Translation of "Hoşlanır" in French

0.010 sec.

Examples of using "Hoşlanır" in a sentence and their french translations:

Maceralardan hoşlanır.

Il aime les aventures.

Nancy müzikten hoşlanır.

Nancy aime la musique.

Kedim klavyemden hoşlanır.

Mon chat aime mon clavier.

Mary eğlenmekten hoşlanır.

Marie aime faire la fête.

Öğrenciler ondan hoşlanır.

- Les étudiants l'apprécient.
- Les étudiantes l'apprécient.

Kaybetmekten hoşlanır mısın?

- Apprécies-tu de perdre ?
- Prends-tu plaisir à perdre ?
- Appréciez-vous de perdre ?
- Prenez-vous plaisir à perdre ?

Tütün içmekten hoşlanır.

Elle aime fumer du tabac.

O şekerlemeden hoşlanır.

Il aime les sucreries.

O, kızlardan hoşlanır.

Il aime bien les filles.

Herkes onlardan hoşlanır.

- Ils sont aimés de tous.
- Tout le monde les apprécie.
- Tout le monde les aime bien.

Kuşları izlemekten hoşlanır.

- Elle aime observer les oiseaux.
- Elle aime bien observer les oiseaux.

Kahveden hoşlanır mısın?

- Aimez-vous le café ?
- Aimes-tu le café ?
- Tu aimes le café ?
- Tu kiffes le café ?

O, hayvanlardan hoşlanır.

Elle aime les animaux.

Tom yazmaktan hoşlanır.

Tom aime écrire.

Konuşmaktan hoşlanır mısın?

- Aimez-vous discuter ?
- Aimes-tu discuter ?

Bahçeyle ilgilenmekten hoşlanır.

Il aime s'occuper du jardin.

Tom teknolojiden hoşlanır.

Tom aime la technologie.

Mary bitkilerden hoşlanır.

Marie aime les plantes.

- O, country müziğinden hoşlanır.
- O, Amerikan folk müziğinden hoşlanır.
- O, kantri müziğinden hoşlanır.

Il aime la musique country.

Bazı sınıf arkadaşlarım voleyboldan hoşlanır ve diğerleri tenisten hoşlanır.

Quelques-uns de mes camarades de classe aiment le volley-ball tandis que d'autres apprécient le tennis.

Voleybol oynamaktan hoşlanır mısın?

- Aimes-tu jouer au volley ?
- Aimez-vous jouer au volley-ball ?

Tom beyzbol oynamaktan hoşlanır.

Tom aime jouer au baseball.

Tom domatesten hoşlanır mı?

- Est-ce que Tom aime les tomates ?
- Tom aime-t-il les tomates ?

Klasik müzik dinlemekten hoşlanır.

Elle aime écouter de la musique classique.

Seyahat etmekten hoşlanır mısınız.

Tu aimes voyager ?

O batı kültüründen hoşlanır.

Il aime la culture occidentale.

O kitapları okumaktan hoşlanır.

- Il lit volontiers des livres.
- Il aime lire des livres.

Kız kardeşim Ultraman'den hoşlanır.

Ma sœur aime Ultraman.

Onlar bilgili kalmaktan hoşlanır.

Ils aiment se tenir informés.

Tom futbol oynamaktan hoşlanır.

Tom aime jouer au football.

Mary, country müzikten hoşlanır.

Marie aime la musique country.

Balık yemekten hoşlanır mısın?

Aimes-tu le poisson ?

Fransız şarabından hoşlanır mısın?

- Aimes-tu le vin français ?
- Aimez-vous le vin français ?

O yalnız yürümekten hoşlanır.

Il aime marcher seul.

- Kızları sever.
- Kızlardan hoşlanır.

- Elle aime les filles.
- Elle aime bien les filles.
- Elle apprécie les filles.

Kızım bebeklerle oynamaktan hoşlanır.

- Ma fille aime jouer avec des poupées.
- Ma fille aime jouer à la poupée.

Hanımını memnun etmekten hoşlanır.

Il aime contenter sa femme.

O da çikolatadan hoşlanır.

Elle aime aussi le chocolat.

Tom fıkra anlatmaktan hoşlanır.

Tom aime raconter des blagues.

Mary kuşları gözlemekten hoşlanır.

Marie aime observer les oiseaux.

Susan müzik dinlemekten hoşlanır.

Susan aime écouter de la musique.

O müzikten çok hoşlanır.

Il aime beaucoup la musique.

Sınıfındaki herkes ondan hoşlanır.

Chacun dans sa classe l'aime.

Tom dondurma yemekten hoşlanır.

Tom aime bien manger de la glace.

Umarım o bundan hoşlanır.

J'espère qu'elle aime ça.

Tom seyahat etmekten hoşlanır.

Tom aime voyager.

Genç insanlar popüler müzikten hoşlanır.

Les jeunes gens aiment la musique populaire.

Bilim-kurgu filmlerinden hoşlanır mısın?

- Aimez-vous les films de science-fiction ?
- Est-ce que tu aimes les films de science-fiction ?

Nancy kapalı yer oyunlarından hoşlanır.

Nancy aime les jeux d'intérieur.

Oğlum hayvanlarla ilgili kitaplardan hoşlanır.

Mon fils aime les livres sur les animaux.

Sen de jazzdan hoşlanır mısın?

Aimez-vous aussi le jazz ?

"Kekten hoşlanır mısın?" "Evet, hoşlanırım."

«Aimez-vous les gâteaux ?» «Oui, j'aime ça.»

Tom kağıt uçak yapmaktan hoşlanır.

Tom aime faire des avions en papier.

Kocalarınızı memnun etmekten hoşlanır mısınız?

Vous aimez contenter vos maris, n'est-ce pas ?

Mary erkek kardeşini kızdırmaktan hoşlanır.

Marie aime taquiner son frère.

Yalnız başına yürüyüşe çıkmaktan hoşlanır.

Elle aime aller se promener toute seule.

Noel şarkıları söylemekten hoşlanır mısın?

- Vous aimez chanter des chants de Noël ?
- Tu aimes chanter des chants de Noël ?

“Yılanlardan hoşlanır mısın?” “Tabii ki hayır.”

- « Aimes-tu les serpents ? » « Bien sûr que non. »
- « Aimez-vous les serpents ? » « Bien sûr que non. »

O, halk çocuğu olduğunu söylemekten hoşlanır.

Il se plaît à dire qu'il est issu du peuple.

O, boş zamanında internette olmaktan hoşlanır.

Pendant son temps libre, elle aime être sur Internet.

O bu kuzu ile oynamaktan hoşlanır.

Elle aime jouer avec cet agneau.

Genç Japonlar rock ve jazzdan hoşlanır.

Les jeunes japonais aiment le rock et le jazz.

- Sincaplar fındıkları sever.
- Sincaplar fındıklardan hoşlanır.

- Les écureuils aiment les noisettes.
- Les écureuils apprécient les noisettes.

O yolculuk etmekten hoşlanır. Ben de.

Il aime voyager. Moi aussi.

Tom kahvaltıda soğuk pizza yemekten hoşlanır.

Tom aime manger de la pizza froide au petit-déjeuner.

O, Japoncadan hoşlanır ve o konuda iyidir.

Il aime le Japonais, et il est bon.

Babasının ABD'de yazdığı Çince kitapları okumaktan hoşlanır.

Il aime lire les livres chinois que son père a écrits aux États-Unis.

O, tatlı olan herhangi bir şeyden hoşlanır.

Il aime tout ce qui est sucré.

Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.

La plupart des jeunes adultes aiment sortir la nuit.

- Yalnız yürümeyi sever.
- O yalnız yürümekten hoşlanır.

Elle aime se promener seule.

Her gün bir süre yalnız yaşamaktan hoşlanır.

Il aime passer un peu de temps dans la solitude chaque jour.

- Büyükannem TV izlemeyi seviyor.
- Büyükanne televizyon izlemekten hoşlanır.

Grand-mère aime beaucoup regarder la télévision.

- O, şekersiz kahveyi sever.
- O, şekersiz kahveden hoşlanır.

- Il aime son café sans sucre.
- Il aime le café sans sucre.

- O, dokundurma yapmaktan çok hoşlanır.
- O, İğnelemeyi sever.

Il apprécie beaucoup le sarcasme.

- Ann müziği çok seviyor.
- Ann müzikten çok hoşlanır.

Anne aime beaucoup la musique.

- Tom'un arkadaşı içmeyi sever.
- Tom'un arkadaşı içmekten hoşlanır.

L'ami de Tom aime boire.

- Ders çalışmaktan keyif alıyor musun?
- Ders çalışmaktan hoşlanır mısın?

- Aimes-tu étudier ?
- Aimez-vous étudier ?
- Aimes-tu étudier?

O, babasının Birleşik Devletlerde yazdığı Çince kitapları okumaktan hoşlanır.

Il aime lire les livres chinois que son père a écrits aux États-Unis.

Bir sadist acı vermekten; bir mazoşist onu almaktan hoşlanır.

Un sadique aime infliger la douleur; un masochiste l'éprouver.

- Sen de benden hoşlanır mısın?
- Sen de benden hoşlanıyor musun?

- M'apprécies-tu aussi ?
- M'appréciez-vous aussi ?

- Betty klasik müziği sever.
- Betty klasik müzik sever.
- Betty klasik müzikten hoşlanır.

Betty aime la musique classique.

Mary dikey çizgili giysiler giymekten hoşlanır çünkü onların daha ince gösterdiğini duymuş.

Marie aime porter des vêtements avec des rayures verticales, car elle a entendu dire que ça amincissait.

- Tom modern sanatı takdir ediyor.
- Tom modern sanattan hoşlanır.
- Tom modern sanattan zevk alır.

Tom apprécie l'art moderne.

- Tom hanımını memnun etmeyi sever.
- Tom karısını memnun etmeyi sever.
- Tom karısını memnun etmekten hoşlanır.

Tom aime contenter sa femme.

O, hayvan cesetlerini parçalayarak incelemek ve geceleri sokaklarda insanları gizlice takip etmek gibi korkunç aktivitelerle uğraşmaktan hoşlanır.

Il aime se livrer à des activités macabres comme la dissection de cadavres d'animaux, ou traquer des personnes dans la rue la nuit.

- O dikkatsiz araç kullanmanın keyfini çıkarır.
- O dikkatsiz araç kullanmaktan hoşlanır.
- O dikkatsiz araç kullanmaktan çok büyük zevk alır.

- Il prend plaisir à conduire comme un chauffard.
- Il prend son pied à conduire comme un chauffard.

- Tom bisküvisini kahvesine batırmayı sever.
- Tom bisküvisini kahvesine bandırmayı sever.
- Tom bisküvisini kahvesine banmayı sever.
- Tom bisküvisini kahvesine daldırmaktan hoşlanır.

Tom aime tremper son biscuit dans son café.