Translation of "Yiyecekten" in English

Hangi yiyecekten hoşlanmazsın?

What food don't you like?

Buradaki yiyecekten usandım.

I'm fed up with the food here.

O şarküterideki yiyecekten hoşlanmıyorum.

I don't like the food at that deli.

Köpek o tür yiyecekten hoşlanıyor.

The dog likes that kind of food.

Yeterli yiyecekten daha fazlasına sahibiz.

We've got more than enough food.

Tom yiyecekten hoşlanmadığını açıkça belirtti.

Tom made it clear that he didn't like the food.

Ne tür yiyecekten kaçınmak zorundasın?

What kind of food do you have to avoid?

Tom ne tür yiyecekten hoşlanır?

What kind of food does Tom like?

Tom bu tür yiyecekten hoşlanmaz.

Tom doesn't like this kind of food.

Tom'un buzdolabında yiyecekten çok içki var.

Tom has more alcohol in his refrigerator than he does food.

Belki bu sefer sadece yiyecekten ibaret olmaz.

and maybe they might not just be about food.

Rehineler yiyecekten yoksun oldukları için açlıktan öldüler.

The hostages starved because they were deprived of food.

Ne tür yiyecekten hoşlanmadığını bana hiç söylemedin.

You never told me what kind of food you don't like.

Tom onların gezilerinde yedikleri lezzetli yiyecekten bahsediyordu.

Tom was talking about the delicious food they had eaten on their trip.

Neredeyse yiyecekten başka hiçbir şey satın almam.

I hardly ever buy anything other than food.

Bu yiyecekten herhangi birini eve götürmek istemez misin?

Don't you want to take any of this food home?

Bu yiyecekten herhangi birini eve götürmek ister misin?

Do you want to take any of this food home?

Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.

The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.

- Üç gün boyunca bir şey yememişti, adamın gıda dışında herhangi bir şey hakkında düşünme sorunu vardı.
- Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.

The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.