Translation of "Yavru" in French

0.004 sec.

Examples of using "Yavru" in a sentence and their french translations:

Kayıp yavru.

Le petit disparu.

Yavru, güven içinde beslenebilir.

Le poussin peut se nourrir en toute sécurité.

Yavru köpek elimi ısırdı.

Le chien tenta de mordre ma main.

Yavru kedi topla oynuyor.

Le chaton joue avec une balle.

Bu yavru penguen çok sevimli.

Ce bébé pingouin est trop mignon !

Yavru kedimi görmek istiyor musun?

Tu veux voir mon chaton ?

Orada bir yavru kuş vardı.

Il y avait un oisillon là-bas.

Bir yavru köpek satın alıyorum.

- J'achète un chiot.
- Je suis en train d'acheter un chiot.

O sadece bir yavru timsah.

Ce n'est qu'un bébé crocodile.

Ufak bir yavru ideal bir kurbandır.

Un petit est une victime idéale.

Yavru, nihayet tanıdık bir çağrı duyuyor.

Enfin, la petite entend un appel familier.

Altı yeni doğmuş yavru. Birkaç saatlikler.

Six nouveaux-nés, âgés de quelques heures.

Benim kızım bir yavru kedi istiyor.

- Ma fille veut un petit chat.
- Ma fille veut un chaton.

Ben çocukken yavru bir köpeğim vardı.

J'avais un petit chien quand j'étais petit.

Onlar bize bir yavru köpek sattılar.

Ils nous ont entubés.

Tom'un kedisinin dokuz yavru kedisi vardı.

Le chat de Tom a eu neuf chatons.

Sami bu yavru köpeği yanına alamaz.

Sami ne peut pas emmener son chiot avec lui.

Ufak yavru kayalarda daha atik hareket ediyor.

La petite est plus agile sur les rochers.

Muhabir: Ona bir yavru kedi mi almıştınız?

Journaliste : Lui avez-vous acheté un chaton ?

Tom Noel için bir yavru köpek aldı.

Tom a reçu un chiot pour Noël.

Her bir dişi 100'ün üzerinde yavru doğurabilir.

Une femelle peut avoir plus de cent petits.

Bu yavru en fazla iki haftalık. Ve aç.

Ce poussin a à peine deux semaines. Et il a faim.

Yarım milyon kadar yavru yapıyorlar. Çok azı hayatta kalıyor.

Un poulpe a 500 000 petits, dont seule une poignée survit.

Yeni bir yavru köpeğin var. O yaklaşık 12 haftalık.

Nous avons un nouveau chiot. Il a à peu près 12 semaines.

Yavru köpeğiniz için bir isim üzerinde karar verdiniz mi?

- As-tu décidé d'un nom pour ton chiot ?
- Avez-vous décidé d'un nom pour votre chiot ?

Yavru hayvanlarda nikotin iyi yapılanmış, sinirlere zarar veren bir toksin.

Chez les animaux adolescents, la nicotine est une neurotoxine bien connue :

- Sonunda diğer kedi yavrusunu seçti.
- Sonunda başka bir yavru kedi seçti.

Finalement, elle choisit un autre chaton.

- Yuvadan düşen küçük bir kuşu kurtardık.
- Yuvadan aşağı düşmüş bir yavru kuşu kurtardık.

- Nous avons sauvé un petit oiseau qui était tombé du nid.
- On a sauvé un petit oiseau qui était tombé du nid.

Gündüzleri uzun yol gitmek bu yeni doğmuş yavru için çok zor. Hava serinken olabildiğince yol almalılar.

Voyager loin le jour est épuisant pour le nouveau-né. Ils doivent profiter de la fraîcheur pour couvrir autant de distance que possible.