Translation of "Biliyorsunuz" in German

0.005 sec.

Examples of using "Biliyorsunuz" in a sentence and their german translations:

Yani biliyorsunuz değil mi? Anlatmayacağım. Biliyorsunuz!

Also weißt du? Ich werde es nicht erzählen. Wissen Sie!

Bunu hepiniz biliyorsunuz.

Das wissen Sie alle.

Ama gerçekliği biliyorsunuz...

aber die Realität schon --

Gretel'i nasıl biliyorsunuz?

Woher kennst du Gretel?

Biliyorsunuz bu kişisel.

Wisst ihr, das ist ziemlich persönlich,

biliyorsunuz virüsü laboratuvarda yaptılar

Sie wissen, dass sie den Virus im Labor gemacht haben

Bunu nasıl biliyorsunuz, Tom?

Woher weißt du das, Tom?

Tatoeba hakkında ne biliyorsunuz?

Was weißt du über Tatoeba?

Fakat siz bunu zaten biliyorsunuz.

Aber das wissen Sie schon.

Özel güçlerimizin neler olduğunu biliyorsunuz.

Sie wissen, was Ihre Superkräfte sind.

Tom'un Mary'den hoşlanmadığını nasıl biliyorsunuz?

Woher weißt du, dass Tom Maria nicht leiden mag?

Ona sahip olmadığımı nasıl biliyorsunuz?

Wie weißt du, dass ich es nicht habe?

Benim hakkımda her şeyi biliyorsunuz.

Ihr wisst alles über mich.

Ne zaman durulacağını nereden biliyorsunuz?

Woher weißt du, wann du aufhören musst?

Onun adını biliyorsunuz, değil mi?

Ihr wisst doch, wie er heißt, oder?

- Kim olduğumu biliyorsun.
- Kim olduğumu biliyorsunuz.

- Du weißt, wer ich bin.
- Sie wissen, wer ich bin.
- Ihr wisst, wer ich bin.

- Ne yapacağını biliyorsun.
- Ne yapacağınızı biliyorsunuz.

Du weißt, was zu tun ist.

Hastanın hasta numarası yapmadığını nasıl biliyorsunuz?

Woher weißt du, dass der Patient die Krankheit nicht simuliert?

- Haklı olduğumu biliyorsun.
- Haklı olduğumu biliyorsunuz.

Sie wissen, dass ich recht habe.

Tom'un kim olduğunu biliyorsunuz, değil mi?

Du weißt, wer Tom ist, oder?

Mary'nin erkek arkadaşı hakkında ne biliyorsunuz?

Was weißt du über Marys Freund?

- Adını biliyorsunuz, öyle değil mi?
- Onun adını biliyorsunuz, değil mi?
- Onun adını biliyorsun, değil mi?

- Du weißt doch, wie er heißt, oder?
- Ihr wisst doch, wie er heißt, oder?
- Sie wissen doch, wie er heißt, oder?

Biliyorsunuz ki, bireyler arasında değişiklik bile gösterecek.

Sie werden sogar bei jeder Person selbst variieren.

Fakat eğer bisiklet sürebiliyorsanız yanıtları zaten biliyorsunuz.

Aber wenn Sie Radfahren können, kennen Sie die Antworten,

Biliyorsunuz Android'i,hepimiz biliyoruz.İşte o da Google'ın.

Sie kennen Android, wir alle wissen, das ist Google.

- Orada olmak isterim, biliyorsun.
- Orada olmak isterim, biliyorsunuz.

Ich möchte dort sein, verstehst du?

- Almanya hakkında ne biliyorsun?
- Almanya hakkında ne biliyorsunuz?

- Was weißt du über Deutschland?
- Was wisst ihr über Deutschland?
- Was wissen Sie über Deutschland?

Sanırım siz o nedeni benden daha iyi biliyorsunuz.

Ich glaube, Sie kennen den Grund dafür besser als ich.

- Fransızca biliyorsun, değil mi?
- Fransızca biliyorsunuz, değil mi?

Du kannst Französisch, oder?

- Artık her şeyi biliyorsun.
- Artık her şeyi biliyorsunuz.

Jetzt weißt du alles.

Doğrusu çok şey biliyorsunuz ama onları öğretmede iyi değilsiniz.

Du hast zwar viele Kenntnisse, aber anderen diese beizubringen liegt dir nicht.

çünkü biliyorsunuz, bu soru günlük hayatımızda insanların bize sorduğu sorulardır,

weil das oft die Frage an uns ist,

- Elbette bunun mantıksız olduğunu biliyorsun.
- Elbette bunun mantıksız olduğunu biliyorsunuz.

Du weißt doch, dass es egal ist.

- Tom'u sevmediğimi biliyorsun.
- Biliyorsun ki Tom'dan hoşlanmıyorum.
- Biliyorsunuz, Tom'u sevmem.

Du weißt, dass ich Tom nicht mag.

- Onun nasıl meydana geldiğini gayet iyi biliyorsun.
- Onun nasıl meydana geldiğini gayet iyi biliyorsunuz.

- Du weißt sehr gut, wie es geschah.
- Sie wissen sehr gut, wie es geschehen ist.

- Yumurtaları sevmediğimi biliyorsun.
- Yumurta sevmediğimi bilirsin.
- Yumurta sevmediğimi biliyorsun.
- Yumurta sevmediğimi bilirsiniz.
- Yumurta sevmediğimi biliyorsunuz.

Du weißt, dass ich Eier nicht mag.

Ama biliyorsunuz, tüm bu cümleleri toplamak ve kendimiz için saklamak hazin olacaktır. Ki Tatoeba'nın açık olmasının nedeni budur. Bizim kaynak kodumuz açıktır. Bizim bilgimiz açıktır.

Aber es wäre doch schade, all diese Sätze zu sammeln, um sie dann nur für uns zu behalten. Denn es gibt so viel, was man damit machen kann. Darum ist Tatoeba offen. Unser Quellcode ist offen. Unsere Daten sind offen.