Translation of "Avrupa" in German

0.008 sec.

Examples of using "Avrupa" in a sentence and their german translations:

Avrupa ülkeleri...

Die europäischen Länder...

Avrupa krizde.

Europa ist in einer Krise.

Avrupa etrafında dolaştım.

- Ich reiste durch ganz Europa.
- Ich reiste kreuz und quer durch Europa.

Avrupa bir kıtadır.

Europa ist ein Kontinent.

Tom,Avrupa ile Avrupa Birliği arasındaki farkı bilmiyor.

Tom kennt nicht den Unterschied zwischen Europa und der Europäischen Union.

İspanya bir Avrupa ülkesidir.

Spanien ist ein europäisches Land.

Avrupa düşündüğümden daha tehlikeli.

- Europa ist gefährlicher, als ich dachte.
- Es ist in Europa gefährlicher, als ich dachte.

Avrupa, ruhunu kaybetti mi?

Hat Europa seine Seele verloren?

Avrupa bir ülke değil.

Europa ist kein Land.

Yunanistan bir Avrupa ülkesidir.

Griechenland ist ein europäisches Land.

1917'de Avrupa savaştaydı.

1917 herrschte in Europa Krieg.

Favori Avrupa kentin hangisidir?

Welche Stadt in Europa gefällt dir am besten?

Almanya, Avrupa ekonomisinin motorudur.

Deutschland ist die Lokomotive der europäischen Wirtschaft.

Avrupa ötesinde, savaş tüm dünyaya yayılıyor okyanuslar ve geniş Avrupa kolonileri.

Jenseits von Europa tobt der Krieg auf der Welt Ozeane und in fernen europäischen Kolonien.

Avrupa küresel tarımda dominant halde.

Europa dominiert die globale Landwirtschaft.

Onlar Avrupa sanatının seçkin şaheserleridirler.

Es sind große Meisterwerke der europäischen Kunst.

Şehrin bir Avrupa havası var.

Die Stadt hat eine europäische Atmosphäre.

Litvanya Avrupa Birliği'nin bir üyesidir.

- Litauen ist ein Mitglied der Europäischen Union.
- Litauen ist Mitglied der Europäischen Union.

Liechtenstein bir Avrupa ülkesi midir?

Ist Liechtenstein ein europäisches Land?

Ermenistan, Avrupa Birliği üyesi mi?

Gehört Armenien zur Europäischen Union?

Avusturya ,Avrupa Birliği'nin bir üyesidir.

Österreich ist Mitglied der Europäischen Union.

Avrupa, Rusya'nın gazı olmadan yapamaz.

- Europa ist auf russisches Gas angewiesen.
- Europa kann auf Gas aus Russland nicht verzichten.

2015 Avrupa Oyunları Bakü'de yapıldı.

Die Europaspiele 2015 fanden in Baku statt.

Avrupa projesiyle ne yanlış gitti?

Was ist schiefgelaufen beim europäischen Projekt?

İngiltere, Avrupa Birliği'ni terk ediyor.

Großbritannien verlässt die Europäische Union.

Peki ya Avrupa? Avrupa ölümle boğuşuyor. Çünkü bizler bu virüsü yeterince ciddiye almadık.

Was ist mit Europa? Europa ringt mit dem Tod. Weil wir diesen Virus nicht ernst genug genommen haben.

Avrupa artık bir ABD kolonisi oluyor.

Europa wird zur amerikanischen Kolonie.

Avrupa tarihinin çalkantılı bir döneminden geliyor .

als "dunkles Zeitalter" bekannt ist.

çoğunluğu Avrupa Birliği tarafından finanse edildi.

das größtenteils von der Europäischen Union finanziert wurde.

Avrupa birliğinde kedilerin pençesini sökmek yasaktır.

- Die Entkrallung von Katzen ist in der Europäischen Union verboten.
- Es ist in der Europäischen Union verboten, Katzen die Krallen zu amputieren.

Şirketin 12 Avrupa ülkesinde şubesi bulunmaktadır.

Die Firma hat Niederlassungen in 12 europäischen Ländern.

Rosetta, Avrupa Uzay Ajansı tarafından yapılmıştır.

„Rosetta“ wurde von der Europäischen Weltraumorganisation gebaut.

Esas branşım orta çağ Avrupa tarihidir.

Mein Hauptfach ist europäische Geschichte des Mittelalters.

Bu, Avrupa hakkında özlediğim şeylerden birisi.

Das zählt zu den Dingen, die ich aus Europa vermisse.

Ortak bir Avrupa kimliği mümkün mü?

Ist eine gemeinsame europäische Identität möglich?

Avrupa çapında, insanlar paralarını bankalardan çektiler.

In ganz Europa nahmen Menschen ihr Geld von den Banken.

Tom şimdiden tüm Avrupa başkentlerine gitti.

Tom war schon in allen europäischen Hauptstädten.

Ülkemin Avrupa Birliği üyesi olmasını istemiyorum.

Ich will nicht, dass mein Land Mitglied der Europäischen Union wird.

- Bir Avrupa haritası edinmek için nereye gidebilirim?
- Bir Avrupa haritası almak için nereye gidebilirim?

- Wo bekomme ich eine Europakarte?
- Wo kann ich eine Karte von Europa kriegen?

Esperanto şimdi, Avrupa Birliği'nin resmî dili olmalı!

Esperanto, Amtssprache der Europäischen Union, jetzt!

Avrupa Birliği'nin dil politikası hakkındaki görüşün nedir?

Was ist Ihre Meinung zur Sprachenpolitik der Europäischen Union?

"Brexit" İngiltere'nin Avrupa Birliğinden çekilmesi anlamına gelir.

Der Terminus „Brexit“ bezeichnet den Rückzug Großbritanniens aus der Europäischen Union.

Londra Avrupa Birliği'nde kalmak için oy kullandı.

London votierte dafür, in der Europäischen Union zu bleiben.

Başkan Jefferson Avrupa ile ticaret yasağını emretti.

Präsident Jefferson befahl ein Handelsverbot mit Europa.

Arkadaşlarıyla on günlük bir Avrupa gezisine çıktı.

Sie machte mir ihren Freunden eine zehntägige Europareise.

Amerikan şehirleri, Avrupa şehirleri kadar yoğun değildir.

Amerikanische Städte sind nicht so dicht besiedelt wie europäische.

Afrika'nın birçok kısmı Avrupa ülkeleri tarafından sömürgeleştirildi.

Weite Teile Afrikas wurden von europäischen Ländern kolonisiert.

Avrupa'daki bazı ülkeler, Avrupa Birliği'nin bir parçası değildirler.

Einige europäische Länder gehören nicht zur Europäischen Union.

1342 seli orta Avrupa tarihinin en büyük seliydi.

Die Flut von 1342 gilt als die größte Überschwemmung in der Geschichte Mitteleuropas.

- Haber Avrupa genelinde yayıldı.
- Haber tüm Avrupa'yı dolaştı.

Die Nachricht verbreitete sich in ganz Europa.

İngiltere Avrupa Birliğini terk etmek için oy kullandı.

Großbritannien hat für den Austritt aus der Europäische Union gestimmt.

Kanada, Avrupa Birliği ile bir ticaret anlaşması imzaladı.

Kanada hat ein Handelsabkommen mit der Europäischen Union unterzeichnet.

Napolyon ta Ural Dağları'na kadar tek bir Avrupa istiyordu.

Napoleon wollte Europa bis zum Ural ausdehnen.

Avrupa da Amerika da o kadar virüs belası varken

Zwar gibt es in Europa und Amerika so viele Viren

Modern bir eleştiri, bu çarpıtmanın, güney yarımkürede Avrupa hakimiyetinin

Eine neuzeitliche Kritik ist, dass diese Verfälschung die imperialistische Haltung der

O, Avrupa arabalarının Amerikan arabalarından daha iyi olduğunu düşünüyor.

Sie glaubt, dass europäische Wagen besser seien als amerikanische.

Tom Amerikan filmlerini seviyor ama Mary Avrupa filmlerini sever.

Tom sieht gerne amerikanische Filme, Maria dagegen europäische.

İngiltere'nin Avrupa Birliğini terk etmek için oy kullandığına inanamıyorum.

Ich kann es nicht glauben, dass Großbritannien für den Austritt aus der Europäischen Union gestimmt hat.

İngiltere Almanya'dan sonra, Avrupa Birliği'nin ikinci en büyük ekonomisidir.

Großbritannien ist nach Deutschland die zweitgrößte Volkswirtschaft der Europäischen Union.

Polonya, 1 Mayıs 2004'ten beri Avrupa Birliği üyesidir.

Seit dem ersten Mai 2004 ist Polen Mitglied der Europäischen Union.

Avrupa dillerinde, Latince ve Yunancadan alınma birçok kelime vardır.

In den europäischen Sprachen gibt es viele Lehnwörter aus dem Lateinischen und Griechischen.

2011'de Dünya Sağlık Örgütü, yalnızca üye Batı Avrupa devletlerinde

Die WHO schätzte 2011,

Avrupa en kanlılara tanıklık etmek üzereydi Napolyon Savaşları günü savaşı.

Europa sollte nun den blutigsten Tag der napoleonischen Kriege sehen.

Almanlar, Avrupa Birliği ve onun kurumlarına büyük bir bağlılık gösteriyor.

Die Deutschen zeigen ein enormes Engagement für die Europäische Union und deren Institutionen.

"Esperanto: Avrupa veya Asya dili" denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.

In seinem Aufsatz "Esperanto - eine europäische oder asiatische Sprache" hat Claude Piron die Ähnlichkeiten zwischen Esperanto und dem Chinesischen aufgezeigt, und so die Auffassung, Esperanto sei rein eurozentrisch, widerlegt.

Yaklaşık üç yüzyıldır Avrupa, ölüme karşı tavırları onlara tehlikeli bir üstünlük

Fast drei Jahrhunderte lang war Europa von skandinavischen Kriegern terrorisiert worden, deren

Rusya, Avrupa Birliği ve ABD; birbirlerini Ukrayna'nın iç işlerine müdahale etmekle suçluyorlar.

Russland, die Europäische Union und die USA beschuldigen einander, sich in die inneren Angelegenheiten der Ukraine einzumischen.

1 Temmuz 2013 tarihinde, Hırvatça, Avrupa Birliği'nin yirmi dördüncü resmi dili oldu.

- Seit dem ersten Juli 2013 ist Kroatisch die vierundzwanzigste Amtssprache der Europäischen Union.
- Am 1. Juli 2013 wurde Kroatisch die 24. Amtssprache der Europäischen Union.

Amerikan haber Irene Kasırgası'nın Avrupa kadar büyük olduğunu bildiriyor, bu biraz abartıdır.

Die amerikanischen Nachrichten berichten, dass Hurrikan Irene so groß wie Europa ist, was eine leichte Übertreibung darstellt.

Krizden sonra Amerika Birleşik Devletleri ekonomisi Avrupa ekonomisine göre çok daha hızlı toparlandı.

Die Wirtschaft der Vereinigten Staaten erholte sich nach der Krise viel rascher als jene Europas.

Mantık ve sağduyu Rusya, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletlerinin birlikte hareket etmesini öneriyor.

Die Logik und der gesunde Menschenverstand legen nahe, dass Russland, die Europäische Union und die Vereinigten Staaten gemeinsam handeln müssen.

Avrupa Birliği'nin en yoksul ülkesi, Amerika Birleşik Devletlerindeki en yoksul eyaletten daha mı yoksuldur?

Ist das ärmste Land der Europäischen Union ärmer als der ärmste Bundesstaat der Vereinigten Staaten?

Avrupa Birliği'nin en zengin ülkesi, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en zengin eyaletten daha mı zengindir?

Ist das reichste Land der Europäischen Union reicher als der reichste Bundesstaat der Vereinigten Staaten?

Roma döneminden sonra Romanesk tarzının ilk mimarları bu tarzı tüm Avrupa 'da uygulamaya başladı.

Nach dem Ende der Römerzeit war die romanische Architektur der erste Kunststil, der überall in Europa angewendet wurde.

Avrupa Birliği Fransız-Alman düşmanlığı üzerinde yükselmek için bir arzunun bir sonucu olarak oluşturuldu.

Die Europäische Union entstand aus dem Wunsche heraus, über die deutsch-französische Feindschaft hinauszuwachsen.

Göç ile ilgili kaygı Büyük Britanya'nın Avrupa birliğinden ayrılmak için oy verme nedenlerinden biridir.

Angst vor Immigration ist einer der Gründe, warum Großbritannien dafür votiert hat, die Europäische Union zu verlassen.

Günümüzde Avrupa ülkelerinin çoğunluğu sosyal demokratlar tarafından yönetilir ama aşırı sağda gözle görülür bir yükseliş var.

Im Augenblick haben die Mehrzahl der europäischen Länder sozialdemokratische Regierungen. Aber es ist eine deutliche Zunahme an Rechtsextremismus zu verzeichnen.

Ve yeni bir Avrupa savaşı döneminin ortaya çıkardığı zorlukların üstesinden gelmede benzersiz bir şekilde etkili olduğunu kanıtladı.

und erwies sich als einzigartig effektiv bei der Bewältigung der Herausforderungen, die sich aus einer neuen Ära der europäischen Kriegsführung ergeben.

Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.

In vielen europäischen Küchen gibt es Waagen, weil trockene Zutaten dort nach Gewicht abgemessen werden, anders als in Amerika, wo sie nach Volumen abgemessen werden.

Orta Çağ Avrupa edebiyatında Yedi Deniz; Kuzey Denizi, Baltık, Atlantik, Akdeniz, Siyah, Kızıl ve Arap denizlerine işaret ediyordu.

In der mittelalterlichen europäischen Literatur waren mit den Sieben Meeren Nord- und Ostsee, Atlantik, Mittel-, Schwarzes, Rotes und Arabisches Meer gemeint.

Avrupa Birliği bayrağındaki on iki yıldız, birliğin on iki kurucu üyesini sembolize etmemektedir. O, on iki havariyi sembolize etmektedir.

Die zwölf Sterne in der Flagge der Europäischen Union symbolisieren nicht die zwölf Gründungsmitglieder der Union. Sie symbolisieren die Zwölf Apostel.

Ekonomistler 2060 yılı civarında, Avrupa ve Kuzey Amerika'dan oluşan sözde "Batı dünyası"nın küresel ekonomideki egemen konumunu kaybedeceğini tahmin ediyorlar.

Wirtschaftswissenschaftler sagen voraus, dass die sogenannte „westliche Welt“, die Europa und Nordamerika umfasst, ihre dominierende Stellung in der Weltwirtschaft um das Jahr zweitausendsechzig verlieren wird.

Avrupa Birliği'nin teorik olarak aynı haklara sahip 23 resmi dili var ama uygulamada yalnızca üç dil işliyor: İngilizce, Fransızca ve Almanca.

Die Europäische Union hat 23 offizielle Sprachen, theoretisch gleichberechtigte, aber in der Praxis nur 3 Arbeitssprachen: Englisch, Französisch und Deutsch.

Çok sıkıcı olduğunu düşündüğü Avrupa dillerinden sinirlenen Christopher Columbus Columbian dilini icat etti, öyle karmaşık bir dildi ki onu sadece o konuşabildi.

Über die europäischen Sprachen frustriert, die er für „zu langweilig“ hielt, erfand Christoph Kolumbus „Kolumbisch“, eine Sprache, die so kompliziert war, dass nur er sie sprechen konnte.

Eylül ayının 26'sı Avrupa Diller Günü'dür. Avrupa Konseyi, Avrupa'nın çokdilli mirasına dikkat çekip, çokdilliliğin toplum içinde gelişimini teşvik ederek vatandaşları farklı dilleri öğrenmesi için yüreklendirmek istiyor. Tatoeba, kullanımı kolay bir öğrenme aracı olarak etkin bir katılımla bu dilleri öğrenme ve bundan zevk alma olanağı sağlıyor.

Der 26. September ist der Europäische Tag der Sprachen. Der Europarat möchte die Aufmerksamkeit für das mehrsprachige Kulturerbe Europas schärfen, die Entwicklung der Mehrsprachigkeit in der Gesellschaft fördern und die Bürger ermutigen, Sprachen zu lernen. Tatoeba begünstigt als ein leicht zugängliches Lernmedium und als eine lebendige Gemeinschaft in einer sehr praktischen Weise das Erlernen von Sprachen und deren Wertschätzung.

Çatal kullanıcıları temel olarak Avrupa, Kuzey Amerika ve Latin Amerika'da; yemek çubuğu kullanıcıları Doğu Asya'da ve parmak kullanıcıları ise Afrika, Orta Doğu, Endonezya ve Hindistan'dadırlar.

Menschen, die mit einer Gabel essen, wohnen hauptsächlich in Europa, Nordamerika und Lateinamerika; Menschen, die mit Stäbchen essen, wohnen in Ostasien, und Menschen, die mit ihren Fingern essen, wohnen in Afrika, im Nahen Osten, in Indonesien und Indien.