Translation of "Yalnız" in Finnish

0.008 sec.

Examples of using "Yalnız" in a sentence and their finnish translations:

- Yalnız mısın?
- Yalnız mısınız?

Oletko yksin?

- Yalnız seyahat ediyorum.
- Yalnız geziyorum.
- Yalnız yolculuk ediyorum.

- Matkustan yksin.
- Mä matkustan yksin.

- Yalnız yaşıyorum.
- Ben yalnız yaşıyorum.

- Asun yksin.
- Mä asun yksin.

Yalnız değilsin.

Et ole yksin.

Yalnız geleceğim.

Tulen yksin.

Yalnız değilim.

En ole yksinäinen.

- Beni yalnız bırakma.
- Beni yalnız bırakmayın.

Älä jätä minua yksin!

Yalnız da değil.

Se ei ole yksin.

Bebeği yalnız bırakmamalısın.

Sinun ei pitäisi jättää vauvaa yksin.

Artık yalnız değil.

Hän ei ole nyt yksinäinen.

O yalnız kaldı.

Hän jäi yksin.

Kendimi yalnız hissediyorum.

Tunnen oloni yksinäiseksi.

Seni yalnız bırakamazdım.

En voinut jättää sinua yksin.

Arabamı yalnız bırakın.

Jätä autoni rauhaan.

Beni yalnız bırak!

- Jätä minut rauhaan!
- Anna minun olla rauhassa!
- Anna minun olla!

Yalnız yaşamak istemiyorum.

En halua asua yksin.

O yalnız görünüyordu.

Hän näytti yksinäiseltä.

Yalnız gel dedim.

Sanoin, että tule yksin.

Tom yalnız olmalı.

Tom on varmaan yksinäinen.

Tom yalnız geldi.

Tom tuli yksin.

Tom tamamen yalnız.

Tomi on aivan yksin.

Tom yine yalnız.

Tom on taas yksin.

Seni yalnız bırakacağım.

Jätän sinut rauhaan.

Yalnız daha zenginim.

Pärjään paremmin yksinäni.

Tom yalnız ölmedi.

Tom ei kuollut yksin.

Tom'u yalnız bırakmalıydın.

Sinun olisi pitänyt jättää Tom rauhaan.

Tom yalnız oturdu.

Tomi istui yksin.

Bunu yalnız yapamazdım.

En olisi voinut tehdä sitä yksin.

Neden yalnız yaşıyorsun?

Miksi sinä asut yksin?

Tom yalnız görünüyor.

Tom näyttää yksinäiseltä.

O yalnız yaşıyor.

Hän asuu yksin.

Yalnız yemek yedim.

Söin yksin.

- Yalnız olmak istememenin nedeni bu.
- Çünkü yalnız kalmak istemiyorsun.

Se johtuu siitä, että sinä et halua olla yksin.

Ben yalnız olmaktan hoşlanmam.

En pidä yksin olemisesta.

Benim kameramı yalnız bırakın.

- Jätä kamerani rauhaan.
- Älä koske kameraani.

Lütfen beni yalnız bırak.

Jättäisitkö minut rauhaan.

Tom çok yalnız görünüyor.

Tom vaikuttaa kovin yksinäiseltä.

O, oraya yalnız gitti.

Hän meni sinne itse.

Tamam, seni yalnız bırakırım.

OK, jätän sinut yksin.

Bu işi yalnız yapamam.

- En pysty tähän tehtävään yksin.
- En pysty tekemään tätä työtä yksin.

Yalnız kalmak istemediğin için.

Se johtuu siitä, että sinä et halua olla yksin.

Tom yalnız kalmak istedi.

Tom halusi olla yksin.

Tom yalnız seyahat ediyor.

Tom on ollut yksin matkoilla.

Tom bunalımlı ve yalnız.

Tomi on masentunut ja yksinäinen.

O yalnız yürümekten hoşlanır.

Hän pitää yksinäisistä kävelyretkistä.

Ona beni yalnız bıraktıramadım.

- En onnistunut häätämään häntä pois.
- Minä en onnistunut häätämään häntä pois.

Ormanda yalnız başına yaşadı.

Hän asui yksin metsässä.

Canım yalnız olmak istiyor.

- Haluan olla yksin.
- Minun tekee mieli olla yksin.

Yalnız olmak istemediğini biliyorum.

Tiedän ettet halua olla yksin.

Sana yalnız git demiyorum.

En käske sinua menemään yksin.

Tom karanlıkta yalnız oturuyordu.

Tomi istui yksin pimeässä.

Tom beni yalnız bıraktı.

Tom jätti minut rauhaan.

Tom yalnız seyahat ediyordu.

Tomi matkusti yksin.

Beni burada yalnız bırakma.

Älä jätä minua tänne yksin.

Onunla yalnız konuşmam gerek.

Minun täytyy puhua hänen kanssa yksin.

Tom şimdi yalnız mı?

Onko Tom nyt yksin?

Beni şimdi yalnız bırak.

- Jätä minut nyt rauhaan.
- Anna minun olla nyt rauhassa.

Asla yalnız içki içmem.

- En koskaan juo yksin.
- Minä en koskaan juo yksin.

Yalnız yemeyi tercih ederim.

Syön mieluiten yksin.

Lütfen bizi yalnız bırak.

Jätä meidät rauhaan.

Biz seni yalnız bırakacağız.

Jätämme sinut rauhaan.

Bizi yalnız bırak, lütfen.

Jätä meidät rauhaan, kiitos.

Yalnız gitmene izin vermeyeceğim.

En anna sinun mennä yksin.

Lütfen beni yalnız bırakma.

Ethän jätä minua yksin?

Neden beni yalnız bırakmıyorsun?

Mikset voi jättää minua yksin?

Tom'u yalnız bırakmanı istiyorum.

Haluan, että jätät Tomin rauhaan.

Beni yalnız bırakır mısın?

Voisitko vain jättää minut yksin?

Yalnız gitmek zorunda kalacaksın.

Sinun on mentävä yksin.

Hiç yalnız kalmıyor musun?

Etkö tunne itseäsi koskaan yksinäiseksi?

Tom, Mary'yi yalnız bıraktı.

Tom jätti Maryn yksin.

Yalnız seyahat etmeyi seviyorum.

Minusta on ihanaa matkustaa yksin.

Alışverişe yalnız gitmek istemiyorum.

En halua mennä ostoksille yksinäni.

Tom'la yalnız konuşmak istiyorum.

Haluaisin puhua Tomille kahdestaan.

Ben yalnız uyumayı sevmiyorum.

En pidä yksin nukkumisesta.

Bazen çok yalnız hissediyorum.

Tunnen oloni niin yksinäiseksi joskus.

Tom yalnız olmayı sevmez.

- Tom ei mielellään ole yksin.
- Tom ei tykkää olla yksin.

Tom çok yalnız hissetti.

Tom tunsi itsensä todella yksinäiseksi.

Ben genellikle yalnız yerim.

- Syön yleensä yksin.
- Minä syön yleensä yksin.

Tom yalnız olmak istemiyor.

Tomi ei halua olla yksin.

Sanırım gece yalnız yürümek tehlikelidir.

Luulen että on vaarallista kävellä yössä yksinään.

Büyük bir evde yalnız yaşıyor.

Hän asuu yksin isossa talossa.

O benim yalnız gitmemi emretti.

Hän käski minun mennä yksin.

O yalnız seyahat etmekten korkuyordu.

Hän pelkäsi matkustaa yksin.

O, yalnız kalınca mektubu açtı.

Heti kun hänet jätettiin yksin, hän avasi kirjeen.

Yalnız başına balığa çıkmayı sever.

Hän tykkää käydä kalassa yksin.

Bunlar yalnız vermek istediğim kararlar.

Haluan tehdä nämä päätökset itse.

- Çok yalnız hissediyorum.
- Yapayalnız hissediyorum.

- Olen niin yksinäinen.
- Minulla on tosi yksinäinen olo.

Seninle biraz yalnız konuşabilir miyim?

Voisimmeko puhua vähän aikaa kahden?

Tom üzgün ve yalnız görünüyordu.

Tomi näytti surulliselta ja yksinäiseltä.

Ben yalnız gitmeyi tercih ederim.

Menen mieluummin yksin.

Bütün gece evde yalnız olacağım.

Tulen olemaan yksin kotona koko yön.

Tom ve Mary yalnız bırakıldılar.

Tom ja Mary jätettiin yksin.

Tom Mary'nin yalnız gelmesini bekliyordu.

Tom odotti Maryn tulevan yksin.

Tom işe yalnız gitmeyi seçti.

Tom päätti mennä töihin yksin.