Translation of "Açıkça" in English

0.014 sec.

Examples of using "Açıkça" in a sentence and their english translations:

Açıkça!

Clearly!

Açıkça konuşur.

He's a plain speaker.

Açıkça düşünmüyorsun.

You're not thinking clearly.

Açıkça söyleyin.

Say it clearly.

Açıkça düşünmüyorum.

I'm not thinking clearly.

Açıkça, hatalıydım.

Clearly, I was wrong.

Açıkça belirtildi.

That's been made very clear.

Açıkça konuşamadı.

He could not speak clearly.

Açıkça fauldü.

It was clearly a foul.

Açıkça etkilendi.

She was obviously impressed.

Sen açıkça üzgünsün.

You're obviously upset.

Sen açıkça yorgunsun.

You're obviously tired.

Sen açıkça mutsuzsun.

You're clearly unhappy.

O, açıkça utanmıştı.

He was clearly embarrassed.

Önerimi açıkça reddetti.

He rejected my offer flatly.

O, açıkça konuşur.

She speaks frankly.

Sonuçlardan açıkça memnundu.

She was clearly satisfied with the results.

Onlar açıkça meşgul.

They're clearly busy.

- Açıkça söyle!
- Konuşun!

Speak out!

O açıkça mahvoldu.

It's obviously ruined.

O açıkça sıkıntıdaydı.

He was clearly in trouble.

Fikrini açıkça anlattın.

You made your point.

Tom açıkça endişeli.

Tom is clearly worried.

Tom açıkça galiptir.

Tom is clearly the winner.

Tom açıkça idmansız.

Tom is clearly out of practice.

Tom açıkça mahcuptu.

Tom was evidently embarrassed.

Tom açıkça yıpranmış.

Tom is clearly worn out.

Açıkça, umurumda değil.

- Frankly, I don't care.
- I honestly don't care.

Açıkça, isteyerek yaptın.

Obviously, you volunteered.

Lütfen açıkça konuş.

Please speak up.

Sen açıkça hatalıydın.

You were clearly mistaken.

Tom açıkça mutsuz.

Tom is clearly unhappy.

Tom açıkça bitkin.

Tom is obviously exhausted.

İz açıkça işaretlenmemişti.

The trail was not clearly marked.

Tom açıkça bezgindi.

Tom was obviously discouraged.

Tom açıkça hatalıydı.

Tom was obviously wrong.

Tom açıkça şüpheciydi.

Tom was clearly skeptical.

Farklar açıkça tartışılır.

Differences are discussed frankly.

Mary açıkça ağlamıştı.

Mary had obviously been crying.

Bazen açıkça düşünemiyorum.

I can't think clearly sometimes.

Tom açıkça kazanandı.

Tom was clearly the winner.

Tom açıkça meşgul.

- Tom is clearly busy.
- Tom is obviously busy.

Tom açıkça zeki.

Tom is clearly intelligent.

Bu açıkça sahte.

It's obviously fake.

Pasaport açıkça sahte.

The passport is clearly fake.

Sesi açıkça duyamadım.

I was not able to hear the sound clearly.

Sen açıkça meşgulsün.

You're clearly busy.

Sen açıkça olgunlaştın.

You've obviously matured.

Tom açıkça kaybediyor.

Tom is clearly losing.

Tom açıkça kayıp.

Tom is clearly lost.

Tom açıkça şaşırmış.

Tom is clearly rattled.

Tom açıkça üzgün.

Tom is clearly upset.

Şimdi açıkça görebiliyorum.

I can see clearly now.

Tom açıkça yanılıyordu.

Tom was obviously mistaken.

Açıkça, gerçekler nedir?

Man to man, what are the facts?

Tom açıkça yorgundu.

Tom was obviously tired.

Tom açıkça mutluydu.

Tom was obviously happy.

Tom açıkça sarhoştu.

Tom was obviously drunk.

Tom açıkça hasta.

Tom is obviously sick.

O açıkça hatalı.

He is plainly wrong.

Bu açıkça uygundur.

It's clearly suitable.

Bu açıkça gereklidir.

It's evidently necessary.

Şirkette açıkça konuşmalısın.

You must speak clearly in company.

O açıkça hastadır.

She is evidently sick.

Fikrini açıkça sun.

Present your idea clearly.

Mary açıkça üzgündü.

Mary was clearly upset.

Tom açıkça üzgündü.

Tom was clearly upset.

Bu açıkça kaçınılmaz.

It is clearly inevitable.

Seni açıkça duyamıyorum.

I can't hear you clearly.

Tom açıkça delidir.

Tom is clearly insane.

O açıkça çılgındır.

She is clearly insane.

O açıkça delidir.

He is clearly insane.

Bu açıkça ayrımcılıktır.

This is clearly discrimination.

Bence açıkça haklı.

- I think it's clearly justified.
- I think that it's clearly justified.

Toplantı açıkça bitti.

The meeting is obviously over.

Tom açıkça saldırgandı.

Tom was clearly the aggressor.

Tom açıkça perişandı.

Tom was obviously devastated.

Tom açıkça başardı.

Tom clearly succeeded.

Tom açıkça kayboldu.

Tom was clearly lost.

O açıkça çalıştı.

It clearly worked.

Ben açıkça konuştum.

I spoke up.

Tom açıkça meşguldü.

Tom was obviously busy.

Tom açıkça mutlu.

Tom is clearly happy.

Sami açıkça hırslıydı.

Sami was obviously ambitious.

Tom açıkça dargındır.

Tom is obviously offended.

Bu açıkça değişti.

That's clearly changed.

Sami açıkça sarhoş.

Sami is obviously drunk.

Sami açıkça hatalıydı.

Sami was obviously wrong.

Tom açıkça endişeliydi.

Tom was obviously anxious.

- Açıkça sizi kızdırdı.
- O açıkça seni sinirli yaptı.

It's clearly made you angry.

Hatta bazen açıkça yapıyorum.

and sometimes, even publicly.

Amerikalılar düşündüklerini açıkça söyler.

Americans are frank enough to say what they think.

Onun ricasını açıkça reddetmeliydin.

You should have refused his request flatly.

Açıkça, söylenti doğru değildir.

- Clearly, the rumor is not true.
- Clearly, the rumor isn't true.

Onun kastettiğini açıkça kavradı.

He grasped her meaning clearly.