Translation of "Kalmamıştı" in German

0.003 sec.

Examples of using "Kalmamıştı" in a sentence and their german translations:

Buzdolabında hiçbir şey kalmamıştı.

Im Kühlschrank war nichts übrig.

Neredeyse hiç para kalmamıştı.

Es war kaum noch Geld übrig.

Onların hiç parası kalmamıştı.

- Sie hatten kein Geld übrig.
- Sie hatten kein Geld mehr.

Tom'un hiç parası kalmamıştı.

Tom hatte kein Geld mehr.

Yorgunluktan artık yürümeye hâli kalmamıştı.

Er war zu müde, weiter zu gehen.

Tom'un yiyecek bir şeyi kalmamıştı.

Tom hatte nichts mehr zu essen.

Tom'un içecek bir şeyi kalmamıştı.

Tom hatte nichts mehr zu trinken.

- Tom bitkindi.
- Tom yorgun düşmüştü.
- Tom bitap düşmüştü.
- Tom'un pestili çıkmıştı.
- Tom'un takati kalmamıştı.
- Tom'un dermanı kalmamıştı.

Tom war erschöpft.

O bir dilim pasta istedi, ama hiçbiri kalmamıştı.

- Sie wollte ein Stück Kuchen, aber es gab keinen mehr.
- Sie wollte ein Stück Kuchen, aber es war keiner mehr übrig.

- Buzdolabında hiçbir şey kalmadı.
- Buzdolabında hiçbir şey kalmamıştı.

Im Kühlschrank blieb nichts über.

Aralarında davalık durum kalmamıştı fakat mahkeme bitmiyordu bir türlü

Es gab keinen Fall zwischen ihnen, aber das Gericht endete nie

Bir hastasına cinsiyet, ırk veya etnik kökenini sormak zorunda kalmamıştı.

einen Patienten nach Geschlecht, Rasse oder Ethnie fragen müssen.

- Bundan sonra artık onun hiç parası yoktu.
- Ondan sonra artık onun hiç parası kalmamıştı.

Danach hatte er kein Geld mehr bei sich.

- O, kendi gölgesinden başka bir şey değildi.
- Eski hâlinden eser kalmamıştı.
- İyice çaptan düşmüştü.
- Eski halinin yerinde yeller esiyordu.

Er war nur noch ein Schatten seiner selbst.