Translation of "Görebiliyorum" in German

Çalıştığını görebiliyorum.

Ich sehe, du arbeitest gerade.

Dumanı görebiliyorum.

Ich kann Rauch sehen.

Dağın tepesini görebiliyorum.

Ich kann die Bergspitze sehen.

Aynada kendimi görebiliyorum.

Ich kann mich im Spiegel sehen.

Hafta sonunu görebiliyorum.

Ich kann das Wochenende schon sehen.

Sonunu görebiliyorum. Neredeyse vardık.

Ich kann das Ende sehen. Wir haben es fast geschafft.

Altımızda bir orman görebiliyorum.

Ich kann unter uns den Wald sehen.

Tüm kalpleri canlandırırken görebiliyorum.

mit dem Vertrauen, das aus seinen Blicken hervorging.

Bunu senin gözlerinde görebiliyorum.

- Ich sehe es in deinen Augen.
- Ich kann es in euren Augen sehen.
- Das sehe ich in Ihren Augen.

Uzakta bir gemi görebiliyorum.

Ich kann ein Schiff in der Ferne sehen.

En azından seni görebiliyorum.

Ich kann dich zumindest sehen.

- Onu anlayabiliyorum.
- Onu görebiliyorum.

- Ich weiß.
- Ich verstehe.
- Verstanden.
- Ich weiß das, auch ohne nachzufragen.

- Ben ışığı görebiliyorum.
- Anlayabiliyorum.

Ich kann das Licht sehen.

Onu görebiliyorum, orada kollarını sallıyor.

Ich sehe ihn. Er winkt mit den Armen.

Senin ne demek istediğini görebiliyorum.

Ich verstehe, was du meinst.

Onun elini bunun içinde görebiliyorum.

Darin erkenne ich seine Handschrift.

Ben çok geniş bir alanı görebiliyorum

Ich kann eine sehr große Fläche sehen

Bazı insanların caddeyi yürüyerek geçtiğini görebiliyorum.

Ich kann einige Leute über die Straße gehen sehen.

Senin üzgün ​​olduğunu görebiliyorum. Sorun nedir?

Ich sehe, dass du verärgert bist. Was ist los?

Ben onu görebiliyorum ama o beni göremiyor.

Ich kann ihn sehen, aber er kann mich nicht sehen.

İyi bir ruh hali içinde olduğunu görebiliyorum.

Ich stelle fest, dass du guter Laune bist.

Arabada bir kadın ve iki köpek görebiliyorum.

Ich sehe eine Frau und zwei Hunde in dem Wagen.

- Gözlüğüm olmadan neredeyse hiç doğru dürüst göremiyorum.
- Gözlüğüm olmadan güçlükle görebiliyorum.

- Ohne meine Brille kann ich praktisch nicht sehen.
- Ohne meine Brille kann ich fast nichts erkennen.

- Ve bazen seni görebilmek için gözlerimi kapatıyorum.
- Ve bazen gözlerimi kapatıyorum böylece seni görebiliyorum.

Und manchmal schließe ich meine Augen, damit ich dich sehen kann.