我必须要买圣诞礼物了。

Kar yağmasına rağmen gitmek zorundayım.

虽然正在下雪,但是我也非去不可。

Yarın bir tane almak zorundayım.

我明天必须买一个。

Kısmi zamanlı iş bulmak zorundayım.

我必須找一份兼職工作。

- Tuvalete gitmeliyim.
- Tuvaleti kullanmak zorundayım.

- 我要上厕所。
- 我要去方便一下。
- 我要去廁所。

Ben ofise geri dönmek zorundayım.

我必须回办公室。

Sana bir şey sormak zorundayım.

我得问你点事。

Ben buzdolabını tamir etmek zorundayım.

我要修冰箱。

Bugün akşam yemeği pişirmek zorundayım.

我今天要准备晚饭。

Hava güneşliyken çamaşır yıkamak zorundayım.

趁还有太阳的时候,我该洗衣服。

Bütün gün yatakta kalmak zorundayım.

我不得不一整天都待在床上。

- Şimdi gitmek zorundayım.
- Şimdi gitmeliyim.

我現在必須離開。

Bugün giriş sınavına girmek zorundayım.

我今天要參加入學試。

- Yatmaya gitmek zorundayım.
- Uyumam lazım.

我该去睡觉了。

Yarın oldukça erken kalkmak zorundayım.

我明天得早起。

Tom'a iyi geceler demek zorundayım.

我必须跟汤姆说晚安。

Neden onlara yardım etmek zorundayım?

我為什麼應該幫助他們?

Üzgünüm ama gerçekten gitmek zorundayım.

我很抱歉,但我必須走了。

Yarın bir test yaptırmak zorundayım.

明天我必須參加考試。

Affedersiniz, bir sonraki durakta inmek zorundayım.

对不起,我要在下一站下。

Kitabı Cumartesiden önce geri vermek zorundayım.

我必须在礼拜六之前把书还回去。

Bir hafta içinde eve dönmek zorundayım.

我得要在一週內回家。

Bu öğleden sonra dişçiye gitmek zorundayım.

我今天下午要看牙醫。

Bugün kitabı kütüphaneye geri götürmek zorundayım.

我今天必須把書還給圖書館。

Bugün bir huzurevinde şarkı söylemek zorundayım.

我们今天得去养老院唱歌。

İşimden dolayı her zaman kravat takmak zorundayım.

- 因為我這份工作的緣故,我總是要打領帶。
- 因為這份工作的關係,我總是要打領帶。

- Seni buradan çıkarmak zorundayım.
- Seni buradan çıkarmalıyız.

我們必須把你带走。

- Uyumam lazım.
- Ben yatmaya gitmeliyim.
- Yatmak zorundayım.

- 我该去睡觉了。
- 我该上床了。

Alışverişe gitmek zorundayım. Bir saat içinde döneceğim.

我该去买东西了,我一小时后回来。

- Horladığımı kabul etmek zorundayım.
- Horladığımı kabul etmeliyim.

我必須承認我打呼。

Şu an, bu odayı arkadaşımla paylaşmak zorundayım.

眼下我不得不和我朋友同住这间房间。

Bu arada sana bir şey söylemek zorundayım.

我得順便給你講件事。

Aklıma gelmişken sana bir şey söylemek zorundayım.

我得順便給你講件事。

Evet. Ben onu yarına kadar okumak zorundayım.

是的。我明天必须读完。

Şimdi kapatmak zorundayım. Biri telefonu kullanmak için bekliyor.

我要掛線了。有人正在等著用電話。

Her halukarda, bu işi yarına kadar bitirmek zorundayım.

無論如何我一定要在明天前完成這工作。

- Anneme yardım etmek zorundayım.
- Anneme yardım etmem gerekiyor.

我必須幫忙我母親。

- Hastaneye gitmek zorundayım.
- Hastaneye gitmem gerekiyor.
- Hastaneye gitmeliyim.

我得去医院。

Kişisel bilgisayar satın almak için para kazanmak zorundayım.

必須要賺錢才能買一台個人計算機。

Toplantıya ya sen ya da ben katılmak zorundayım.

你和我其中一個要出席這次的會議。

Ben genellikle yaklaşık on birde yatmaya gitmek zorundayım.

我通常約十一點鐘上床睡覺。

Şemsiyemi parkta bir yerde kaybettim. Bir tane satın almak zorundayım.

我的雨傘遺失在公園裡某個地方。我必須再買一把。

- Bu ay giderlerimi azaltmam gerekiyor.
- Bu ay masraflarımı azaltmak zorundayım.
- Bu ay harcamalarımı azaltmak zorundayım.
- Bu ay harcamalarımı kısmam gerekiyor.
- Bu ay harcamalarımı düşürmem gerekiyor.

我这个月要减少开支。

"Tatlım, yatağa gel." "Hayır, henüz değil. Hala Tatoeba'daki bazı cümleleri çevirmek zorundayım."

"親愛的, 上床吧。" "不, 還不行。我在Tatoeba上還必須翻譯一些句子。"

Çok üzgünüm. Toplantı tarihini kişisel nedenlerle 6 Mart olarak değiştirmenizi rica etmek zorundayım..

真的很對不起,因為一些私人的理由,我想請你把見面日期改為三月六日。

- Ben, ne pahasına olursa olsun ona yardım etmeliyim.
- Ne pahasına olursa olsun ona yardım etmek zorundayım.

我必须不惜一切代价帮助她。