Translation of "Içecek" in English

0.015 sec.

Examples of using "Içecek" in a sentence and their english translations:

İçecek suyumuz yoktu.

We had no water to drink.

Evde içecek kalmamış.

There's nothing left to drink at home.

İçecek bir şey istiyorum.

- I'd like something to drink.
- I would like something to drink.
- I would like to drink something.

Diğer içecek çeşitlerinden hoşlanmıyorum.

I don't like other kinds of drinks.

Bu içecek çok lezzetlidir.

This drink is very delicious.

Sana içecek alabilir miyim?

Can I get you a drink?

İçki içecek kadar yaşlıyım.

I'm old enough to drink.

İçecek bir şey kalmadı.

There's nothing left to drink.

İçecek bir şey almalıyız.

We should get something to drink.

İçecek çok şeyin vardı.

You've had too much to drink.

İçecek bir şey alacağım.

I'm going to get something to drink.

Bize birkaç içecek alacağım.

I'll get us a couple of drinks.

Bize bir içecek alacağım.

I'm going to get us a drink.

İçecek bir şey al.

Have something to drink.

İçecek çok şeyim vardı.

- I've had too much to drink.
- I drank too much.

İçecek bir şey istemiyorum.

I don't want anything to drink.

Sana bir içecek ısmarlayacağım.

I'll buy you a drink.

İçecek çok şeyimiz vardı.

We had a lot to drink.

O biraz süt içecek.

She's going to drink some milk.

İçecek bir şeyin kalmadı.

You've run out of things to drink.

Onlar meyveli içecek içtiler.

They drank smoothies.

İçecek bir şey kullanabilirim.

I could use something to drink.

En sevdiğin içecek hangisidir?

What's your favorite drink?

Yabancılardan içecek kabul etmeyin.

Don't accept drinks from strangers.

İçecek hiçbir şeyim yoktu.

I didn't have anything to drink.

İçecek bir şey getir.

Bring something to drink.

Tom'un içecek suyu yoktu.

Tom had no water to drink.

İçecek bir şeyler alalım.

Let's have something to drink.

O kırmızı şarap içecek.

She will drink red wine.

Sen onu içecek misin?

Are you going to drink that?

Gerçekten onu içecek misin?

Are you really going to drink that?

İçecek hiçbir şey yoktu.

There was nothing to drink.

İçecek bir şey yok.

There's nothing to drink.

İçecek bir şey alalım.

Let's get something to drink.

İçecek bir şeyim yoktu.

I haven't had anything to drink.

- Kendime içecek bir şey döktüm.
- Kendime içecek bir şey doldurdum.

I poured myself something to drink.

İçecek bir şey alabilir miyim?

May I have something to drink?

İçecek bir şey ister misiniz?

Would you care for something to drink?

Lütfen bana bir içecek verin.

Give me a drink, please.

Soğuk bir içecek için ölüyorum.

- I'm dying for a cold drink.
- I am dying for a cold drink.

Ona içecek bir şey verildi.

He is given to drink.

İçecek bir şeye ihtiyacı var.

He needs something to drink.

İçecek başka bir şeyi yoktu.

She had nothing else to drink.

O, içecek bir şey istedi.

She begged for something to drink.

Benden içecek bir şey istediler.

They asked me for something to drink.

Neden içecek bir şey almıyorsun?

Why don't you get something to drink?

İçecek bir şey isteyebileceğini düşündüm.

- I thought you might want something to drink.
- I thought that you might want something to drink.

Bana içecek bir şey getir.

Get me something to drink.

İçecek bir şeye ne dersin?

How about something to drink?

Sana içecek bir şey alacağım.

I'll get you something to drink.

Sana içecek bir şey sunabilirim.

- Can I offer you something to drink?
- I can offer you something to drink.
- Can I offer you anything to drink?
- Can I interest you in a drink?

İçecek başka hiçbir şey yok.

- There's nothing more to drink.
- There's nothing else to drink.

Sana bir içecek satın almalıyım.

I should buy you a drink.

En çok içtiğim içecek kahvedir.

The drink I drink the most is coffee.

Bana içecek bir şey ver.

Give me something to drink.

İçecek bir şeyiniz var mı?

Do you have any drinks?

Sana içecek bir şeyler alacağım.

I'm going to get you something to drink.

Sana içecek bir şey vereyim.

Let me give you something to drink.

Keşke içecek bir şeyim olsa.

I wish I had something to drink.

Tom içecek bir şey istiyordu.

Tom wanted something to drink.

Tom Mary'ye bir içecek getirdi.

Tom brought Mary a drink.

Tom'un içecek çok şeyi var.

Tom has had too much to drink.

Lütfen stadyuma alkollü içecek getirmeyin.

Please don't bring alcoholic beverages into the stadium.

Tom'un içecek çok suyu yoktu.

Tom didn't have much water to drink.

İçecek bir şey istemiyor musun?

Don't you want something to drink?

Tom konuklarına biraz içecek getirdi.

Tom brought his guests some drinks.

Tom'a içecek bir şey ver.

Give Tom something to drink.

Tom'a içecek bir şey al.

Get Tom something to drink.

Buyur, içecek bir şey al.

Here, have a drink.

Sıcak içecek bişey alabilir miyim?

Can I please have something hot to drink?

Bize içecek bir şey ver.

Give us something to drink.

Onlara içecek bir şey ver.

Give them something to drink.

Ona içecek bir şey ver.

Give him something to drink.

Bize içecek bir şey al.

Get us something to drink.

Onlara içecek bir şey al.

Get them something to drink.

Ona içecek bir şey al.

Get him something to drink.

Tom Mary'ye birkaç içecek aldı.

- Tom bought Mary a few drinks.
- Tom bought a few drinks for Mary.

O, gece yarısında şampanya içecek.

He will drink the champagne at midnight.

İçecek soğuk bir şey alalım.

Let's get something cold to drink.

Sana içecek bir şey alayım.

Let me get you something to drink.

Bütün gece yiyip içecek misin?

Will you be eating and drinking all night?

Tom içecek çok şey aldı.

Tom has had a lot to drink.