Translation of "çapında" in German

0.008 sec.

Examples of using "çapında" in a sentence and their german translations:

Dünya çapında ünlü oldu.

Er wurde weltberühmt.

Dünya çapında bir sorun.

Es ist ein weltweites Problem.

Toplum çapında değişiklikler yapma zamanı;

Es ist an der Zeit, die gesamte Gesellschaft zu verändern.

İtalyan mutfağı dünya çapında popülerdir.

Die italienische Küche ist auf der ganzen Welt beliebt.

Şubelerimiz tüm ülke çapında uzanır.

Unsere Niederlassungen erstrecken sich über das ganze Land.

Bu yaklaşık üç inç çapında.

Es hat einen Durchmesser von etwa acht Zentimetern.

Biz ülke çapında seyahat ettik.

- Wir bereisten das ganze Land.
- Wir reisten durch das ganze Land.

Tom dünya çapında bir sporcu.

Tom ist ein Weltklassesportler.

Amerikan filmleri dünya çapında popülerdir.

Amerikanische Filme erfreuen sich weltweiter Beliebtheit.

Dünya çapında kaç dil konuşulur?

- Wie viele Sprachen werden auf der Welt gesprochen?
- Wie viele Sprachen spricht man auf der Welt?

Tolstoy dünya çapında bir ün kazandı.

Tolstoi gelangte zu Weltruhm.

Avrupa çapında, insanlar paralarını bankalardan çektiler.

In ganz Europa nahmen Menschen ihr Geld von den Banken.

Param olsa dünya çapında seyahat yaparım.

Wenn ich Geld hätte, würde ich eine Weltreise machen.

2030 yılında dünya çapında eklenmiş GSYİH olarak.

an zusätzlichem Bruttosozialprodukt weltweit, bis zum Jahr 2030.

Tüm gezegen çapında trilyonlarca yaratık yapar bunu.

Billionen von Lebewesen, überall auf dem Planeten.

Dünya çapında bir geziden az önce döndük.

Wir sind gerade von eine Weltreise zurückgekehrt.

Dünya çapında ekmeğin birçok farklı türleri vardır.

Es gibt viele verschiedene Sorten Brot auf der Welt.

Onlar balayları için dünya çapında bir yolculuk yaptılar.

In ihren Flitterwochen machten sie eine Weltreise.

Biz de bilginin gezegen çapında nasıl iletildiğini anlamak istiyoruz.

Und wir wollen verstehen, wie Informationen global vermittelt werden.

Ben üstü açık bir arabayla ABD çapında dolaşmak isterim.

Ich würde gern mit einem Cabrio quer durch die USA fahren.

Dünya çapında milyonlarca insan Nelson Mandela'nın ölümünün yasını tutuyor.

Millionen Menschen aus aller Welt trauern um Nelson Mandela.

Tom ve Mary dünya çapında seyahat ederek bir yıl geçirdi.

Tom und Maria sind ein Jahr lang um die Welt gereist.

İşimi bırakmaya ve dünya çapında bir gezi yapmaya karar verdim.

Ich habe beschlossen, meine Arbeit zu kündigen und auf Weltreise zu gehen.

Şu anda dünya çapında 2000'den biraz fazla milyarder var.

Es gibt jetzt etwas mehr als 2000 Milliardäre auf der Welt.

Tom ve Mary üç yıl boyunca birlikte dünya çapında seyahat ettiler.

Tom und Maria reisten drei Jahre lang zusammen um die Welt.

Dünya çapında yaklaşık bir milyar insanın temiz, güvenli suya erişimi yok.

Fast eine Milliarde Menschen auf der Welt haben keinen Zugang zu sicherem, sauberem Wasser.

Dünya çapında, gazeteler ve televizyon istasyonları Koko ve onun yavrusunun hikayesini anlattı.

Zeitungen und Fernsehsender auf der ganzen Welt berichteten von Koko und ihrem Kätzchen.

Eşcinsel evlilik, dün itibarıyla İrlanda da dahil olmak üzere dünya çapında yirmi ülkede artık yasal.

Die gleichgeschlechtliche Ehe ist jetzt weltweit in zwanzig Ländern erlaubt, seit gestern auch in Irland.

Jane Goodall tarafından, Jane Goodall ve Phillip Berman'ın hazırladığı Reason for Hope: A Spiritual Journey (Sönmeyen Umut: Spiritüel Bir Yolculuk) adlı kitaptan sesli olarak okunmuştur Telif Hakkı © 1999 Soko Publications Ltd. ve Phillip Berman. Hachette Audio'nun izniyle kullanılmıştır. Tüm hakları dünya çapında saklıdır.

Text aus "Reason for Hope: A Spiritual Journey" von Jane Goodall in Zusammenarbeit mit Phillip Berman, gesprochen von Jane Goodall. Copyright © 1999 Soko Publications Ltd. und Phillip Berman. Mit freundlicher Genehmigung von Hachette Audio. Alle Rechte weltweit vorbehalten.