Translation of "Hoşlanır" in Polish

0.008 sec.

Examples of using "Hoşlanır" in a sentence and their polish translations:

Nancy müzikten hoşlanır.

Nancy lubi muzykę.

Öğrenciler ondan hoşlanır.

Studenci to lubią.

O şekerlemeden hoşlanır.

- On lubi słodycze.
- Lubi słodycze.

Melanie müzikten hoşlanır.

Melanie lubi muzykę.

Tom çikolatadan hoşlanır.

Tom lubi czekoladę.

Onlardan kim hoşlanır?

Kto ich lubi?

Tom kazanmaktan hoşlanır.

Tom lubi wygrywać.

Kahveden hoşlanır mısın?

Lubisz kawę?

Tom maceralardan hoşlanır.

Tom lubi przygody.

- Felicja, televizyon izlemekten hoşlanır.
- Felicja, TV izlemekten hoşlanır.

Felicja lubi oglądać telewizję.

Voleybol oynamaktan hoşlanır mısın?

Czy lubisz grać w siatkówkę?

Tom domatesten hoşlanır mı?

Czy Tom lubi pomidory?

Seyahat etmekten hoşlanır mısınız.

Lubisz podróżować?

O kitapları okumaktan hoşlanır.

On lubi czytać książki.

Tom bahçe işlerinden hoşlanır.

Tom lubi ogrodnictwo.

Tlaloc seyahat etmekten hoşlanır.

Tláloc lubi podróżować.

Tom dergi okumaktan hoşlanır.

Tom lubi czytać czasopisma.

Tom yemek yapmaktan hoşlanır.

Tom lubi gotować.

Tom çiğ havuçtan hoşlanır.

Tom lubi surowe marchewki.

O, saunaya gitmekten hoşlanır.

Ona lubi chodzić do sauny.

Susan müzik dinlemekten hoşlanır.

Susan lubi słuchać muzyki.

O müzikten çok hoşlanır.

On bardzo lubi muzykę.

Arkadaşın çaydan hoşlanır mı?

Czy twój przyjaciel lubi herbatę?

Nancy kapalı yer oyunlarından hoşlanır.

Nancy lubi gry odbywające się pod dachem.

Aynada kendine bakmaktan hoşlanır mısın?

Lubisz przeglądać się w lustrze?

Tom sıkı giysiler giymekten hoşlanır.

Tom lubi nosić ciasne ubrania.

Tom çiğ havuç yemekten hoşlanır.

Tom lubi jeść surowe marchewki.

Yalnız başına yürüyüşe çıkmaktan hoşlanır.

Ona lubi samotne spacery.

Tom klasik müzik dinlemekten hoşlanır.

Tom lubi słuchać muzyki klasycznej.

“Yılanlardan hoşlanır mısın?” “Tabii ki hayır.”

"Lubisz węże?" "Oczywiście, że nie."

O, tatlı olan herhangi bir şeyden hoşlanır.

On lubi wszystko, co jest słodkie.

Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.

Większość młodych dorosłych lubi wychodzić wieczorami.

- Yalnız yürümeyi sever.
- O yalnız yürümekten hoşlanır.

Ona lubi spacerować samotnie.

Çoğu çocuk fıstık ezmeli sandviç yemekten hoşlanır.

Wiele dzieci uwielbia kanapki z masłem orzechowym.

- O, şekersiz kahveyi sever.
- O, şekersiz kahveden hoşlanır.

On lubi kawę bez cukru.

- Bazı insanlar onu seviyor.
- Bazı insanlar bundan hoşlanır.

- Niektórym się to podoba.
- Niektórzy to lubią.

- Ann müziği çok seviyor.
- Ann müzikten çok hoşlanır.

Ann bardzo lubi muzykę.

- Tom yürüyüş yapmayı sever.
- Tom yürüyüşe çıkmaktan hoşlanır.

Tom lubi chodzić na spacery.

- Sen de benden hoşlanır mısın?
- Sen de benden hoşlanıyor musun?

Czy ty też mnie lubisz?

- Tom sevgi hakkında konuşmaktan hoşlanır.
- Tom aşk hakkında konuşmayı sever.

Tom lubi mówić o miłości.

- Betty klasik müziği sever.
- Betty klasik müzik sever.
- Betty klasik müzikten hoşlanır.

Betty lubi muzykę klasyczną.