Translation of "Yeterli" in English

Yeterli.

- That will do.
- That's enough.
- That'll do.

- Yeterli.
- Bu yeterli.
- Bu kadarı yeterli.
- Yeter.

- That will do.
- That's enough.
- That'll do.

Bu yeterli.

- It's sufficient.
- That's sufficient.
- That'll be enough.

O yeterli.

That's sufficient.

Aşk yeterli.

Love is enough.

Bu yeterli!

It's enough!

Ne yeterli?

What is enough?

Yeterli mi?

Is it enough?

Yeterli değildi.

It wasn't enough.

Yeterli olmalı.

It must be enough.

- Yeterli vaktimiz yok.
- Yeterli zamanımız yok.

We don't have enough time.

- Bir kez yeterli.
- Bir kere yeterli.

One time is enough.

- Yeterli biraya sahip değiliz.
- Yeterli biramız yok.

We don't have enough beer.

Bakmamız yeterli olur.

even this sort of tree here...

Bu yeterli olmayacak.

it's not going to be enough.

yeterli kaynakları yoktu.

or medical treatment,

Bu yeterli olur.

- That would be sufficient.
- That'll be all.

Yeterli RAM'im yok.

I don't have enough RAM.

Bu yeterli olmalıdır.

This should be plenty.

Yeterli suyumuz var.

We have enough water.

Yeterli kahve yok.

- There's not enough coffee.
- There is not enough coffee.

O yeterli değil.

- That isn't enough.
- This is not enough.

Açıklamam yeterli değildi.

My explanation was not sufficient.

Cezaevleri yeterli değil.

Prisons aren't enough.

O Farsçada yeterli.

He is proficient in Farsi.

Yeterli parası var.

She has enough money.

Yeterli paramız var.

We have enough money.

Yeterli param var.

I have enough money.

O yeterli olmalı.

- That should be enough.
- That should suffice.

Yeterli zamanım var.

I have enough time.

Yeterli vakitleri var.

They have enough time.

Yeterli paraları yok.

They have enough money.

Bence bu yeterli.

I think this is enough.

Yeterli ekmek yok.

There is not enough bread.

Yeterli meyve yok.

There is not enough fruit.

Yeterli portakal yok.

There are not enough oranges.

Yeterli yiyecek yok.

There's not enough food.

Yeterli et yok.

There is not enough meat.

Yeterli muz yok.

There are not enough bananas.

Bu yeterli olabilir.

It might be enough.

Yeterli zamanım yok.

I don't have enough time.

Yeterli parası yoktu.

She didn't have enough money.

Yeterli konuşma vardı.

There's been enough talking.

O yeterli değildi.

It wasn't sufficient.

Bir kez yeterli.

- Once is enough.
- Once was enough.

İtaat yeterli değil.

- Obedience is not enough.
- Obedience isn't enough.

Yeterli yerimiz yok.

We don't have enough room.

Bu yeterli olmalı.

This should be sufficient.

Yeterli para getirmedim.

I didn't bring enough money.

Yeterli zamanım olmayabilir.

I may not have enough time.

Sanırım o yeterli.

I think that's enough.

Tom Fransızcada yeterli.

Tom is proficient in French.

O yeterli olmayacak.

That's not going to be enough.

Sadece yeterli değildi.

It just wasn't enough.

Benim cevabım yeterli.

My answer is enough.

Yeterli zaman yok.

There's not enough time.

Yeterli zaman yoktu.

There wasn't enough time.

O yeterli olmalıydı.

- That should've been enough.
- That should have been enough.

Yeterli zamanınız var.

You have enough time.

Dünya yeterli değil.

The world is not enough.

Tamam, bu yeterli.

OK, that's enough.

Yeterli değil miydi?

Wasn't that enough?

O, edebiyatta yeterli.

He is proficient in literature.

Ne kadar yeterli?

How much is enough?

Yeterli yiyeceğimiz yok.

We don't have enough food.

Bu yeterli görünüyor.

It seems adequate.

Bu yeterli olmayabilir.

It might not be enough.

O yeterli olmayabilir.

That might not be enough.

Bu yeterli değil.

- This is not enough.
- This isn't enough.

Bu oldukça yeterli.

That's quite enough.

Bu yeterli sebep.

That's reason enough.

Yeterli kanıtım yoktu.

I didn't have enough proof.

Yeterli araştırma yapmadın.

You didn't do enough research.

Aşk yeterli değildir.

- Love is not enough.
- Love isn't enough.

Lise yeterli değildir.

High school is not enough.

Bu yeterli olacaktır.

That'll be enough.

Yeterli zamanın vardı.

You've had enough time.

Yeterli yakıt yoktu.

There was not enough fuel.

Yeterli param yok.

I don't have enough money.

Yeterli yiyeceğimiz var.

We have enough food.

Bu yeterli, teşekkürler!

That's enough, thanks!

Yeterli üniformalarımız olmayabilir.

We may not have enough uniforms.

Yeterli arkadaşlarım var.

I have enough friends.