Translation of "Tarafı" in French

0.017 sec.

Examples of using "Tarafı" in a sentence and their french translations:

Ön tarafı izle.

- Surveille devant.
- Surveille le devant.

Alt tarafı imzalayın lütfen.

- Signez en bas, s'il vous plaît.
- Signe en bas, s'il te plaît.

Onun her tarafı ağrıyordu.

Elle avait mal partout.

Sanırım hikayenin tutar tarafı yok.

Je crois que ta théorie ne tient pas debout.

Önce, her iki tarafı dinlemeliyim.

- En premier lieu, je devrais entendre les deux parties.
- Pour commencer, je devrais entendre les deux partis.

Kalenin dış tarafı beyaza boyandı.

- L'extérieur du château était peint en blanc.
- L'extérieur du château fut peint en blanc.

Doktora benzer bir tarafı yoktu.

Il n'a vraiment pas l'air d'un médecin.

Onun gizemli bir tarafı var.

Elle a un côté mystérieux.

Saygının güzel tarafı ise bulaşıcı olmasıdır.

Ce qui est bien avec le respect, c'est que c'est contagieux.

Yalan'ında şimdi bilimsel tarafı olurmu ya

Aurait-il un côté scientifique dans son mensonge?

Her tarafı beyaz boya ile kaplandı.

Il était recouvert partout de peinture blanche.

Bu, buz dağının sadece görünen tarafı.

Ce n'était que la partie émergée de l'iceberg.

Yakışıklı olmanın da olumsuz tarafı var.

Être beau a aussi son revers.

Hakem her iki tarafı da desteklememelidir.

Un arbitre ne doit favoriser aucune des parties.

Kadınların sayılmamasının İslamiyetle bağdaştırılacak hiçbir tarafı yoktur

il n'y a rien à associer à l'islam quand les femmes ne sont pas comptées

Fakat sıkı durun bunun asıl ilginç tarafı

Mais restez serré, la chose intéressante à ce sujet

Bu da işin diğer bir ilginç tarafı

Ceci est un autre aspect intéressant du travail

İşin aldatıcı tarafı şu ki, Şu anda ABD'de

Le problème, c'est qu'en ce moment aux États-Unis,

Yağlı tarafı aşağı gelmeyecek şekilde düşmesini sağlayacak şekilde

essayez de la pousser de façon à ce qu'elle ne tombe pas beurre vers le bas,

Onun ekmeğinin iki tarafı da tereyağı ile yağlanmıştı.

Son pain est beurré des deux côtés.

- Benim her yerim ağrıyor.
- Vücudumun her tarafı ağrıyor.

J'ai mal partout.

Üçgenler bir Tanrı olsaydı, onun üç tarafı olurdu.

Si les triangles avaient un dieu, il aurait trois côtés.

Dan her zaman başının sağ tarafı ile yastıkta yatıyor.

Dan dort toujours avec le côté droit de sa tête sur l'oreiller.

- Sen öğrenciden başka bir şey değilsin.
- Alt tarafı bir öğrencisin.

Tu n'es qu'un étudiant.

40'lı yaslarda çocuk sahibi olmanın anormal bir tarafı yok.

Il n'y a rien d'anormal à avoir un enfant autour de 40 ans.

- Tom en çok falsolu atışlarda iyi.
- Tom'un en kuvvetli tarafı falsolu atışları.

Le meilleur lancer de Tom est sa balle à effet.

İşin daha ilginç tarafı ise bu fotoğrafta Andrew Carlssin ben de varım diyor

La chose la plus intéressante est qu'Andrew Carlssin sur cette photo dit que je suis trop

çünkü bu sadece karşı tarafı mutlu edebilmek için veya karşı tarafın kendisini iyi hissedebilmesi için söylenmiş

parce qu'on dit que c'est seulement pour rendre l'autre heureux ou pour que l'autre se sente bien.

- Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
- Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.

- Tout le monde est une lune et a un côté obscur qu'il ne montre à personne.
- Tout le monde est une lune et a une face cachée qu'il ne montre à personne.