Translation of "Kaçınmak" in English

0.006 sec.

Examples of using "Kaçınmak" in a sentence and their english translations:

Stresten kaçınmak gereklidir.

It's necessary to avoid stress.

Şüpheli tutuklanmaktan kaçınmak istedi.

The suspect wanted to avoid being arrested.

Gereksiz risklerden kaçınmak istiyorum.

I want to avoid unnecessary risks.

Hükümet tartışmadan kaçınmak istedi.

The government wanted to avoid controversy.

Sen ondan kaçınmak zorundasın.

You've got to avoid that.

Veya aç olmanın acısından kaçınmak.

or avoiding pain, like being hungry.

Onursuzluk pahasına savaştan kaçınmak istedin.

You wanted to avoid war at the price of dishonour.

İş çıkış saatinden kaçınmak istiyorum.

I want to avoid rush hour.

Bugün tavsiyem Tom'dan kaçınmak olacaktı.

My advice would be to avoid Tom today.

Ne tür yiyecekten kaçınmak zorundasın?

What kind of food do you have to avoid?

Tom her şeyden kaçınmak istiyor.

Tom wants to avoid everything.

Dan tutuklamadan kaçınmak için intihar etti.

Dan committed suicide to avoid arrest.

Araba sürerken ağaçlardan kaçınmak en iyisidir.

It's best to avoid trees when driving.

Hideo bisikletliden kaçınmak için direksiyonu hızlıca çevirdi.

Hideo turned the steering wheel sharply to avoid the bicyclist.

Islanmaktan kaçınmak için bir ağacın altında durdum.

I stood under a tree to avoid getting wet.

İnsanların tartışmaktan kaçınmak istediği bazı şeyler vardır.

There are some things that people like to avoid discussing.

Tom işten kaçınmak için çok zaman harcıyor.

Tom spends way too much time goofing off.

Yoğun trafikten kaçınmak için tali yoldan gitti.

He took a detour to avoid the heavy traffic.

Genetiği değiştirilmiş gıda yemekten kaçınmak neredeyse imkansız.

It's almost impossible to avoid eating genetically modified food.

Bazen tartışmalı olabilecek konulardan kaçınmak en iyisidir.

Sometimes it's just best to avoid topics that might be controversial.

Politikadan bahsetmekten kaçınmak için elimden geleni yapıyorum.

I do my best to avoid talking about politics.

Tom yere sarkan dallardan kaçınmak için eğildi.

Tom ducked under the low-hanging branches.

...şehir bölgelerinde yaşayanlar insanlardan kaçınmak için gececi olur.

those that live in urban areas always become nocturnal to avoid humans.

Mary okula gitmekten kaçınmak için hasta gibi davrandı.

Mary pretended she was sick to avoid going to school.

Bir trafik sıkışıklığından kaçınmak için şafak vakti kalktık.

We got up at dawn to avoid a traffic jam.

Bir sorundan kaçınmak, senin onu çözmene yardımcı olmayacaktır.

Avoiding a problem isn't going to help you solve it.

Tom'un Mary'den kaçınmak için iyi bir nedeni var.

Tom has a good reason for avoiding Mary.

Doktor heyecandan kaçınmak için dikkatli olmam gerektiğini söylüyor.

The doctor says you must be careful to avoid excitement.

Bir ayı tarafından hırpalanmaktan kaçınmak için ne yapmalıyım?

What should I do to avoid getting mauled by a bear?

Bir ayı tarafından hırpalanmaktan kaçınmak için ne yapabilirim?

What can I do to avoid getting mauled by a bear?

Bir meteor tarafından çarpılmaktan kaçınmak için ne yapabilirim?

What can I do to avoid being hit by a meteor?

Karışıklıklardan kaçınmak için her fonksiyonun amacını açıklayan yorumları olmalı.

Every function should have comments describing its purpose in order to avoid confusion.

Tom bir köpeğe çarpmaktan kaçınmak için aniden frene bastı.

Tom suddenly slammed on the brakes to avoid hitting a dog.

Biz yoğun trafikten kaçınmak için, bir arka yoldan gittik.

We took a back road to avoid the heavy traffic.

Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık.

We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.

Onlar yağmurdan kaçınmak için mağazanın önündeki gölgeliğin altında durdular.

They stood under the canopy in front of the store, so as to avoid the rain.

Büyük bir hata yapmaktan kaçınmak için daha dikkatli olmalısın.

You must be more careful to avoid making a gross mistake.

Tom Mary ile tartışmaktan kaçınmak için bir şey yapacak.

Tom will do anything to avoid arguing with Mary.

- Her şeyden uzak durmak istiyor.
- Her şeyden kaçınmak istiyor.

He wants to avoid everything.

Ancak östrojeni bastıracak şeylerden kaçınmak da bir o kadar önemli,

but it's just as important to avoid things that suppress our estrogens instead,

Tom cinayet silahında parmak izlerini bırakmaktan kaçınmak için eldivenler giydi.

Tom wore gloves to avoid leaving his fingerprints on the murder weapon.

Mary, kuzeninin sorularını cevaplamaktan kaçınmak için başı ağrıyormuş numarası yaptı.

Mary pretended to have a headache to avoid answering her cousin's questions.

Tom Mary ile göz temasından kaçınmak için elinden geleni yaptı.

Tom did his best to avoid making eye contact with Mary.

Soğuk algınlığına yakalanmaktan kaçınmak için elimden gelen her şeyi yapıyorum.

I'm doing everything I can to avoid catching a cold.

Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.

Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.

Tom o gece tutuklanmaktan kaçınmak için şehri geç saatlerde terk etti.

Tom left the city late that night to avoid getting arrested.

Ama gerçek şu ki bunu yapmanızın sebebi, ölü bir adam olmaktan kaçınmak.

But, the reality is you make this to avoid becoming a dead man.

- Kaçınmak istediğim şey buydu.
- Sakınmak istediğim şey buydu.
- Uzak durmak istediğim şey buydu.

This is what I wanted to avoid.

- Tom bir köpeğe çarpmamak için yoldan çıktı.
- Tom bir köpeğe çarpmaktan kaçınmak için yoldan çıktı.

Tom swerved off the road to avoid hitting a dog.

Böyle bir kişi karşı cinsinden biriyle karşılaşmaktan kaçınmak için çoğunlukla yolunun bir blok dışına gider.

Such a person will often go a block out of his way to avoid meeting a person of the opposite sex.