Translation of "Yüzmekten" in English

0.013 sec.

Examples of using "Yüzmekten" in a sentence and their english translations:

Yüzmekten yoruldum.

I'm tired of swimming.

Yüzmekten hoşlanırdım.

I used to enjoy swimming.

Yüzmekten korkuyordu.

He was afraid to swim.

Nehirde yüzmekten hoşlandım.

I enjoyed swimming in the river.

Yüzmekten zevk almam.

I don't enjoy swimming.

Tom yüzmekten hoşlanır.

Tom likes to swim.

Gerçekten yüzmekten hoşlanıyorum.

I really enjoy swimming.

Yüzmekten çok hoşlanmıyorum.

I don't like swimming very much.

Yüzmekten keyif aldık.

We enjoyed the swimming.

Tom'un yüzmekten korktuğunu düşündüm.

- I thought Tom was afraid to swim.
- I thought that Tom was afraid to swim.

Yüzmekten zevk aldığını sanıyordum.

- I thought you enjoyed swimming.
- I thought that you enjoyed swimming.

Nehirde yüzmekten zevk aldık.

We enjoyed swimming in the river.

Ben yüzmekten zevk alırım.

I enjoy swimming.

Tom gölde yüzmekten hoşlandı.

Tom enjoyed swimming in the lake.

Tom yüzmekten çok hoşlanır.

Tom likes swimming a lot.

Tom'un yüzmekten hoşlandığını sanmıyorum.

- I don't think Tom likes to swim.
- I don't think that Tom likes to swim.

Tom yüzmekten nefret eder.

Tom hates swimming.

Tom ile yüzmekten hoşlanmıyorum.

I don't really enjoy swimming with Tom.

Küçük çocuklar yüzmekten yorgun görünüyorlardı.

The little children looked tired from swimming.

Ben yüzmekten dolayı çok yorgunum.

I am very tired from swimming.

Tenis oynamayı yüzmekten çok seviyorum.

I love playing tennis more than swimming.

Ben tuzlu suda yüzmekten hoşlanırım.

I like to swim in salt water.

Bütün sabah yüzmekten biraz yoruldum.

I felt a bit tired from swimming all morning.

Bana göre çocuklar yüzmekten bıkmışlardır.

In my opinion, the children are tired of swimming.

- Yüzmenin tadını çıkardık.
- Yüzmekten hoşlandık.

We enjoyed swimming.

Tom bu gölde yüzmekten korkuyor.

Tom is afraid to swim in this lake.

Tenis oynamayı yüzmekten daha çok severim.

I love playing tennis more than swimming.

Tom, Mary'nin yüzmekten hoşlandığını düşündüğünü söyledi.

- Tom said that he thought Mary enjoyed swimming.
- Tom said that he thought that Mary enjoyed swimming.
- Tom said he thought that Mary enjoyed swimming.

Kayak yapmayı yüzmekten çok daha fazla severim.

I like skiing much better than swimming.

Tom yüzmekten başka bir şey yapmak istemiyor.

Tom doesn't want to do anything but swim.

Denize yakın yerde büyüdü fakat yüzmekten nefret eder.

She grew up near the sea, yet she hates swimming.

Tom kesinlikle köpeği ile yüzmekten hoşlanıyor gibi görünüyor.

Tom certainly seems to enjoy swimming with his dog.

- Yüzmede iyi olmadığımdan dolayı, boyumu aşan yerlerde yüzmekten kaçınırım.
- Ben yüzmeyi iyi bilmediğim için, boyumu aşan yerde yüzmekten sakınırım.

As I'm not good at swimming, I avoid swimming out of my depth.

Köprünün tahrip olmasıyla, yüzmekten başka yapacak bir şey yoktu.

With the bridge destroyed, there was nothing to do but swim.

Yüzmeyi çok iyi bilmediğim için, boyumu aşan suda yüzmekten sakınırım.

Since I'm not so good at swimming, I avoid swimming in water that's over my head.

- Nasıl yüzeceğimi biliyorum ama nehirde yüzmeyi sevmiyorum.
- Ben nasıl yüzüleceğini biliyorum ama nehirde yüzmekten hoşlanmıyorum.

I know how to swim, but I don't like swimming in the river.