Translation of "Yemeğinin" in English

0.003 sec.

Examples of using "Yemeğinin" in a sentence and their english translations:

- O, akşam yemeğinin her lokmasını yedi.
- Yemeğinin her kırıntısını yedi.

He ate every bit of his dinner.

Sorun öğle yemeğinin nerede yenileceğiydi.

The problem was where to eat lunch.

Yavaş ye. Yemeğinin tadını çıkar.

Eat slowly. Savor your food.

Akşam yemeğinin ardından tabakları yıkadık.

We washed the plates after dinner.

Tom'a akşam yemeğinin hazır olduğunu söyle.

- Tell Tom dinner is ready.
- Tell Tom that dinner is ready.

Akşam yemeğinin hazır olup olmadığını merak ediyorum.

I wonder if dinner is ready.

Tom'a akşam yemeğinin hazır olup olmadığını sorum.

I asked Tom if dinner was ready.

Tom'un akşam yemeğinin hepsini yemediğinden oldukça eminim.

I'm pretty sure that Tom didn't eat all his dinner.

Akşam yemeğinin saat ona kadar hazır olduğunu gör.

See that dinner is ready by ten.

Tom Mary'ye akşam yemeğinin hazır olup olmadığını sordu.

Tom asked Mary if dinner was ready.

Akşam yemeğinin kaça mal olacağı kimsenin umurunda değil.

Nobody cares how much the dinner is going to cost.

Çoğu zaman öğle yemeğinin ardından bir saat kestirir.

He very often takes a nap for an hour after lunch.

Tom akşam yemeğinin ne zaman hazır olacağını merak ediyordu.

Tom wondered when dinner would be ready.

Lütfen bana akşam yemeğinin ne zaman hazır olduğunu söyle.

Please tell me when dinner's ready.

Susan bir kuş kadar yer ve yemeğinin çoğunu tabakta bırakır.

Susan eats like a bird and leaves most of the food on her plate.

Güzel koku göz önüne alındığında, öğle yemeğinin hazır olduğundan şüphe yok.

Given the lovely smell, there's no doubting that lunch is ready.

Onun bu akşam yediği akşam yemeğinin o akşam yemeğine göre kalitesi düşük.

The dinner he ate this evening was inferior in quality to that dinner.

Onlara akşam yemeğinin nasıl olduğunu sordum ama hiç kimse bana cevap vermedi.

I asked them how dinner was, but nobody answered me.