Translation of "Etrafında" in German

0.013 sec.

Examples of using "Etrafında" in a sentence and their german translations:

Yuvanın etrafında saatlerce

stundenlang um das nest herum

Avrupa etrafında dolaştım.

- Ich reiste durch ganz Europa.
- Ich reiste kreuz und quer durch Europa.

Onlar etrafında döndüler.

Sie drehten sich um.

Masanın etrafında oturuyorlardı.

Sie saßen um den Tisch.

Çocuklarını etrafında topladı.

Sie versammelte ihre Kinder um sich.

Masanın etrafında oturuyoruz.

Wir sitzen um den Tisch herum.

Evin sadece etrafında olabilirsin

Sie können direkt um das Haus sein

Onun etrafında sıvı halde

in flüssiger Form um ihn herum

Ateş etrafında oynamak tehlikelidir.

Es ist gefährlich, nahe am Feuer zu spielen.

Uydu, ay etrafında yörüngede.

Der Satellit ist in einer Umlaufbahn um den Mond.

Dünya güneşin etrafında döner.

Die Erde dreht sich um die Sonne.

Dünya senin etrafında dönmüyor.

- Die Welt dreht sich nicht um dich.
- Die Welt dreht sich auch ohne dich.

Gezegenler güneşin etrafında döner.

Die Planeten kreisen um die Sonne.

Ay, dünyanın etrafında döner.

Der Mond dreht sich um die Erde.

Ay, Dünya'nın etrafında döner.

Der Mond kreist um die Erde.

Dünya, Güneş'in etrafında döner.

Die Erde bewegt sich um die Sonne.

Biz gölün etrafında yürüdük.

- Wir wanderten rings um den See.
- Wir wanderten eine volle Runde um den See.
- Wir wanderten einmal um den See herum.

Ay Dünya'nın etrafında döner.

Der Mond bewegt sich um die Erde.

Kamp ateşinin etrafında oturduk.

Wir saßen um das Lagerfeuer herum.

Kalabalık, konuşmacının etrafında toplandı.

Die Menge versammelte sich um den Sprecher.

Dünya Güneş'in etrafında döner.

Die Erde dreht sich um die Sonne.

Turistler dükkanların etrafında dolaştı.

Die Touristen streiften um die Geschäfte herum.

- Tom Güneş'in, Dünya'nın etrafında döndüğünü sanıyor.
- Tom güneşin dünyanın etrafında döndüğünü düşünüyor.
- Tom'a göre güneş dünyanın etrafında dönüyor.

- Tom glaubt, dass sich die Sonne um die Erde dreht.
- Tom glaubt, die Sonne drehte sich um die Erde.
- Tom glaubt, dass sich die Sonne um die Erde drehte.
- Tom glaubt, dass sich die Sonne um die Erde drehen würde.

Güneşin etrafında 365 günde döner.

Sie umkreist die Sonne in 365 Tagen.

Kedinin boynunun etrafında kurdele vardı.

Die Katze trug ein Halsband.

Kasabanın etrafında yüksek duvarlar vardır.

Die Stadt ist von hohen Mauern umgeben.

Bıçağı böyle etrafında sallamak tehlikelidir.

Es ist gefährlich, mit einer Klinge so herumzuwedeln.

Biz ateş etrafında dans ettik.

Wir tanzten um das Feuer herum.

Onun etrafında bir kalabalık toplanıyordu.

Eine Menschenmenge versammelte sich um ihn.

Onun etrafında bir kalabalık toplandı.

Bald versammelte sich eine Menschenmenge um ihn.

Bir fare odanın etrafında koşuyor.

Eine Maus läuft im Zimmer herum.

Öğretmen öğrencilerini kendi etrafında topladı.

Der Lehrer versammelte seine Schüler um sich.

O, etrafında döndü ve gülümsedi.

Sie drehte sich um und lächelte.

Patenciler paten alanının etrafında kaydı.

Die Schlittschuhläufer liefen um die Bahn.

Onlar ateşin etrafında şarkı söyledi.

- Sie sangen im Kreis um das Feuer.
- Sie sangen Lieder um das Feuer herum.

Kimse Tom'un etrafında olmak istemiyor.

Niemand will bei Tom sein.

Öğretmenin etrafında bir daire oluşturduk.

- Wir bildeten einen Kreis um den Lehrer.
- Wir bildeten einen Kreis um die Lehrerin.

Dünya'nın güneş'in etrafında döndüğünü öğrendik.

Wir haben gelernt, dass sich die Erde um die Sonne dreht.

Birçok uydular Satürn'ün etrafında dönmektedir.

Viele Monde umkreisen den Saturn.

Kalenin etrafında bir hendek var.

- Um das Schloss herum verläuft ein Graben.
- Das Schloss ist von einem Graben umgeben.

Ben insanların etrafında olmak istiyorum.

Ich habe gerne Menschen um mich.

Tom Mary'nin etrafında olmaya dayanamaz.

Tom kann es nicht ertragen, in der Nähe von Mary zu sein.

Yoksul insanların etrafında olmaktan hoşlanmam.

Ich bin nicht gerne unter Armen.

Problem şu soru etrafında dönüyor:

Das Problem dreht sich um folgende Frage:

Kamp ateşi etrafında dans ettiler.

Sie tanzten um das Lagerfeuer herum.

Tom insanların etrafında olmayı seviyor.

Tom hat gerne Menschen um sich herum.

Hikaye gizemli bir macera etrafında gelişiyor.

Die Geschichte dreht sich um ein rätselhaftes Abenteuer.

Evinin etrafında çıplak koşmanın nesi var?

Was ist schlimm daran, nackt im eigenen Haus herumzulaufen?

Çocuklar kamp ateşi etrafında şarkı söylüyorlar.

Rings ums Lagerfeuer singen die Kinder.

Havuzun etrafında bir sürü ağaç var.

- Rings um den Teich stehen viele Bäume.
- Rund um den Teich stehen zahlreiche Bäume.

Tom'un etrafında bir kadın topluluğu var.

Tom ist von einer Schar Frauen umringt.

Bütün aile kamp ateşinin etrafında oturuyordu.

Die ganze Familie saß um das Lagerfeuer herum.

Havuzun etrafında bazı büyük ağaçlar vardı.

Früher waren große Bäume um den Teich.

Birkaç dakika içinde gölün etrafında koşacağım.

In ein paar Minuten werde ich um den See laufen.

Parkın etrafında beş kez yürüyüşe çıkın.

- Geh fünfmal um den Park!
- Gehen Sie fünfmal um den Park!
- Geht fünfmal um den Park!

Onun etrafında ekstra dikkatli olmak zorundasın.

Bei ihm musst du sehr vorsichtig sein.

Hey, sen! Havuzun etrafında koşmak yok!

He, du! Beim Schwimmbecken nicht rennen!

Yuvarlak Masa Şövalyeleri, masanın etrafında toplandılar.

Die Ritter der Tafelrunde versammelten sich am Tafelrund.

Hikaye bir aşk üçgeninin etrafında döner.

Die Geschichte dreht sich um eine Dreiecksbeziehung.

Binlerce uydu dünyanın etrafında yörüngede döner.

Tausende Satelliten kreisen um die Erde.

Kampçılar kamp ateşi etrafında şarkılar söyledi.

Die Zelter sangen am Lagerfeuer Lieder.

Hatmileri kızartırken kamp ateşinin etrafında oturduk.

Wir saßen um das Lagerfeuer herum und rösteten Mäusespeck.

Ailemizde her şey çocuklar etrafında döner.

In unserer Familie dreht sich alles um die Kinder.

Dünya etrafında bir tam tur attığını açıklıyordu

Er erklärte, dass er die ganze Welt umdrehen würde

Öyleyse dünyanın etrafında bir manyetik alan var.

Rings um die Erde besteht also ein Magnetfeld.

Kızın boynunun etrafında uzun bir eşarp vardı.

Das Mädchen trug einen langen Schal um den Hals.

Köylüler bahar bayramı direğinin etrafında dans ediyorlar.

Die Dorfbewohner tanzen um den Maibaum herum.

Tom, Mary ve John; Alice'in etrafında toplandılar.

Tom, Maria und Johannes hatten sich um Elke versammelt.

Virüsün etrafında koruyucu bir nem tabakası vardır.

Ein Virus hat einen Schutzmantel aus Feuchtigkeit um sich herum.

O, evinin etrafında bir çit inşa etti.

Er hat um sein Haus einen Zaun errichtet.

Bir yeşilaycı olarak, sarhoşların etrafında olmaktan hoşlanmıyor.

Als Antialkoholiker hält Tom sich nicht gern in Gesellschaft Betrunkener auf.

Galaksideki tüm nesneler galaksinin merkezi etrafında döner.

Alle Objekte in der Galaxis drehen sich um das Galaktische Zentrum.

Kopernik sayesinde Dünya'nın Güneş'in etrafında döndüğünü biliyoruz.

Kopernikus lehrte, dass die Erde sich um die Sonne dreht.

Amerika'da birçok kişinin evlerinin etrafında çitleri var.

In den USA haben viele Leute Zäune um ihre Grundstücke.

Biz dünyanın güneşin etrafında hareket ettiğine inanıyorduk.

Wir glaubten, die Erde drehe sich um die Sonne.

Dünya güneşin etrafında bir yörüngede hareket eder.

Die Erde bewegt sich in einem Orbit um die Sonne.

Tom ve Mary Japonya etrafında seyahat etti.

Tom und Maria reisten kreuz und quer durch Japan.

Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.

Falls möglich, würde ich gerne auf Weltreise gehen.

Mıknatısların, tabii ki, etrafında bir manyetik alanı vardır.

Natürlich haben die Magnete ein Magnetfeld um sich herum.

- Biz gölün etrafında yürüdük.
- Gölün bütün çevresini gezdik.

- Wir wanderten eine volle Runde um den See.
- Wir wanderten einmal um den See herum.

Dört Amerikalıdan biri, Dünya'nın Güneş etrafında döndüğünü bilmiyor.

Jeder vierte Amerikaner weiß nicht, dass sich die Erde um die Sonne dreht.

Dünya, kendi ekseni etrafında 24 saatte bir döner.

Die Erde dreht sich in 24 Stunden einmal um ihre eigene Achse.

Tom, Mary, John ve Alice ateşin etrafında oturdular.

Tom, Maria, Johannes und Elke saßen im Kreis am Feuer.

Ve sadece etrafında olarak bile onun taşıyıcısı hâline geliriz.

und wir werden angesteckt, wenn sie uns umgibt.

İki sincap büyük bir ağacın gövdesinin etrafında birbirini kovaladı.

Die beiden Eichhörnchen jagten einander um den Stamm eines großen Baumes herum nach.

Politikacılar genellikle sorulara net yanıt vermeyip gerçeklerin etrafında dolanır.

Politiker weichen der Wahrheit oft aus und geben keine direkten Antworten auf Fragen.

Meryem, yemek yaparken Tom'un etrafında dönüp durmasına tahammül edemiyor.

Maria kann es nicht ausstehen, wenn Tom ihr beim Kochen im Nacken sitzt.

Ay ortalama 382.400 kilometrelik bir mesafede dünyanın etrafında döner.

Der Mond umkreist die Erde in einem mittleren Abstand von 382 400 km.

Şöhret bir isim etrafında toplanan tüm yanlış anlamaların toplamıdır.

Ruhm ist die Summe aller Missverständnisse, die sich um einen Namen sammeln.

O, onun etrafında o hikayeyi anlatacak kadar aptal değildi.

Er war nicht so töricht, in ihrer Gegenwart davon zu sprechen.

Kimse dünya ekonomisinin Amerikan ekonomisinin etrafında döndüğü gerçeğini reddedemez.

Man kann die Tatsache nicht leugnen, dass die Weltwirtschaft sich um die amerikanische Wirtschaft dreht.

Tom kamp ateşinin etrafında oturan çocuklarla birlikte şarkı söylüyordu.

Tom sang mit den Kindern, die um das Lagerfeuer herum saßen.

Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.

Tom rennt im Büro herum wie ein kopfloses Huhn.

Tom Mary'nin parkurun etrafında kaç kez koşacağını merak ediyordu.

- Tom fragte sich, wie viele Bahnen Maria wohl laufen würde.
- Tom war gespannt, wie viele Bahnen Maria wohl laufen würde.

Şaşırtıcı derecede çeviktirler, küçük bir bozuk paranın etrafında dönebilecek kadar.

Sie sind überraschend agil und können sich in einem kleinem Radius drehen.

Akşam yemeğinden sonra arabamda kasabanın etrafında kısa bir gezinti yaptık.

Nach dem Abendessen haben wir mit meinem Auto eine Spritztour durch die Stadt gemacht.

Tom, terk edilmiş evin etrafında dolaşan bir hayalet gördüğünü söylüyor.

Tom sagt, er hätte einen Geist um das verlassene Haus gehen sehen.

Copernicus dünya'nın ve diğer gezegenlerin güneşin etrafında hareket ettiğine inandı.

Kopernikus glaubte, dass sich die Erde und die anderen Planeten um die Sonne bewegten.