Translation of "Zevk" in English

0.016 sec.

Examples of using "Zevk" in a sentence and their english translations:

Hayattan zevk alıyorum.

I get a kick out of life.

Tercih zevk meselesidir.

Choice is a matter of taste.

Okumaktan zevk alırım.

I enjoy reading.

Ondan zevk alıyordum.

I was enjoying that.

Bundan zevk alacağım.

I'll enjoy this.

Zevk bütünüyle benim.

- The pleasure's all mine.
- The pleasure is all mine.

Acısız zevk yoktur.

There is no pleasure without pain.

Gösteriden zevk aldım.

I enjoyed the show.

Yüzmekten zevk almam.

I don't enjoy swimming.

Oyunculuktan zevk almıyorum.

I don't enjoy acting.

Zevk bana ait.

- The pleasure's mine.
- The pleasure is all mine.

Bu bir zevk.

It's a pleasure.

Yaptığımdan zevk alıyorum.

I enjoy what I do.

Bundan zevk aldım.

- I've enjoyed it.
- I enjoyed that.

Bundan zevk alacağız.

We'll enjoy this.

Futboldan zevk alıyorum!

I get a real kick out of football!

Leyla zevk istiyordu.

Layla wanted pleasure.

- Edinilmiş bir zevk bu.
- Bu sonradan kazanılan bir zevk.

It's an acquired taste.

- Bundan zevk alırdım.
- Bu hoşuma gider.
- Bundan zevk duyarım.

I would enjoy that.

Kısa zevk, uzun tövbe.

Short pleasure, long repentance.

O zevk bize ait.

It's our pleasure.

Avrupa'daki seyahatlerimizden zevk aldık.

We enjoyed our travels in Europe.

Alabiliyorken hayattan zevk alın.

- Enjoy your life while you are able to.
- Enjoy your life, while you can.

İşinde büyük zevk alır.

She takes great pleasure in her work.

Ziyaretinizden zevk aldınız mı?

Did you enjoy your visit?

Tehlike maceraya zevk verir.

Danger gives relish to adventure.

Klasik müzikten zevk alırım.

- I like classical music.
- I enjoy classical music.

Okuma bize zevk verir.

Reading affords us pleasure.

O, konserden zevk aldı.

She enjoyed herself at the concert.

Bu bir zevk meselesi.

This is a matter of taste.

Seninle yemek bir zevk.

Eating with you is a pleasure.

Burada olmak bir zevk.

It's a pleasure to be here.

Onunla konuşmaktan zevk aldım.

I enjoyed talking to her.

Akşamdan zevk alıyor musun?

Are you enjoying the evening?

Bundan zevk aldığını umuyorum.

I hope you enjoyed it.

Ondan zevk alacağını söylemedim.

I didn't say you were going to enjoy it.

Burada çalışmaktan zevk alacaksın.

You'll enjoy working here.

Zevk için ağaç kesmiş.

He cut down the tree for fun.

Hepinizi karşılamak bir zevk.

It's a pleasure to meet you all.

Tom oyundan zevk almadı.

Tom didn't enjoy the play.

Ben bilmecelerden zevk almıyorum.

I don't enjoy riddles.

Burada çalışmaktan zevk alıyorum.

- I enjoy working here.
- I like working here.

Yüzmekten zevk aldığını sanıyordum.

- I thought you enjoyed swimming.
- I thought that you enjoyed swimming.

Bundan zevk alacağını sanmıyorum.

- I don't think you'd enjoy it.
- I don't think that you'd enjoy it.

Bu bir zevk olacak.

It'll be a pleasure.

Fransızca öğretmekten zevk almıyorum.

I don't enjoy teaching French.

O zevk bana ait.

- The pleasure is mine.
- The pleasure's mine.

Nehirde yüzmekten zevk aldık.

We enjoyed swimming in the river.

Yüzmenden zevk aldın mı?

Did you enjoy your swim?

Ne beklenmeyen bir zevk!

What an unexpected pleasure!

Ben yüzmekten zevk alırım.

I enjoy swimming.

İşten zevk alıyor musun?

Do you enjoy the work?

Bu kitaptan zevk aldım.

I enjoyed this book.

Ben çalışmaktan zevk alırım.

I enjoy working.

Filmi izlerken zevk aldım.

- I enjoyed watching the movie.
- I really liked the movie.

Bunu okumaktan zevk aldım.

I enjoyed reading this.

Tom ondan zevk alır.

Tom enjoys that.

Oyunu izlemekten zevk aldım.

I enjoyed watching the game.

Boston'da olmaktan zevk aldım.

I enjoyed being in Boston.

Tom'la çalışmaktan zevk aldım.

I've enjoyed working with Tom.

Tom ondan zevk aldı.

Tom enjoyed it.

Tom kalışından zevk aldı.

Tom enjoyed his stay.

Hepimiz ondan zevk aldık.

We all enjoyed it.

Yardımcı olmaktan zevk duyarım.

I'd be more than happy to help.

Onlarla konuşmaktan zevk alıyorum.

I enjoy talking with them.

Onunla konuşmaktan zevk alıyorum.

I enjoy talking with him.

Bu bir zevk, dostum.

- It is a pleasure, my friend.
- It's a pleasure, my friend.

Tom filmlerden zevk alıyor.

Tom enjoys movies.

O, filmlerden zevk alıyor.

She enjoys movies.

Mary filmlerden zevk alıyor.

Mary enjoys movies.

Biz filmlerden zevk alıyoruz.

We enjoy movies.

Ondan burada zevk alıyorum.

I enjoy it in here.

Tom partiden zevk aldı.

Tom enjoyed the party.

Tom bundan zevk alacak.

- Tom will like it.
- Tom is going to enjoy it.

Uçmaktan hiç zevk almadım.

I've never enjoyed flying.

Bundan hiç zevk almadım.

I didn't enjoy that.

Onu yapmaktan zevk aldım.

I enjoyed doing that.

Onu yapmaktan zevk almıyorum.

I don't enjoy doing that.

Seninle takılmaktan zevk alıyorum.

- I enjoy spending time with you.
- I enjoy hanging out with you.

Tom'la takılmaktan zevk aldım.

I enjoyed hanging out with Tom.

Konserden zevk aldın mı?

How did you enjoy the concert?

Seninle konuşmaktan zevk aldım.

I enjoyed talking with you.

Ben bundan zevk aldım.

- I enjoyed myself.
- I had fun.
- I enjoyed it.

Neticede dersten zevk aldım.

All in all, I enjoyed the lecture.

Biz partiden zevk aldık.

We enjoyed ourselves at the party.

Kalmaktan zevk aldığınızı umuyoruz.

We hope you enjoyed your stay.

Her dakikasından zevk alıyorum.

I'm enjoying every minute of it.

Burada olmaktan zevk alacağım.

I'm going to enjoy being here.

Boston'a gelmekten zevk alıyorum.

I enjoy coming to Boston.

Meydan okumaktan zevk aldım.

I enjoyed the challenge.

Boston'da kalışımdan zevk aldım.

I enjoyed my stay in Boston.

Hepimiz konserden zevk aldık.

We all enjoyed the concert.

Hepimiz piknikten zevk aldık.

We all enjoyed the picnic.