Translation of "Okumaktan" in English

0.015 sec.

Examples of using "Okumaktan" in a sentence and their english translations:

Okumaktan yoruldu.

He was tired from reading.

Okumaktan usandım.

I'm sick and tired of reading.

Okumaktan vazgeç.

Stop reading.

Okumaktan bıktım.

- I'm tired of studying.
- I'm sick of studying.

Okumaktan hoşlanmıyorum.

I dislike studying.

Okumaktan yorulup kestirdi.

Tired of reading, she took a nap.

Okumaktan zevk alırım.

I enjoy reading.

Ben okumaktan yoruldum.

- I am tired of reading.
- I'm tired of reading.

Beni okumaktan alıkoydu.

It kept me from reading.

Ne okumaktan hoşlanırsın?

What do you like to read?

Meydan okumaktan hoşlanıyorum.

I enjoy the challenge.

O, okumaktan usandı.

- He got tired of reading.
- He is tired of reading.

O okumaktan bıktı.

He got tired of reading.

Fransızca okumaktan hoşlanıyorum.

I enjoy studying French.

Otobüste okumaktan hoşlanmam.

I don't like reading on the bus.

- O, roman okumaktan zevk alır.
- Roman okumaktan keyif alır.

He enjoys reading novels.

Çok okumaktan gözlerini zorlamıştı.

He strained his eyes by reading too much.

O kitapları okumaktan hoşlanır.

He likes to read books.

O, gazete okumaktan vazgeçti.

He stopped reading newspapers.

Ben Freud okumaktan hoşlanmıyorum.

I don't like to read Freud.

- Okumaktan vazgeç.
- Okumayı bırakın.

Stop reading.

Tom dergi okumaktan hoşlanır.

Tom likes reading magazines.

Biz kitap okumaktan hoşlanırız.

We enjoy reading books.

Ben haber okumaktan hoşlanırım.

I like to read the news.

Bunu okumaktan zevk aldım.

I enjoyed reading this.

Profilini okumaktan çok etkilendim.

I'm very impressed to read your profile.

Kitap okumaktan keyif alırım.

I enjoy reading books.

Biz roman okumaktan hoşlanırız.

We enjoy reading novels.

Bu romanı okumaktan hoşlandım.

- I have enjoyed reading this novel.
- I've enjoyed reading this novel.

O, dergi okumaktan hoşlanır.

She likes to read magazines.

Tom, Fransızca okumaktan hoşlanıyor.

Tom enjoys studying French.

Meydan okumaktan zevk aldım.

I enjoyed the challenge.

Fransızca okumaktan nefret ediyorum.

I hate studying French.

Bu kitabı okumaktan hoşlandım.

I enjoyed reading this book.

Çizgi roman okumaktan hoşlanırım.

I like reading comics.

Bilimsel makaleleri okumaktan zevk alır.

- She likes to read scientific articles.
- She enjoys reading scientific articles.

Bu, okumaktan çok daha eğlenceli.

This is a lot more fun than studying.

Belki aşk romanları okumaktan vazgeçmelisin.

Maybe you should stop reading romance novels.

- Ben eğitimden yoruldum.
- Okumaktan bıktım.

I'm tired of studying.

Bu makaleyi okumaktan zevk aldım.

I enjoyed reading this article.

Mary İngiliz edebiyatı okumaktan hoşlanır.

Mary likes reading English literature.

Ben roman okumaktan keyif alırım.

I enjoy reading novels.

O, roman okumaktan keyif alır.

She enjoys reading novels.

Onlar roman okumaktan zevk alır.

They enjoy reading novels.

O, polisiye hikâyeler okumaktan hoşlandı.

He enjoyed reading detective stories.

Tom, Hermann Hesse okumaktan hoşlanır.

Tom likes reading Hermann Hesse.

- Okumayı severim.
- Okumaktan zevk alırım.

- I like reading.
- I like to read.
- I love reading.
- I love to read.

Tom, Fransızca okumaktan hoşlandığını söyledi.

- Tom said he enjoys studying French.
- Tom said that he enjoys studying French.

Tom, Fransızca okumaktan nefret ediyor.

Tom hates studying French.

Fransızca kitap okumaktan hoşlanır mısınız?

Do you enjoy reading books in French?

Senin okumaktan hoşlanabileceğin bazı kitaplarım var.

I have some books that you might like to read.

O kitabı okumaktan zevk aldın mı?

Did you enjoy reading that book?

Gazete okumaktan başka bir şey yapmadı.

He did nothing but read newspapers.

Tom Mary'nin mektuplarını okumaktan zevk aldı.

Tom enjoyed reading Mary's letters.

Gerçekten bu kitabı okumaktan keyif aldım.

I really enjoyed reading this book.

Tom iyi bir meydan okumaktan hoşlanır.

Tom enjoys a good challenge.

Romanları okumaktan daha çok yazmayı severim.

I like writing novels more than reading them.

Ben yemek yapmaktan ve okumaktan hoşlanırım.

I like cooking and reading.

Bu, tarih okumaktan öğrendiğim bir şey.

That's something I learned from reading history.

Manga okumaktan başka bir şey yapmaz.

He does nothing but read manga.

Bu romanı okumaktan çok keyif aldım.

I have enjoyed reading this novel a lot.

Tom Fransızca okumaktan hoşlanıyor gibi görünüyordu.

Tom seemed to enjoy studying French.

Tom Fransıca okumaktan hoşlanıyor gibi görünüyordu.

Tom seemed to like studying French.

Tom bilim kurgu romanları okumaktan hoşlanır.

Tom likes reading science fiction novels.

En çok hangi kitapları okumaktan hoşlanırsın?

Which books do you like to read most?

Babasının ABD'de yazdığı Çince kitapları okumaktan hoşlanır.

- He likes to read the Chinese books his father wrote in the United States.
- He likes to read the Chinese books his father wrote in the U.S.

Okumaktan zevk alıp almayacağını belirleyen okuyucunun kendisidir.

It's the reader that determines whether they extract pleasure from reading.

Bu kitabı okumaktan gerçekten zevk alacağını düşünüyorum.

I think you'll really enjoy reading this book.

- Kitap okumayı severim.
- Kitap okumaktan keyif alırım.

- I love reading books.
- I love to read books.
- I enjoy reading books.

Bütün gün okumaktan başka bir şey yapmadı.

She did nothing but read all day.

Bütün gün okumaktan başka hiçbir şey yapmadı.

She did nothing all day but read.

Kısa cümleleri okumak uzun cümleleri okumaktan kolaydır.

Short sentences are easier to read than long sentences.

Ben gerçekten senin hikayeni okumaktan keyif aldım.

I really enjoyed reading your story.

Sen roman okumaktan keyif alıyorsun, değil mi?

You enjoy reading novels, don't you?

Babasının Amerika'da yazdığı Çince kitabı okumaktan hoşlanır.

He likes to read the Chinese book his father wrote in America.

Tom kitap okumaktan başka bir şey yapmıyor.

Tom doesn't do much other than read books.

O çizgi roman okumaktan başka bir şey yapmaz.

He does nothing but read comics.

Tom kitap okumaktan başka neredeyse hiçbir şey yapmaz.

Tom hardly does anything other than read books.

Kız bütün gün okumaktan başka bir şey yapmadı.

The girl did nothing but read all day.

Ben "La Ondo de Esperanto" dergisini okumaktan hoşlanıyorum.

I like reading the "La Ondo de Esperanto" magazine.

Ben romanı okumaktan mutluluk duyarım ama zamanım yok.

I would be glad to read the novel, but I don't have the time.

Ama okumaktan en çok zevk aldığım filozoflardan biri

but one of the philosophers I most enjoyed reading -

Tom kesinlikle Mark Twain'i okumaktan hoşlanıyor gibi görünüyor.

Tom certainly seems to enjoy reading Mark Twain.

Tom bütün gün okumaktan başka hiçbir şey yapmıyor.

Tom does nothing all day but read.

Tom çizgi romanlar okumaktan başka bir şey yapmaz.

Tom does nothing but read comics.

Tom, bilim kurgu romanlarını Fransızca olarak okumaktan hoşlanır.

Tom likes reading science fiction novels in French.

Uzun sonbahar gecelerinde okumaktan daha iyi bir şey yoktur.

There's nothing better than reading in the long autumn nights.

O, babasının Birleşik Devletlerde yazdığı Çince kitapları okumaktan hoşlanır.

He likes to read the Chinese books his father wrote in the United States.